Sokaklardan tüm kedi ve köpeklerin toplatılmasını belediyelere mecburi hale getirip, yetlerli barınak olmadığından ve ASLA, HİÇBİR ZAMAN DA OLAMAYACAĞINDAN, Anadolu kıtası üzerindeki kedi ve köpeklerin katledilmesinin önünü açıyor, katletme görevini de belediyelere yüklüyor bu kanun

"Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" üzerine TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonunda yapılan 17 Temmuz 2024 tarihli ilk günkü toplantıdaki tartışmaları gösteren videoları sosyal medyada ve bazı televizyon kanallarında neredeye herkes gördü.

Videolar öyle servis edildi ki, muhalefet milletvekillerinin "çocukları sokak köpeklerince parçalanmış ailelere" hakaret ettikleri izlenimi de verildi.

605 sayfa tutan ilk günkü toplantı tutanağını okuyanlar ise durumun hiç de böyle olmadığını anlamışlardır oysa.

Şunu baştan yazalım. Muhalefet milletvekillerinin pek çoğunun "gerici, İslâm karşıtı" olduklarında şüphe yok. Serra Kadıgil, Çiçek Otlu, Perihan Koca mesela. Çiçek Otlu hele... Saf alevi. Bunlar bir kanuna muhalefet ediyor diye, o kanunun ne dediğini, niye çıkarıldığını anlamadan desteklemek mi lazım peki?

Buna "evet" diyecek kadar gözü dönmüşlerden değiliz.

Okuruz, dinleriz, bakarız, tartışırız, soruyla açarız ve ona göre de -hangi kanun ise o- destekler veya reddederiz. BİZİM desteğimizi de hükümetin pek düşündüğünü tahmin etmiyoruz zaten, umurunda değil.

Gerçek, bu.

Şunu da unutmamak lazım.

İnsanlar, canları yananlar zannediyor ki, bu kanun ile Ak Parti hükümeti sokaklardaki köpekleri toplayacak, itlaf edecek!

Evet, muhalefet de kanunun yazımından bunu çıkarıyor ki haklılar, fakat ilk günkü tutanaktan anladığım kadarıyla, muhalefetin şikayet ettiği kelime ve vurgulara dayanarak aslında hiç böyle bir şey yapmaya niyetli değil hükümet, topu, artık çoğunluğu muhalefetin eline geçmiş belediyelere atıyor, onları sorumlu tutuyor, barınaklarda çekilen veya artık sokakta elinde tüfekle köpek öldürenlerin videoları sosyal medyaya düştüğünde, "biz barınaklarda rehabilite edilmelerini, hastalarsa ötanazi yapılmalarını kanunlaştırdık, yoksa köpeklerin itlafını değil" demeye hazırlanıyor.

Yani aslında hükümet ki cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetidir bu, millet ile belediyeleri karşı karşıya getirecek bir kanunu çıkarmaya çalışıyor dense, bunun zemini mevcut.

Muhalefet niçin itiraz ediyor?

Çocukların "köpek çetelerince yenilmelerinin" devamını mı istiyor?

Erdoğan hükümeti buna engel mi olmak istiyor?

Bakın!

Bu kanunla "evcil hayvan" kelimesi, kavramı hayatımızdan siliniyor.

Evcil hayvanlar hangileriydi? Kedi ve Köpekler.

Kanun bu tanımı kaldırıp "sahipli ve sahipsiz hayvan" kavramını getiriyor. "Sahipsiz hayvanları" da ki dikkat edin burada cins ayrımı yoktur, tutanaklarda bu konuşuldu zaten, sadece köpek değil kedi de artık sokaklarda olamayacak, barınak, "bakım evlerine" konulacak.

Orada kısırlaştırılıp, aşılanacak ve "sahiplenene kadar" tutulacak! Hasta olanlar, "rehabilite edilemeyenler" ve "kamu güvenliği ve sağlığını tehlikeye düşüren sahipsiz hayvanlar" ise, -bir dilekçe yazarak başvuracaklar herhalde- "ötanazi" ile itlaf edilecek.

Yani öldürülecekler.

Hadi köpekleri anladık diyelim, kedileri o barınaklarda nasıl tutacaksınız? O "manyakları" nasıl tutabilirsiniz ki?

