Sevgili kızım, her şeyi nihaî mânâda Allah’tan bilir Allah’tan görürüz. O’ndan gelip O’na döneceğiz. Allah ahirette yüzümüzü karartmasın. Büyük imtihandan alnımızın akıyla çıkmayı nasip eylesin. Yüce Mevla’mız tabii nizamını korumak için ilahî tedbir icabı insan neslinin devamını sağlamış ve her bir nesli diğerinin vesilesi kılmıştır. Senin gibi güzel bir varlığı bu âleme getirmeme beni sebep kıldığı için Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Dedim ya kızım ben bir vesileyim. Biz insanlar aciz varlıklarız. Bakma sen öyle burnundan kıl aldırmayan “bu âlemi ben yarattım” edasındaki kibir budalalarına. Bir an soluk alamasalar yıkılıp giderler. Bir kaç öğün yemek yemeseler sızlanıp dururlar. Bir iki gün susuz kalsalar feryadı basarlar.
Sevgili kızım, sakın kibirlenenlerden olma. Nerede vesileleri görmen gerektiğini, nerede vesile ötesine sarılman icap ettiğini umarım iyi anlarsın.
Sevgili kızım, sûretinin gelmesine vesile olduğum için kendime istediğim şeyleri senin için de istiyorum. Kendimde arzu ettiğim güzelliklerin sende de olmasını canı gönülden, hatta daha fazlasıyla diliyorum. Onun için çalışıp didiniyor, onun için bütün imkânlarımı seferber ediyorum. Seni Büyük Doğu-İbda yolunda bir nefer görmek beni o kadar mutlu eder ki. Büyük Doğu-İbda yolu, Allah ve Resûlü (SAV)’in yoludur. Allah ve Resûlü (SAV)’in ölçülerini nakış nakış mekâna döşemenin mücadelesidir. Biliyor musun, Kâinatın Efendisi’ne göre insan iyi bir evlat yetiştirirse, faideli bir kitap yazarsa, insanların faydalanacağı bir imar işinde bulunursa ahrette günahları dökülürmüş. Baban yaşadığı müddetçe her şeyi dört dörtlük yapamadı, nefsinin tokadıyla çok sendeledi. Sevgili kızım, ahirette bana yardımcı ol. Senden çok mu şey istiyorum? Hem bana yardım edersen kendine de yardım etmiş olmaz mısın? Peygamber yolundan daha güzel bir yol olur mu?
Sevgili kızım, ben Allah’tan, sense Allah’tan ve onun dilemesiyle bendensin. Kardeşimi kıskandığım olmuştur, arkadaşlarımı çok çok kıskandığım olmuştur. Oysa seni kıskanmıyorum. Her yönüyle beni geçmene çok sevinirim. Senin beni geçmen beni çok mutlu eder. Başkalarının “çocuğun senden üstündür” demesi bana hiç ağır gelmez. Bizzat bundan gurur duyar, huzur bulurum. Ben kendimi senle bir bütün görüyorum. Şunu bil ki, güzel kızım, babaların sevgisi çocuğun sevgisinden daha fazladır. Dedim ya, senin doğmana vesile oldum. Daha sen annenin karnında iken huzur buldum, her geçen gün bu âleme gelmeni sabırsızlıkla bekledim. Varlığını başlangıcından itibaren tanıdım. Çocukların babaya olan sevgisi, babaların onlara olan sevgisinin altındadır. Çünkü çocuk babası tarafından meydana getirilmiştir. Çocuk, özünü ve kendisini meydana getiren kimseyi, ancak uzun bir zaman geçtikten, babasını duygularıyla iyice tanıdıktan ve bir süre kendisine onun yararları dokunduktan sonra bilir. Daha sonra kendi durumunu doğru olarak düşünür, aklı ve olayları açıklıkla görmesi ölçüsünde anne babasına saygı gösterir ve onları sever. Bunun içindir ki, Yüce Allah babanın çocuğuna değil, çocuğun babasına iyilikte bulunmasını ve saygılı davranmasını bildirdi.
Sevgili kızım, birlikte daha ne kadar yaşayacağımızıbilmiyorum. Gaibi yalnız Allah bilir, kimi kullarına da bildirir. O kullar da bu bilgileri kendilerinden vehmetmeden insanlara duyururlar. Verdikleri bilgileri kendilerinden görenlerden uzak dur, onları Allah yolunu kesenler olarak addet ve lanetle. Umarım seninle hayırlı, dolu dolu nice günler yaşarız. Babam torunları olarak sizleri, beni sevdiğinden çok farklı severdi. Babamla sizlerin ilişkisini görünce nerdeyse babamın torunu olsaydım derdim kendi kendime. İlişkinizi gıpta ile seyrederdim. Ben sizler gibi dedelerimi tanıma ve onlarla yaşama fırsatını bulamadım. Anlayacağınız bir dede olarak bu duyguyu hissetmek de isterim. Yüce Rabbim sizin vesilenizle bana torun göstermeyi nasip eylesin. Dedim ya, her şeyin hayırlısı neyse o olsun. Şunu istiyorum, bunu istiyorum; bunların çok hükmü yok. Hayırlısı neyse Allah onu nasib etsin. Sevgili kızım, bütün bu arzu ve isteklerimin Kumandanımızın “Başyücelik Devleti”nde gerçekleşmesi ne güzel olur. Küfrün her tarafı bir bataklık, bir pislik yuvası hâline getirdiği bu sistemde sokaklarda yürümek bana çok giran geliyor. Cereyana kapılmış gibi bir hâl içerisindeyim Torunumla sokaklarda bir sığıntı olarak camiye gitmek çok zor olur. Caminin mânâsını dışarıda da nakış nakış hissetmek istiyorum. Sevgili kızım ne olur çalışmalarını biraz daha artır. Büyük Doğu-İbda kervanına katıl. Bu kervan ateş hattında koşu, bir o kadar da insanlığı derinliğine ve genişliğine duyuş. Huzurun ve mutluluğun ta kendisi. Allah yaşattığı zorluk kadar mükâfat veriyor.
