Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yaşanan hadise, sadece bir çocuğun ölümüyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda ülkemizde giderek yaygınlaşan mülteci düşmanlığının ve eğitimdeki ahlâkî zafiyetin geldiği tehlikeli noktayı da gösterdi. 11 yaşındaki Emir Baki Bayındır, arkadaşlarıyla oyun oynarken, 71 yaşındaki emekli “öğretmen” Mühsün Taşkın tarafından tüfekle vurularak katledildi.
“Suriyeli olduğunu düşündüm”
Laik-Kemalist “öğretmen”in ifadesi ise olayın sıradan bir cinnet hâli olmadığını ortaya koydu. “Çocukların Suriyeli olduğunu düşündüm. Türk çocuklarının bu kadar terbiyesiz olacağını sanmadım” sözleri, sadece ırkçılığın hangi boyutlara geldiğini değil, Kemalizm eliyle canavarlaşmış böylesi Allahsız “öğretmen”lerin çocuklarımızı nasıl zehirlediği ve zehirleyeceğini de gösteriyor.
Bu tür öğretmenleri MEB’de istemiyoruz
Cinayeti gerçekleştiren şahsın emekli bir öğretmen olması, vahameti daha da artırıyor. Bir öğretmenin böylesi bir nefret diliyle hareket etmesi, yıllarca eğitim verdiği çocuklara ne tür bir zihniyet aşıladığını da sorgulamayı zorunlu kılıyor. Zira öğretmenlik, yalnızca ders anlatmak değil; insan yetiştirmek, karakter inşa etmek ve topluma örnek olmak gibi temel sorumluluklar taşır. Irkçı ve faşist düşünceleri benimseyen kişilerin bu sorumluluğu üstlenmiş olması, eğitim kurumlarımızda değer temelli bir yaklaşımın yeterince yer bulmadığını da gözler önüne seriyor. Bu tür kişilerin eğitim sistemi içerisinde görev alması, çocuklara yarar değil, telafisi imkânsız zararlar getiriyor.
Ahlâk eğitimi müfredatın temeline oturtulmalı
Yaşanan bu elim hadise, bir kez daha gösteriyor ki eğitim, yalnızca akademik başarıya indirgenemez. Sevgi, saygı, adalet ve sorumluluk gibi ahlâkî değerlerin çocuklara kazandırılması, millî eğitim sistemimizin öncelikli meselesi olmalıdır. Irkçılık ancak İslamî değerlerin çocuklara aşılanmasıyla yok edilir. Bu bağlamda, ilkokuldan itibaren çocuklara ırkçılığın yanlışlığı, merhametin ve kardeşliğin erdemi öğretilmeli; farklı milletlerden insanlara karşı adil ve insanî bir yaklaşım geliştirmeleri sağlanmalıdır. Bu anlayış, sadece öğrencilere değil, öğretmen yetiştirme süreçlerine de yansıtılmalıdır.
İslamî değerler temel alınmalı
11 yaşındaki bir çocuğun oyun oynarken hedef alınarak öldürülmesi, ferdî bir nefretin değil, giderek sıradanlaşan ırkçı eğilimlerin yansımasıdır. Bu tür olayların tekrar etmemesi için yalnızca adlî cezalar değil, köklü ve vicdan merkezli bir eğitim politikası şarttır. Eğitim sisteminde İslamî değerler temel alınmadıkça, benzer acıların önüne geçilmesi mümkün değildir.
Baran Dergisi
