Kastettiğimiz, satıcı veya alıcı bulduğunda, gördüğünde polise ihbar etmek DEĞİL!  Polis tutuklar mı, tutuklasa kaç gün sonra tekrar sokakta olacak mı vs. "sorunları" geçiyoruz. Vatandaşın DİREKT İNİSİYATİF ALMASINDAN bahsediyoruz. Peki bu mümkün mü? Evet, mümkün, üstelik hukuki, kanuni ve meşru bir hak ve "vazife"dir de!

-mevzuata uygun sokak güvenliği-

Fatih Edirnekapı'da gerçekleşen ve 19 yaşındaki bir gencin, 19 yaşındaki iki arkadaşını katlederek intiharıyla neticelenen hadise, daha taptaze. 

Olayın ardından gerek katleden gerek katledilen gençlerin ailelerinin gazetelerde yayınlanan beyanlarına bakılırsa, meselesinin özü "uyuşturucu" kullanımı ve bu kullanım etkisiyle devamlı tehdit, taciz ve korkutmaya rağmen gerek polisin gerek savcılığın (elbette mevzuat gereği!!!) bir şey yap-a-mamasına dayanıyor. 

Mevzuat gereği (ve infaz kanununun süzgece dönmesiyle) tutuklansa bile en kısa sürede itirazla serbest kalacağı belli olan zanlılara bir şey yapılamamaktadır denilmekte ki "özürü kabahatinden büyük" bir durumu ortaya serer bu ibare. 

Dönemin içişleri bakanı Süleyman Soylu, 2018 yılında bakanlıktaki bir toplantıda yaptığı konuşmada şöyle demişti:

"- "Bir uyuşturucu satıcısını gördükleri zaman, beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir. Benim ülkemin gencinin canına mal olacak, onu zehirleyecek ve aileleri huzursuz yapacak bir kişiye gereğini yerine getiren suçunu bana atsın. Suçu neyse 5, 10 ya da 20 yıl içeride yatmaksa yatarım. 2018 yılında bunların tepesine çökeceğiz ve milletimizi bu illetten kurtaracağız."

Bir bakana asla yakışmayacak bir söz idi bu. Veya altında çalışanlara "açık açık anlatacak" kadar zor durumda kalan bir bakan idi. 

Hem asya ülkelerinde üretilen afyonun hem batı ülkelerinde üretilen sentetik uyuşturucuların, hem satış hem de nakliyesinde "hedefi" olduğumuzu söyleyen Soylu, “O günkü kararlılığımızla uyuşturucudan ölümler 941'den 270'e düştü” demişti 2023 yılının ocak ayında. 

("2022 yılında doğrudan madde bağlantılı ölümlerin en yaşlısının 74 yaşında olduğu ve bu ölümün eroin kullanımına bağlı gerçekleştiği görülmüştür. Ölümlerin yaş ortalaması 34’tür. 30 yaş altı ölümler %35,4 (2021 yılında %42,6), 30- 39 yaş arası ölümler %35,8, 40 yaş üzeri ölümler ise %28,5 oranındadır.")

Ölüm sayılarına bakarak rakamın az olduğunu düşünenler çıkabilir. Bunlar bildirimle tespit edilen ölümler olmakla beraber, ölmeyen, çeşitli Merkezlerde tedavi için devamlı girip çıkanlar veya hiç tedaviyle ilgilenmeyenler veyahut "akıllı kullanıcı" olarak "tadında" uyuşturucu illetini kullananları da düşünürsek, Soylu'nun da bahsettiği gibi "hem nakliye hem satış hedefinde" olan Anadolu için bu rakamlar "bas bas tehlike var diye çığlık" atmaktadır demek lazım.

Bugün sokaklarda rahatlıkla satılıp, okullara kadar da sirayet etmiş ise uyuşturucu, başlıca sebebi, bunu önlemekle vazifeli olanların ya işi ciddiye almamaları, ya işi bilmemeleri, ya güçlerini çok aşan bir akıntıya engel olmakta zorlanmaları, ya birlikte iş yapmalarıdır. 

Bunların HEPSİNİN bu neticeyi doğurduğuna dair gazetelerde çıkan haberler mevcut aslında. 

Uyuşturucu satıcılarıyla beraber çalışan "kamu görevlilerinin" varlığı az da olsa vardır, gazetelere de düşerek haber olmaktadırlar. Bu ALÇAK VE HURDA GÜRUHU bir kenara koyarsak, emniyet teşkilatının (ve Jandarma ile Sahil Güvenliğin) "adım hıdır, elimden gelen budur" misali faaliyette bulunduğuna inanmak gerekiyor. 