Sevgili kızım, insanlar birbirine muhtaçtır. Her insan kendini tamamlamak için diğer insanlara ihtiyaç duyar. Birbirleriyle yardımlaşmak durumundadırlar. Çünkü onlar bir takım eksikliklerle yaratılmışlar ve bunları tamamlamaya mecburdurlar. Yukarıda açıkladığım gibi her birinin tek tek kendi başına mükemmelliğe ulaşmaları imkânsızdır. O hâlde bütün organları yararlı bir işi yapmada birleşen bir şahıs gibi, birbirine bağlı ahenkli bir toplum olmak için dağınık fertlerin birleşmelerine ve kaynaşmalarına ihtiyaç ve zaruret vardır. Dinimiz medenileşmeyi teşvik ediyor. Yolumuz, Nakşî yolunun sırrı değil mi? Nakşilik’te esas olan sohbet etmek. Yaşamak dediğin halk içinde ve hak üzere olmaktır. Gerisi biraz kolaycılık ve kaçamaklık. Bizde kolaycılığa ve kaçamaklığa yer yok. Batı tarzı düşünce ve yaşayış, insanları birbirinden kopardı. Bütün insanlık yalnızlığı yaşıyor. Her tarafı zehirli bir duman kaplamış. Her kes güven bunalımı içinde. Ferdin diğer fertlerle ve dolayısıyla toplumla bağları koparılmış. Dünya İslâm’a muhtaç; dünya bizim çalışmamızla kurtulacak. Ona göre kızım, büyük işleri gerçekleştirmekle mükellefiz. Hedefimiz âdete Kaf dağının ardında. Olsun, yolumuzda ümitsizliğe yer yok. Yürüyelim, Allah ne verirse boynumuz kıldan ince.
Sevgili kızım, bütün insanlık bunalımda herkes yalnız demiştim. Bunun çaresini İslâm’da göstermeliyiz. Yalnızlık ve bunalım içinde olan insanlık, çareyi gösterişte ve tüketmekte arıyor. Bir bakıma deniz suyu içerek susuzluğunu gidermeye çalışıyor. Bataklığa her gün daha da gömülüyor. Sevgili kızım, bu mektubuma dinimizin insanları nasıl birlik ve beraberliğe teşvik ettiğini anlatarak son vermek istiyorum. DEDİM YA DÜNYA İSLÂM MUHTAÇ. İslâm dini, insanların günde beş vakit camide toplanmalarını emretmiş, toplu halde kılınan namazın tek tek kılınan namazdan daha sevap olduğunu bildirmiştir. Böylece onlarda kuvve/potansiyel halinde mevcut olan bu tabii yakınlaşma duygusu fiile geçebilsin, sonra da kendilerini birleştiren inançları yardımıyla bu yakınlaşma duygusu güçlenebilsin. Bu günlük toplantı, her mahalle ve her sokağın sakinleri için imkânsız değildir. Bu söylediklerimizin Din sahibinin gayesi oluşunun delili şudur: Yüce Allah, şehirlilerin hepsinin haftanın belli bir gününde büyük bir camide toplanmalarını zorunlu kılmıştır. Evlerde oturanlar nasıl her gün toplanıyorlarsa, mahalle ve sokaklarda oturanların da her hafta toplanmaları gerekir. Yüce Allah, şehirlilerle kasaba ve çevre köylerde oturanların her sene iki kez namazgâhta toplanmalarını ve böylece tabii yakınlaşma duygusunun herkes arasında yenilenip birleştirici sevginin onları kapsamasını istemiştir. Sonra Müslümanların ömürlerinde bir kere Mekke’deki kutsal yerde toplanmalarını emretmiş ve nasıl şehir halkı bir araya toplanıyorsa, aynı şekilde uzak şehirlerde oturanların toplanmalarını istemiş, herkesin istediği zamanda gitmesini sağlamak için ömürlerinde belli bir vakit tayin etmemiştir. Böylece tabiî yakınlaşma duygusu, sevgi, genel iyilik ve mutluluk bakımından onların durumları, her dâim ortak bir hedef etrafında bir araya toplanan insanların durumları gibi olsun. Bu sayede onlar tabii yakınlaşma duygusuyla ortak iyiliklerde birleşsinler, aralarında İslâm sevgisi tazelensin ve kendilerine doğru yolu gösterdiği için, Allah’ı ululasınlar, Allah’a itaat ve takva üzerinde kendilerini birleştiren doğru ve gerçek dinleriyle kıvanç duysunlar. Baran Dergisi 430. Sayı