Eskişehir Ali Çavuş Camii ilk olarak 1933 yılında kerpiçten yapılmıştır. İlerleyen zamanlarda cemaate yetmediği için yıkılıp, 1965 yılında yenisi Cevat Ülger tarafından inşa edilmiştir.
Ali Çavuş Camii’nin ana kubbesini yarım ve çeyrek kubbeler tamamlıyor. Ana kubbenin merkezine doğru gidildikçe müthiş bir tezyinat misali veren hat sanatı ile karşılaşmaktayız. Ana kubbenin tam ortasına hat sanatıyla İhlas suresi yazılmıştır. Ana kubbeyi inşa ettiği diğer camilere göre küçük tutmuştur. Cevat Ülger için erken dönem camii inşası denilebilir. Dolayısıyla riske girmemek adına kubbe küçük tutmuştur. Çünkü her zaman kubbenin kayma veya çatlama ihtimali mevcuttur.
Camii, dikdörtgen planlı yapı üzerine oturtulmuştur. Ana kubbe, ince fil ayaklar üzerine oturtulan pandantifler ile desteklenmiştir. Pandantiflerin başlangıç kısmıyla, ince fil ayak sütunlarının bitim yeri mukarnaslarla bezenmiştir. Böylelikle hem estetik görünüm sağlanmış, hem de plastik geçiş sağlanmıştır.
Camiinin tek minaresi olup, tek şerefelidir. Minarenin yapı malzemesini kesme taş oluşturmaktadır. Şerefenin kenarları korkuluklarla çevrilidir. Korkuluklar, caminin üslubuna göre oymalı taş parmaklıklardan yapılmıştır. Minare gövdesiyle şerefenin birleştiği kısım mukarnaslarla süslenmiştir.
Camii’nin mihrabında mermer kullanılmış olup, mukarnaslarla ve çinilerle süslenmiştir. Mukarnaslarla beraber çinilerin kullanılması estetik güzelliği sağlamış olup namazın huşu içerisinde kılınmasını sağlamaktadır. Mihraba bakanları derin bir tefekkür buduna sevk ediyor.
Camii’nin minberi betonarme malzemeden yapılmıştır. Minber oymalar ile süslenmiştir.
Camii’nin son cemaat yerinden yukarıya doğru çıkan merdivenlerle kadınlar mahfiline gidilir. Mahfil ince sütunlarla desteklenmiştir. Camiinin üç tarafı kadınlar mahfili için ayrılmıştır. Sütunların çok kullanılmasından dolayı Selçuklu camilerini anımsatmaktadır.
Mazgal pencereler ile camiinin aydınlatılması sağlanmaktadır. Simetrik pencere vitraylarıyla estetik görünüm sağlanmıştır.
Son cemaat yeri camiinin hemen giriş kısmında bulunmaktadır.
Ali Çavuş Camii, Cevat Ülger’in klasik camii anlayışının oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Daha sonra inşa ettiği Reşadiye Camii’yle çok büyük benzerlikler göstermektedir.