Buna rağmen, işte Fatih Edirnekapı'da uyuşturucu kullanımlı 19 yaşındaki bir genç, yaşıtı iki kişiyi vahşice katledebilmiştir. Babasının anlatımına göre, bir aydır uyuşturucu kullanmamasının sebebi ise para bulamaması, yani parası olsa rahatlıkla uyuşturucuya erişebilecektir. 

Bu noktada, işte vatandaş ne yapılabilir?

Uyuşturucuları imal eden ve "taşıyanları" emniyete bırakmak gerekir herhalde; teknik takip ve büyük bir istihbarat ağı gerektirmektedir çünkü. 

TCK'da iki madde vardır.  

TCK Md. 190, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak, özendirmek; TCK Md. 191, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veyahut uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak. 

Vatandaşı ASIL ilgilendiren işte bu iki madde hükmünde anlatılandır. 

İşin en çetrefilli noktası da budur. 

190 ve 191. maddelerin "caydırıcılığı" yoktur desek yeridir. 190. maddenin cezası 5-10 yıl hapis, 191. maddenin cezası 2-5 yıl hapis ve ilk yakalanmada da beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar veriliyor. 

Bunlar elbette SUÇ ORTAYA ÇIKTIKTAN - İŞLENDİKTEN SONRAKİ hukuki müeyyideler! Mevcut infaz sisteminde de "gülünesi cezalar" nevindendir. 

Peki bu komik "caydırıcılık" ile sokaktan uyuşturucu nasıl silinir?

Açıkça yazmak gerekirse, ASLA SİLENEMEZ! ASLA!

190 ve 191 madde, mahallemizde, sokağımızda, apartmanımızda belki evimizde yaşanan bir hadiseyi çiziyor. Perakende satıcı ve alıcıyı ki ilerleyen süreçte bu "alıcı" da küçük çapta da olsa satıcı olacaktır, bunu işaret ediyor

Vatandaş inisiyatifi, sokak inisiyatifi sağlanmadan da bunun önüne geçilecek gibi değil. 

Kastettiğimiz, satıcı veya alıcı bulduğunda, gördüğünde polise ihbar etmek DEĞİL! 

Polis tutuklar mı, tutuklasa kaç gün sonra tekrar sokakta olacak mı vs. "sorunları" geçiyoruz. 

Vatandaşın DİREKT İNİSİYATİF ALMASINDAN bahsediyoruz. 

Peki bu mümkün mü?

Evet, mümkün, üstelik hukuki, kanuni ve meşru bir hak ve "vazife"dir de!

15 Temmuz darbesinin ardından çıkarılan bir KHK'da, "darbe karşıtı hareket içinde" olan siviller yani vatandaş için -sadece o günkü faaliyetleri için geçerli olmak üzere- "dokunulmazlık" maddesi çıkarılmıştı. Bu müdahale, "suça engel olmak, suçluyu alıkoymak" ile sınırlı olduğu için, -arkasında başka anlamları aramayı bir kenara koyalım- ESASTA lüzumsuz bir KHK olarak görülmesi gerekir.

Çünkü, Ceza Muhakemesi Kanununun 90/1. maddesi, VATANDAŞA, SUÇ VE SUÇLUYA MÜDAHALE HAKKI vermektedir:

"- Madde 90 – (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, HERKES TARAFINDAN GEÇİCİ OLARAK YAKALAMA yapılabilir:

a) Kişiye suçu işlerken rastlanması. 
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması."

Kanunda geçen "yakalama" tabiri, bildiğiniz, bilinen şekilde suçluyu ister rızasıyla isterse rızası haricinde kıskıvrak tutmak, kaçmasına engel olmak için gerekirse de bağlamak anlamındadır. Bu iş yapıldıktan sonra da polisi arayıp teslim etmek gerekiyor. 

Bu müdahale, görüldüğü üzere her vatandaşın HUKUKİ VE MEŞRU bir HAKKIdır.

Her semtte, mahallede aşağı yukarı kimin ne yaptığı bilinir. Kim pezevenk, kim fahişe, kim alkolik, kim hapçı, kim hırsız, kim namussuz bilinir. (Bunu semt polisi, bekçisi de bilir.) Pezevenk, fahişe, hırsız bir kenarda dursun, önemli olan "uyuşturucu madde satıcısı." Bunlar birden fazladır ve domuz sürüsü gibi de birbirlerini kollayıcı ve çoğalıcıdırlar. 