Tutanağı, tartışmaları okumayan biri "hadi canım sende, ne kedisi" diyebilir. Değişiklik teklifini okumak bile esasında bunu anlamaya yeterli ama.

* * * 

Muhalefet diyor ki, hangi barınağa koyacaksınız kendi kanun teklifinizde geçen dört milyon köpeği? Buna tabii onlardan kat be kat fazla kedileri koyacakları barınakları hiç sormuyorlar. Sıra onlara daha gelmediğinden herhalde.

Barınak meselesinde ise durum şu, resmi raporlarda geçen rakam bunlar, 1300 küsur belediyenin 320 küsüründe barınak var, bunların toplam kapasitesi de 102.000 ve tıka basa dolu.

Dört milyon köpeği nereye koyacaksınız? Soru, bu.

Erdoğan hükümetinin teklifinde bir madde var, barınakları yapmak için 2028'e kadar süre veriliyor. Yani onlar da biliyorlar barınak olmadığını.

Peki kanun çıktıktan sonra belediyeler "kanun zoruyla" köpekleri toplamaya başladıklarında doğal olarak bunları koyacak yer olmadığından ne yapmak mecburiyetinde kalacaklar, itlaf!

Yani köpekleri öldürecekler.

Erdoğan hükümeti diyor ya, "kanun öldürme kanunu değil", oradan bakarsan hakikaten öyle, "topla, aşıla, kısırlaştır, barınakta tut, sahiplendir" diyor, yalan değil yani.

O zaman belediyeler 4.000.000. KÖPEĞİ KOYACAKLARI BARINAK OLMADIĞINA GÖRE, TOPLADIKLARINI NE YAPACAKLAR, BUNUN CEVABINI BİRİ BİLE VEREMEDİ komisyonda.

“Evet mecburen barınaklar yapılana kadar itlaf edilecek yani öldürme yetkisi veriyoruz", demeye cesaretleri yok. Vermedik de diyemiyorlar işin tuhaf tarafı.

2004 yılında çıkarttıkları Hayvan Hakları Kanunu'nda da yeralan "belediyelere barınak yapma zorunluluğu"nu HİÇ UYGULAMADILAR denilse yeridir, 20 sene boyunca.

2019'da tüm partilerin ortak imzasıyla kabul ettikleri araştırma komisyonu raporunu da hiç uygulamadılar.

Ama şimdi, "tüm sorumluluk artık belediyelerde, topladığı vergi ve rüsumlardan kesinti yaparak barınak yapmak ve sokaklardan köpekleri ve kedileri temizlemek zorundalar” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar!

Muhalefetin itiraz ettiği bu işte.

Muhalefet diyor ki, bir ötanazinin bedeli 4.000 lira civarı, kısırlaştırma 300 lira civarı, itlaf etmekle de "köpek popülasyonu" azalmıyor, tersine daha da hızlı artıyor, kanunu erteleyin, belediyelerin tek başına altından kalkamayacağı barınak yapma zorunluluğunu kaldırın, sivil toplum kampanyasına izin verin, aşılayın, kısırlaştırın, bırakın, sivil toplumun sokak hayvanlarıyla ilgilenmesine yasal izinler verin, sorun kendiliğinden bir kaç seneye biter!

Erdoğan hükümeti ne diyor?

Hiç.

Gerçekten de hiç.

Cevap bile vermiyorlar komisyonda konuşulanlara.

Tek yaptıkları, komisyon başkanının kabul edenler, etmeyenler çağrısına, ellerini kaldırmak.

17 Temmuz 2024'de saat 14:05'de başlayan, 18 Temmuz 2024 saat 07:46'ya kadar süren, daha doğrusu sürdürdükleri 18 saatlik komisyon tutanağında, muhalefetin hiç bir sorusuna cevap vermediler, inanmayan tutanağı okusun.

Komisyon tutanağından anladığımız kadarıyla, metindeki hatalı noktalar dahil hiçbirine dokundurmadan, kendi üzerindeki tüm sorumluluğu muhalefet belediyelerine atarak kurtulmayı ve köpekleri katletmeyi, katlettirmeyi düşünüyorlar.

Metindeki yanlışlıklar dedik ya, gerçekten de bu kanun geçerse, sokaklarda bir tane bile ne kedi ne köpek olacak!

Sokakta hiçbir hayvan yaşamayacak.

