Biz birçok çalışmamızda gökdelen tarzı yapılaşmayı Hamanlaşma şeklinde niteleyerek olumsuz bir yaklaşımı akla getirmeye çalışırken, mevcut Suudi yönetiminin tamamen Hac ve umre turizmi ve bunun maddî getirileri ve dünya Müslümanları nezdinde büyük projeler üzerinde çalıştıklarını göstermek adına sadece vitrinlere, tribünlere oynayan bir yönetim anlayışından bahsedebiliriz.
Arabistan'daki mevcut yönetim mimari, sanat ve kültür konusunda ciddi bir altyapıya sahip olmadığından, yaptıkları işleri çevre bilinci, ahlâk ve manevi değerler açısından bir kriter üzerinden yorumlama kabiliyetleri yoktur.
Buna buna (x) bir de Osmanlı düşmanlığını pompalayan İngiliz emperyalizmi eklenince Kâbe ve Mescid-i Nebevi çevresinde yenileme adı altında çok kıymetli ve manevi açıdan değeri olan, hatıraları günümüze taşıyan birçok tarihi eser yıkılarak yok edilmiştir.
Bu dehriler asırlara sari ehli sünnet geleneğini kendi sığ ve derinliksiz ötekileştirici Vehhabi uydurma geleneği ile yer değiştirmeye çalışıyor ve çalışmaktalar…
Aynı zamanda kitap ve sünnette açıkça yeri bulunmamakla birlikte edep, adap, nispet, çevre yapılara saygı ve bunların hepsinin ötesinde ve üstünde Kâbe-i muazzamayı gölgede bırakacak yüzlerce metre yüksekliğinde gökdelenler yapmaları, onların hala Bedevi kültürünü aşamadıklarını göstermektedir. Haman kulesinin en üstüne 15 metre yüksekliğinde Allahu ekber yazarak güya Allah’ı yüceltmekte olduklarını zannetmekte veya öyle görünmekteler.
Kur'an-ı Kerim’e saygılı olduklarını iddia ettikleri halde Kur'an'da firavunun yardımcısı Haman’a gökdelen (kule) yapma tavsiyesinin İslâm itikadı ve Allah inancıyla alay etme temeline dayandığını göremeyecek durumdadırlar.
Biz birçok çalışmamızda gökdelen tarzı yapılaşmayı Hamanlaşma şeklinde niteleyerek olumsuz bir yaklaşımı akla getirmeye çalışırken, mevcut Suudi yönetiminin tamamen Hac ve umre turizmi ve bunun maddî getirileri ve dünya Müslümanları nezdinde büyük projeler üzerinde çalıştıklarını göstermek adına sadece vitrinlere, tribünlere oynayan bir yönetim anlayışından bahsedebiliriz.
Netice olarak bütün bunları değerlendirdiğimizde karşımızda kutsalı nasıl değerlendirebileceğini ele alabileceğini tam olarak bilemeyen ve bilenleri de kendi bildiği gibi konuşmaya zorlayan otoriter bir yönetimin eseri bir şehirleşme ortada…
Allah’ın yaratmış olduğu bir taşı tren yolu geçirirken parçalamak yerine biraz öteye koyarak muhafaza etme veya toprağı kazarken içinde yaşayan milyarlarca mikroorganizmanın yok edileceğini kâle alan anlayış yerine, Kâbe’nin hemen yanı başındaki milyarlarca ton kütleye sahip dağı kırarak yok etme sevdasındaki, paranın gücünü ilahlaştırmaya çalışan ne idüğü belirsiz bir anlayış üzerinde daha fazla durmaya değmez. Bir medeniyet inşa etmeyi aklından geçirmeyen bu lüks ve sefahat düşkünü kimliksizlerin emaneti sahibine iade edeceği zaman yakındır inşallah...