Kısa süreli bir takibatla, ne zaman, nerede "mal sattığı" da (üzerinde "mal" olmalı, her zaman taşımazlar) bulunur. Bu satıcı'nın tepesine "sıradan vatandaştan" 2-3 kişi binse, uyuşturucu sattığı için yere yıksa, bu esnada direneceğinden ötürü de -Soylu'nun "ayaklarını kırın" dediği vaki- hafif veya sert bir arbede çıksa, kafası gözü, eli, ayağı kırılıverse ve çağırılan polise de "mal ile" teslim edilse, ne olur? 

Polise teslim edenler için hiç bir şey, CMK 90/1. madde arkalarında çünkü. 

Satıcı ise savcılığa sevkedilip ya hastane ve birkaç günlüğüne cezaevine gönderilir, ya denetim tedbiriyle serbest bırakılır. 

Bundan sonra ne olur?

İhtimaller sonsuz gibi olsa da, fazla değil. 

Ya yanına "patronlarından" ödünç aldığı kabadayılarla hırsla gelip kendisini yakalayan sıradan vatandaşa saldırmaya teşebbüs eder, ya semt değiştirir ama dayak yiyerek gönderildiği de bir "efsanenin başlangıcı" olur. 

Vatandaş diyoruz da, vatandaşın çoğu şikayet eder ama "başının belaya girmesinden de çekinir", dolayısıyla az ama "duyarlı vatandaşlardan" bahsediyoruz. Sokak inisiyatifi almaya kalktıklarında tahtanın üstündeki taşın ileri sürülmesiyle meydana çıkacak opsiyonların farkında ve hesabını yapmış "duyarlı vatandaş topluluğu"dur sözünü ettiğimiz. 

Semtler, mahalleler artık eski hallerinden uzak olduğundan, neredeyse her semtte bulunan dernek, vakıf, birlik, gençlik bilmemnelerinin "bu işte" inisiyatif almaları çok daha makul olacaktır tabii. 

Emekli Hakkı amca, bakkal Oktay abi değil, bu işi yapacak olanlar, onlar "lojistik"tir aslında, destekçi olurlar. 3-5 genç, bir kaç gün arayla 190 ve 191. madde sınırları içinde olan bir kaç kişiyi "ARBEDE İLE GEÇİCİ YAKALAMA" yaparsa, satıcıların mal sağlayıcıları da devreye girebilir ama o zamanki hamleler de NEFSİ MÜDAFAA olarak meşru olacaktır. 

Onlar az sayıdadır, kafalarını ezmek zor değildir, semtlerinde "mal satışı"ndan rahatsız olamayacak bölgelere sürülebilirler, vatandaş ise sokakların gerçek sahibidir, çoktur, bu çokluk içinde "duyarlı" olanları azdır fakat arkalarında "sessiz yığınlar" vardır. 

Polisiye tedbirlerle uyuşturucu illetinden sokakları temizlemek içinde bulunduğumuz şartlarda zordur, SOKAK İNİSİYATİFİ almış "duyarlı vatandaş usulü"yle de zor'dur ama bu "zor"luk BİLEĞE VE YÜREĞE DAYANDIĞI için "zor"dur, yoksa KESİN VE İKNA EDİCİ HAMLEDİR.

Evet, "duyarlı vatandaşlar" sokakta inisiyatifi arbedeli geçici yakalamalar ile ele almaya başlarlarsa, uyuşturucu illeti hemen bitmeyecek ama erişimi oldukça zorlaşacaktır. 

Gençlerimizi, "çoluğumuzu çocuğumuzu, istikbalimizi korumak ve kollamak için, hukukun yetmediği, "gülünesi halde" olduğu bu devirde, "duyarlı vatandaların" SOKAK İNİSİYATİFİnden başka yol da görülmüyor. 

Olabilir mi, mümkün mü?

Sokaklardan kemik sesleri gelmeye başlayıncaya kadar kimse birşey diyemez. 

Kaynaklar: 
https://www.ntv.com.tr/turkiye/gordugunuz-yerde-ayagini-kirin-sorumlulugu-bana-ait,R2dy8ebrm0GSh-ghtpMbhA

https://www.youtube.com/watch?v=RdlMNdxoPlg

https://www.narkotik.pol.tr/kurumlar/narkotik.pol.tr/TUB%C4%B0M/Ulusal%20Yay%C4%B1nlar/2023_TURKIYE_UYUSTURUCU_RAPORU.pdf

https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-190-uyusturucu-veya-uyarici-madde-kullanilmasini-kolaylastirma-sucu.html 

https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-191-kullanmak-icin-uyusturucu-veya-uyarici-madde-satin-almak-kabul-etmek-veya-bulundurmak-ya-da-uyusturucu-veya-uyarici-madde-kullanmak-sucu.html