Doğu Türkistan’da 25-30 milyon Uygur Türkü, Çin’in esareti altında yaşıyor. Doğu Türkistan’lılar, bağımsızlık davalarını sürdürüyorlar, ümmetin davasından ayrı görmedikleri kurtuluşları için mücadele ediyorlar. Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin hepsi Ehli Sünnet.
Filistin’de, Afganistan’da, Pakistan’da ve Türkiye’de ümmetin kurtuluş davası sürdürülmektedir, diğer birçok yerde olduğu gibi. Osmanlının yıkılışı ve İslâm coğrafyasının emperyalistler tarafından paylaşımı; doksan yıllık bir esaret, direniş, kan ve gözyaşı tarihi söz konusu... Emperyalistler İslâm coğrafyasını kontrolde zorlanmaları ve tağuta karşı isyanların giderek artması.
1989’da Sovyetlerin göçmesi üzerine Batı Türkistan’daki Türkî Cumhuriyetlerin bağımsızlığına kavuşmaları... Bağımsız ama ne yapacağını bilmez, sistem, inanış ve sistemine sahip olmayan her biri ayrı Türkî Cumhuriyetler… Doğu Türkistan ise hâlâ Çin’in esareti altında.
Merkez olması beklenen Türkiye’de ise Batıcı rejim hâlâ ayakta ve uzatmaları oynamakta. Kurtarıcı fikrin ise öncüler eliyle toplumu sarması beklenmekte.
Biz, (Anadolu Müslümanları) mesuliyetimize müdrik olmazsak, bir çok yerde kan akmaya devam edecek. Anadolunun kurtuluşu davası bunun için çok mühim ve BD-İBDA fikriyatı bunun için Anadoluyu merkez ittihaz etmiştir.
Doğu Türkistan davası ümmet davasından ayrı düşünülemez. Tıpkı Kırgısiztan, Çeçenistan, Filistin, Somali Tayland ve diğerleri gibi.
2009 Urumçi isyanlarının sebebi, Çinlilerin zulümlerine duyulan büyük bir nefret idi. 16 yaşından itibaren Uygur kızlarını evlerinden alıp Çin’in iç bölgelerine götürüp zorla çalıştırıyorlar ve kötü yola düşürüp görüntülerini internette yayınlıyorlar. Çine duyulan bu nefret Urumçi isyanını başlattı. İsyanı yapan gençler dindar değildi ama isyandan sonra bütün Uygurlar dine sarıldılar.
Çinlilerin Uygur kızlarını zorla alıkoyması, Kur’an okuyanların evlerini yıkması, namaz kılanları işten çıkartmaları Urumçi isyanlarına yol açtı ve artık bütün Uygurlar isyandan sonra dinine ve kimliğine dönmeye başladılar. Doğu Türkistan’da bağımsızlık mücadelesi ise artık daha şiddetli devam ediyor.
28 Şubat’ta Kaşgar’da 30 Uygur şehid edildi.
Uygurlar bir Çin karakolunu basıp 20 Çin polisini öldürdüler. Bunun gibi birçok özgürlük eylemi var.
Çin hükümeti bu olaylara “terör” diyor, “din ve millet meselesi değil” diyor. Çin yalan söylüyor. Doğu Türkistan meselesi ümmetin meselesidir.
Çin, Türkî Cumhuriyetlerden bazılarından bile Uygurları teslim alıp idam ediyor. Hatta bunu para için yapan Türkî Cumhuriyetlerin aşağılık vatandaşları bile var.
Uygurlar zorla Çin’in iç bölgelerine göç ettirilirken Uygur bölgelerine Çinliler yerleştiriliyor.
“Çifte dil” yalanıyla Çince ve Uygurca öğreteceğiz diyorlar ama Uygurcayı öğretmeyip Çinceyi öğretiyorlar.
Kurtuluş mücadelesine hız veren Uygurlar, kendi bölgelerine yerleştirilen Çinlilere karşı fevrî saldırılar düzenliyorlar. Adam tek başına çıkıyor, Çinlilere bıçakla saldırıyor. Karakollara saldırıyorlar. Kendinden zuhur taktiğiyle savaşıyor Uygurlar. Herkes savaşıyor. Kaşgar ve Urumçide İslâmî uyanışı engellemek için Çin devamlı asker sevkediyor. Fevrî saldırılarla başa çıkamayan Çin toplu katliamlar yapıyor, bu da nefreti ve savaşı tırmandırıyor.
Doğu Türkistan davasına millî davalarımızdan biri gibi sahip çıkmalıyız. Fakat TC. hükümetleri bu konuda sessiz hatta Çin’i destekler mahiyetteler. Ülkemize sahip çıkmadan diğer ülkelerdeki Müslümanlara sahip çıkamayız. Daha doğrusu, ülkemizdeki rejim ve hükümete yanlış politikalarından dolayı baskı yaparken, diğer ülkelerdeki Müslümanların dertlerine de sahip çıkmalıyız. Devletleşmenin adımları da böyle atılır zannımca.
TV. 5’de Sınır Ötesi programında Doğu Türkistan Maarifi Cemiyeti Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, Dünya Doğu Türkistanlılar Kardeşi Derneğinden Dr. Alimcan Buğra Bey ve diğer konuk Abdülhakim Tekin Han, iman öfkesi ve heyecanıyla ümmetin davasından ayrı görmedikleri davalarını anlatıyorlardı. “Doğu Türkistan’da yaşananlar terör olayı değil, din ve millet olayıdır” diyorlardı. Ve şu ümit ve aksiyonu ifade ediyorlardı:
“Doğu Türkistan’da esen özgürlük rüzgarları inşallah yakında zafer bulacaktır!”
Doğu Türkistan’ı Anadolu davasından ayrı görmeyen BD-İBDA bağlıları olarak, aynı ümit ve aksiyonun takipçileriyiz.
Baran Dergisi 271. Sayı
Baran Dergisi 271. Sayı