Mihrakını arayan İslam dünyası kaynamaya devam ediyor.
Kırgızistan ve Türkiye… Birinde ihtilal oldu diğeri ihtilale yakın bir ülke.
Kırgızistandakj devrimden biraz bahsedip Türkiye'ye döneceğiz
Talas'ta başlayan halk isyanı Bişkek'e sıçradı... Meclis Binası, Hükümet Binası, Millî Güvenlik Binası ve Devlet Televizyonu işgal edildi. Başkanlık Sarayı kapısından 12 saat ayrılmayan göstericiler kapıyı patlatıp içeri girdi ve devrim tamamlandı.
Yoksulluk ve yolsuzluklara karşı duyulan nefreti örgütleyen muhalefet Talas'ta miting yaptı. Öncesinde bazı muhalefet liderlerinin tutuklanması tansiyonu daha da yükseltti. Talas'ta öfkeli göstericiler İçişleri Bakanını rehin aldı ve komalık edinceye kadar dövdü. Oradan doğru Başkent Bişkek'e...
Sıkılan kurşunlara rağmen Başkanlık Sarayından ayrılmayan 5.000 kadar gösterici zafere ulaştı. Çünkü askerin de direneceği bir sınır vardı. Kararlı kitle önünde duramazlardı ve 5.000 kişiyi öldürmeyi göze alamazdı asker... Zaten bu kritik aşamada Taza Din Hareketi mensubu askerler devreye girdi.
Taza Din'den şehitler var... Sarayın kapısından atlayıp içeriden kapıyı açan Taza Din Mensubu 2 kişi şehid edildi ama kritik bir vazifeyi de yerine getirdiler. Allah rahmet etsin, bereketi üzerimize olsun.
İsyancılara müdahalede bulunmayan Taza Din Mensubu askerler... Devrim esnasında kışladan çıkmayan Taza Din mensubu askerler söz konusu.
Devrimden sonra asayişi sağlamak için çarşıya çıkan askerler de Taza Din mensubu...
Bastil gibi Kırgısiztanda da hapishane basılıp mahkumlar çıkarılmıştır. Sekiz yıla mahkum edilen eski Savunma Bakanı ve diğerleri hapishâneden alınmıştır...
Yolsuzluk ve yoksulluk isyanı getirdi, isyan da devrimi...
Muhalefetin de beklemediği bir hızla devrim patladı. İktidarın kurşunları fayda etmedi, kararlı kitle amacına ulaştı. Kanlı isyan, ortalığı yakıp yıktı ve iktidarı devirdi.
Necip Fazıl'ın "İhtilal" şiirindeki tablo gerçekleşti:
 
Ortalık mahşer gibi
Kim buranın sahibi
Kimlerin düğünü var
 
Güneş batan bir bayrak
Şu kıpkızıl ufka bak
Ana baba günü var
 
Kırgızistan ihtilalinden sonra neler olacak?
Muhalefet birlik içinde değil ve kendileri de yolsuzluklara bulaşmış. Birbirlerine girmeleri söz konusu, aralarında iktidar kavgası söz konusu. Taza Din Hareketinin pozisyonu önemli, ismi gibi taza (temiz) bir hareket çünkü.
İhtilal demişken Türkiye'ye dönelim. Her an bir ihtilale çok yakın olan Türkiye'ye... İhtilal mevzuu ile alakalı şöyle bir tesbitte bulunalım: Artık iyiler değil, mevcut düzenden kötüler rahatsız... Artık kötüler, ahlaksızlıktan, yalandan-dolandan şikayetçi... Artık kötüler, "herkes üçkağıtçı oldu, ne iş yapabiliyoruz, ne iş yaptırabiliyoruz" diye rahatsızlığını dile getiriyor.
Öyle bir noktaya geldik ki, iyiler sessiz, fakat kötüler seslerini yükseltiyor.
Kötülerden kastımız, düzen yanlılarıdır, ahlaksız düzeni savunanlardır. Bir ülkede artık kötüler, kötülüklere isyan ederse orada ihtilal kopar, demektir.
Bir yabancı düşünce adamının (Gustav Le Bonn'un Kitleler Psikolojisinde olabilir) tesbiti meâlen şöyle:
"Bir ülkede yoksullar isyan çıkaramaz, sosyal konumu bozulan insanlar isyan çıkarır"
Biraz da "kötüler"i böyle anlamak lazım... Demek ki isyan vaktindeyiz. Şunu da ilave edelim ki, velev ki önceden düzenden beslenilsin, haksızlığa isyan etmek, kötü değil, iyidir.
 Şu mevzuu da irdeleyelim: bir ülke topraklarında yabancı askerlerin ne işi var?
Yabancı askerlerin ve yabancı üslerin bulunduğu ülke bağımsız olabilir mi?
Amerikanın 100 civarında askerî üssü var Türkiye'de ve 10'a yakın atom deposu var bu üslerde.
Amerikanın İncirlik üssünde 90 nükleer bomba bulunmaktadır. Şükrü Elekdağ bunu söylediği gibi, Greenpeace, bilgi edinme hakları doğrultusunda, ABD'nin nükleer silahlarını depolayan 6 Nato ülkesinden birinin Türkiye olduğunun resmen açıklandığını söylüyor. 2005'te yayınlanan Kristensan raporunda, nükleer silahların nerelere taşındığıyla ilgili detaylı bilgiler yer alıyor.
En son olarak emekli büyükelçi Taner Baytok'un, İstanbul'da Amerikaya ait nükleer bombalar olduğu iddiası da söz konusu. Yetkililerden ses seda yok. Amerikan askerlerini kovmalarını beklememiz gerekmiyor mu? Hani soğuk savaş da sona ermişken. Nato'ya niye üyeyiz hâlâ? Biz savunmamızı niye yabancılara emanet edelim.
Yabancılar ülkemizi niye nükleer depo haline çevirsinler, nükleer bombalar yerleştirsinler?
Kırgızistan da devrim oldu ve orada üsler tartışılıyor. Biraz da onun için bu mevzuları açtık...
Kırgızistandaki devrim bizi de heyecanlandırıyor. Arzu ve irademiz bununla şevkleniyor.
Nice devrimlerde görüşmek üzere…




Baran Dergisi 170. Sayı