"Olur mu canım" demeyin, aynen öyle. "Sahipli ve sahipsiz hayvan" kavramının anlaşılmayacak bir tarafı yok çünkü.

Komisyonda, bu kanun teklifinin ilk imzacısı olan Rize milletvekili Harun Mertoğlu'nun iki sene evvel katıldığı programda kucağına gelen bir kedi ile attığı "can dost da programa katıldı" tivitini gösterip "bu kedi sağ mı" diye sordular. Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum gibi bir cevap verdi Mertoğlu gecenin bir yarısında.

“Artık kucağınıza gelecek kedi de olmayacak" denildiğinde ise, "kedilerin tehlikeli oldukları söylenmiyor" gibi bir laf kullandı ki, demek "tehlikelidir, hastalık bulaştırır" diye bir yerden rapor bulunduğunda, onlar da!

Kovid 19 salgını esnasında kedilerde "kovid virüsü" olduğu ve insanlara onlardan geçtiği yönünde yayınlar yapılmış, itlaf edilmeleri tartışılmıştı. Sadece bu virüs bahanesiyle dahi köpeklerle beraber onların da itlafının önünü açılır bir şekilde.

* * *

Kanun teklifi bugün de (pazartesi) görüşülmeye devam edilecek. Muhalefet her madde için önerge vererek işi sağlam zemine çekmeye çalışsa da, teklif komisyondan geçecek, TBMM'ne gelecek ve çok büyük ihtimalle de geçecek.

Buna engel olacak tek şey, hükümetin başı olan Erdoğan'ın kanunu geri çekme ihtimali.

4.000.000 olduğu söylenen köpek ve ondan da fazla kedi cinsini ANADOLU TOPRAKLARI ÜZERİNDEN SİLECEK şekilde hazırlanmış böyle bir teklifden, teklifin buna yol açtığından haberdar mı bilemem, hükümetin başı o, "aldatıldım ey milletim" deme lüksü yok bunda.

Bu kanunla sokaklarda EVCİL HAYVAN, KÖPEK VE KEDİ KALMAYACAK. Net.

Anadolu toprakları üzerinde hayatta kalacak kedi ve köpekler ya evlerde beslenenler olacak ya katledilmedilerse "bakım evleri"nde kalacak küçük bir grup olacak.

Kanunun hiç bir yerinden "çocukların köpeklerce yenmelerinin önüne geçmek" anlaşılmıyor.

Bilakis "yasaklı ırk üretimi ve satışı"na dair hiç bir düzenleme yapılmıyor, üretilip satılması engellenmiyor.

Sokaklardan tüm kedi ve köpeklerin toplatılmasını belediyelere mecburi hale getirip, yetlerli barınak olmadığından ve ASLA, HİÇBİR ZAMAN DA OLAMAYACAĞINDAN, Anadolu kıtası üzerindeki kedi ve köpeklerin katledilmesinin önünü açıyor, katletme görevini de belediyelere yüklüyor bu kanun.

Erdoğan hükümetinin hazırladığı kanun teklifini komisyonda savunan üyelerin hiçbiri ne 2004'deki mevcut kanunun ne 2019'da kendilerinin de imzası olduğu komisyon raporunun gereklerini -hükümet olmaları itibariyle- yapmadıklarını kabul ediyorlar.

Pir-ü pak onlar.

20 senede yaptıramadıkları barınakları dört senede (2028'e kadar) belediyelerin yapmalarını "emrediyor"lar bu kanunla.

Muhalefet belediyeleri ise açıkça ilan ettiler, bu kanunu uygulamayacağız dediler.

Hiçbir çözüm üretmeyen, sadece katletmek üstüne kurulu ve maddelere kelime ekleme-çıkarma ile baştan savma hazırlanmış bu kanuna, herşey bir yana, 22 senedir hükümette ve mevcut "köpek popülasyonunda" birinci zanlı olmalarına rağmen kendilerini "tertemiz", kendileri dışındaki herkesi "kabahatli" gösteren bir zihniyete sahip olduğundan ötürü HAYIR demek gerekir.

Tekrarlayalım, ölen ve yaralanan çocuk ve insanlar, bu kanunun umurunda değil. Bu kanun, sorumluluğu atma kanunu çünkü.

Not:

Komisyonun 17 Temmuz 2024 tarihli ilk günkü uzun toplantısının tutanağı:

https://www5.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=3297