Amerikan Merkez Bankası eski başkanı Âlân Greenspan, “insan doğasını değiştirmenin yolu bulunamadığı sürece daha çok krize tanıklık edeceğiz” diyor.
Greenspan, ‘İktisat ve ahlâk” ilişkisini gözler önüne seriyor; fakat Batı hayat tarzı, insanın ahlakî yönünü değil de İktisadî yönünü temel alıyor! Hatta ahlâkın iktisadın temeli olduğunu inkar ediyor. Hazza göre yaşamayı esas alan insanın “tüketim beygiri” olması da onun ahlakî tercihi. Halbuki ahlakî sisteme bağlı bir alt şube olarak iktisadı ele alan ve tarihte zekat veremeyecek insan bulamayan devirlerini yaşatan bir İslâm iktisadı var. Ve bunun günümüzde pıhtılaşması olan BD-İBDA İslâma muhatap anlayışı var.
Batılı insan tipinin anlamadığı husus şu: Bir insan niye tüketim hırsını terk etsin? Dünyaya bir kere geliyoruz, domuzlar gibi tüketmeyelim de ne yapalım?
ABD, küresel krizle ilgili istediklerini dünyaya yaptıramıyor. Bunun için ABD devamlı tavizler vermek zorunda kalıyor ABD artık tek aktör değil, Rusya var, Çin var, bölgesel güçler var.
Bu işin sonu nereye varır, beraber göreceğiz. Fakat ABD için iyi yere gitmiyor. Obama, oyalama taktiği güdüyor, devamlı şirinlik mesajları veriyor, bozulmakta olan statükolarını koruma gayreti güdüyor. Ciddi bir ‘açılım’ yapamıyor. Çünkü buna kendi sistemi ve hayat tarzı elvermiyor. Yukarıda değinmiştik.
Askerî sahada da artık eski ABD yok. Irak’tan, Afganistan’dan kaçma derdinde. Her ne kadar ABD hâlen dünyanın en güçlü ordusuna sahip görünse bile, ordunun maddî ve manevî yükünü karşılayamıyor. İşgal ettiği yerlerden bir türlü çıkamıyor. Artık ABD’nin imajı her yerde sarsıldı ve herkes açıktan veya gizliden kendi hesaplan peşinde, başka aktörlerin peşinde. Kısaca ‘esas oğlan’ esaslığını yitirdi.
Bundan istifade edecek önemli ülkelerden biri de Türkiye olabilir; şartlar Türkiye’yi iyi bir yere itiyor âdeta. AKP bunun bilincinde değil. Zaten AKP, ABD bağımlısı bir parti; fakat Türkiye’nin ‘bölgesel güç’ olmasından da istifade etmek istiyor, istifade etmek işine de geliyor. Fakat bu süreçten ne derece istifade edilecek takip edip göreceğiz.
İnsan,“iktisadî hayvan” değildir ama kapitalizm öyle söylemiyor, vahşi kapitalizm öyle söylemiyor.
İnsan ahlaksız yaşayamaz, insanı hayvandan ayıran bariz vasıf şuur ve ahlâk. İnsanın bütün davranışları iyi olsun-kötü olsun, ahlakî vasfıyla alâkalı. Hayvanın böyle mükellefiyeti yok, onun için insan ya hayvandan aşağı olur-günümüz vahşi kapitalizminde olduğu gibi-yahut insan olur.
“İdeoloji, fert ve toplumun kuruluşunda, insana gerekli fikirler manzumesidir.” Çağın ideolojilerinin iflası, “ideolojilerin çağı geçti” yanlış fikrini değil, yeni ve doğru ideolojiye ihtiyaç fikrini doğurur.
Kendi fikirleri bitenler, ‘artık fikre gerek yok’ diyerek yine kendi fikirlerini yaşatmak istemekteler. Açılım yaptıkları iddiasıyla, kendi iflas etmiş sistemlerini yenileme peşindeler.
İstanbul’a 8 TL’ye kiraz verirken, Avrupa’ya 3 TL’den ihraç etmek, ihracat başarısı mı?
“Sağlık olunca bütçe açığı dinlemeyiz” insanilik iddiasıyla, yabancı ilaç firmalarını beslemek ne derece doğru?
Faiz belâsı küresel krizi doğurmuşken, bizim en yüksek faizi verir halimiz neyle izah edilir?
Krizin sebebi ABD iken, neden herkes Amerikanlaşmak istiyor?
Bir Amerikalının tüketimi 32 Kenyalının tüketimine bedel...
Herkes bunun için mi Amerikanlaşmak istiyor?
Peki, bu mümkün mü?
Sömürüye karşıyız, çünkü biz sömürmek istiyoruz, öyle mi?
Kimse ferdî olarak intihar etmek istemeyeceğinden, hep beraber topluca intihar edeceğiz, demektir bu.
Baran Dergisi 142. Sayı
1 Ekim 2009