Son dönemde Netflix’te yayımlanan Zero Day dizisi, kurgusunda, eski ABD Başkanı George Mullen’ın (Robert De Niro) büyük bir komployla karşı karşıya kaldığı ve zihinsel manipülasyona maruz bırakıldığı bir hikâyeyi ele alıyor. Dizide Mullen, başlangıçta bunama belirtileri gösterdiğini zannederken, aslında uzaktan yönlendirilen bir nörolojik silahın etkisi altında olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor. Dizinin ilerleyen bölümlerinde, zihin kontrolü, psikolojik harp teknikleri ve istihbarat oyunları ile şekillenen bir entrika ağı ortaya çıkıyor.
Bu hikâye, gerçek dünyada yaşanmış olaylarla da çarpıcı bir benzerlik taşıyor. Özellikle, İBDA mimarı Salih Mirzabeyoğlu’na cezaevinde yapılan Telegram işkencesiyle dikkat çekici bir paralellik gösteriyor.
Zihin kontrolü ve nörolojik saldırı
Dizide eski ABD Başkanı George Mullen, bilinç kaymaları, halüsinasyonlar ve hafıza sorunları yaşamaya başlıyor. İlk etapta doğal bir nörolojik rahatsızlık olduğu düşünülen bu durumun, aslında gelişmiş bir nörolojik silahın etkisi olduğu anlaşılıyor. Zero Day dizisinde bu saldırının uzaktan yönlendirilen elektromanyetik dalgalarla gerçekleştirildiği ima ediliyor.
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun "Telegram" adını verdiği işkence süreci de benzer bir yöntemle zihin manipülasyonuna maruz bırakıldığına dair açıklamalar içeriyor. Kumandan Mirzabeyoğlu, cezaevi yıllarında sinyallerle zihninin etki altına alınmaya çalışıldığını, düşüncelerinin bozulmaya çalışıldığını ve sürekli bir "zihin savaşı" yaşadığını bütün ayrıntılarıyla ifşa etmişti. İfşa ederken de bütün bunların üstesinden geldiğini de belirtmiş olalım.
Psikolojik harp yöntemleri
Dizideki nörolojik saldırının arkasında politik elitler, istihbarat örgütleri ve derin devlet yapılanmaları bulunuyor. Amaç, George Mullen’ı hem fizikî hem de psikolojik olarak zayıflatıp etkisiz hale getirmek. Onun karar alma mekanizmasını çökertmek için bilinç bulanıklığı oluşturuluyor.
Hem Zero Day dizisi hem de Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun yaşadığı Telegram süreci, gelişmiş psikolojik harp tekniklerinin birer yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bilindiği gibi artık savaşlar sadece cephede değil; zihinlerin içinde, bilinçaltının derinliklerinde yürütülüyor. Bugün, gelişen teknoloji ile birlikte kitlelerin bilinç altına sızmak, insanlara fark ettirmeden düşünce yapısını değiştirmek mümkün hale gelmiş durumda…
Dizide, teknolojik saldırıların sadece makineleri değil, insan zihnini hedef alacak kadar geliştiği gösteriliyor. Mullen’ın yaşadığı nörolojik saldırılar, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun Telegram işkencesi sürecinde dile getirdiği bilinç manipülasyonu ile benzer özellikler taşıyor.
Bu bağlamda, Zero Day’i yalnızca bir dizi olarak değil; modern psikolojik savaşın, beyin kontrolü projelerinin ve istihbarat operasyonlarının sinematografik bir itirafı olarak değerlendirmek mümkün…