İlk ihtilalci ses GÖLGE dergisi eseri boykot vesilesiyle Y. İ. E. bahçesinde toplanan içlerinde şehidleri de barındıran akıncılar boykotlarını kırmaya çalışan polisle çatışmaya giriyor. Hükümette İçişleri Bakanı MSP’li Korkut Özal olmasına rağmen, İslâmcı camiaya eylemliliği aşılayacak böyle tavırlara müsaade edilemezdi ve polis joplarla giriyor okul önündeki talebelere. Akıncılar joplanırken, taşlarla karşılık veriyorlar. Hele bir akıncının bir yumruk darbesiyle miğferi ve jopu havalarda uçuşan polisin kendi de 2.80 olmuştu, içimizin yağları da erimişti. Daha önce Müslümanların gösterilerinde atılan “Müslüman polis sen de bizdensin” pasifist sloganı artık yerini okkalı yumruğa ve taşlara bırakıyordu, GÖLGE dergisinin şuurlara alternatif verici çizgisi ile...
12 Eylül öncesinde sol güçlü ve her yerde; düzen kendini ayakta tutmak için sola reaksiyon olarak ülkücüleri öne sürüyor. Fakat Kumandan Mirzabeyoğlu, Komünistülkücü arasında kalan İslâmcı geçliğin ülkücülere ve dolayısıyla düzene yedek olmasına mani oluyor, Akıncılar teşkilatını kurarak. “Akıncı”nın isim ve mânâ babası Salih Mirzabeyoğlu’dur, ta 1975 GÖLGE’lerde akıncı haberleri vardır. Salih Mirzabeyoğlu tarafından “sistemli hareket” temellendirilirken; önce ajite edici ve fikir ihtiyacını gösterici ve ardından temellendirici çizgi...
“İslâmda kavga yoktur, İslâmda boykot yoktur” ilkelliklerini ve Müslümanların önünde bir korkuluk gibi duran Menemen Sendromu’nu bir tekmede deviren şanlı GÖLGE...
Akıncı isminin bize verdiği hızla Koca Mustafa Paşa semtinde gençlerle teşkilatlanırken daha GÖLGE’den, onun fikir tarafından haberimiz yok Yüksek İslâm Enstitüsü boykotları vesilesiyle GÖLGE kadrosuyla tanışmam ve ilk eylemlere şahidlik etmem.
Esmer, uzun boylu, ince, fikir gibi, uzak duran fakat yakından süzen, etkisi ve sıcaklığı hep devam eden, değişik, derin ve sözünün eri...
Boykota desteğini sözünün eri olarak gösteren, ufuk açıcı eylemlere imza atan, kendisiyle yürünen ve yürüten... Aklıma nedense “su yılanı” geldi, her şartta yürümesinden kinaye olsa gerek...
Ülkücülerin dolayısıyla Kemalizmin yedeğinde İslâmcı hareketin kalmasını önleyen kişi Salih Mirzabeyoğlu’dur. Bu hakikati tesbit ettikten sonra gelelim bir anımıza. Bir MSP mitinginde etrafında birkaç erle kalabalığa posta koymaya kalkan bir rütbeliye “defol git!” nidasıyla Kumandan Mirzabeyoğlu yumruğu yapıştırıyor ve subay eratıyla birlikte süklüm büklüm gidiyor. Şunu belirtelim ki, o zamanki Müslüman kitlenin şuurunda direniş olmamasından dolayı 2-3 askerle dağıtma işlemi yapılabilirdi. İşte GÖLGE ve Akıncı Güç’ün şuurlara alternatif verici çizgisi, İslâmcı camiayı, “İslâmda kavga yoktur, gülbülbül edebiyatından” asker kovalamaya ve birçok eylemciliğe sevketmiştir. Doğrudan doğruya telif hakkı Salih Mirzabeyoğlu’nundur. Nasıl ki Necip Fazıl’ın çağının bütün Müslümanları üzerinde telif hakkı vardır, Salih Mirzabeyoğlu’nun da rejim muhalifi ve eylemci çizgi olarak gençlik üzerinde telif hakkı vardır. İsterse o genç İBDA’cı olsun, isterse olmasın, farketmez.
GÖLGE kadrosu, İstanbul İl Akıncılarında, başkan Yakup Kaldırım, ben II. başkanım, genel sekreter Kaya, Hüsnü var yönetimde. Şimdi bakan olan M. Ali Şahin var, Necdet Külünk var, Ali var, Yaşar var, vs. vs. Gölge kadrosu, Akıncılar genel merkez yönetiminde bulunuyor. Akıncıların yayın organı olarak AKINCI GÜÇ çıkıyor. Teşkilatlar heryerde boy gösteriyor. MTTB’nin miskinler yuvasına dönmesinden sonra, inkılapçı genç aradığı sesi Akıncı Güç çizgisinde bulacaktır ve bugün dahi İBDA çizgisinde bulmaya devam edecektir.
Dönüşen ve geçmişinden utananlar kendileri eskiyenlerdir, yoksa akıncı çizgisi eskimez, solmaz, pörsümez... Pörsüyen bizdeki gözdür. “İslâm yenilenmez anlayışı yenilemek gerekir. Güneş yenilenmez göz yenilenir” Üstadın Akıncı Güç kadrosuna ithaf ettiği yukarıdaki yazıda olduğu gibi...
İslâmcı mücadelenin sistemini kuran, sistemli mücadeleyi başlatan, temellendiren, istikametlendiren, hedeflendiren Necip Fazıl’dır ve aynı sistemle aksiyon cephesini örgüleştiren, fikirde ve fiilde yürüten İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’dur ve O’nun cepheleridir... Bu böyle biline!.. Bunun dışındaki hareketler sistemli değildir, reaksiyonerdir, kusurludur yahut güdümlüdür.
Yüzdeyüz yerli ve güdümsüz hareket BD-İBDA çizgisidir. Kurucuları Necip Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu’dur. Kurtuluş yolu çizgisini temsil ederler. Yani, “Şeyh bir tanedir!..” Büyük Doğu dergilerinde bir kapak vardır. Nuh tufanını sembolize eden bir çizim ve fırtınalar arasında bir gemi, üzerinde de “Büyük Doğu” yazıyor. Önce bana abartılı gelmişti, fakat işin içine girince, pislik yapanları ve sahte cemaatleri daha iyi tanıyınca gördüm ki, bu durum aynen doğru imiş, o gemi BD-İBDA imiş, ondan başka kurtuluş gemisi yokmuş...
İBDA’ya ta o zamanlar pislik edenler bugün “Yemyeşil Şeriat, Bembeyaz Demokrasi” diye kitap yazıyorlar. Dönüşümlerini kitaplaştırma yüzsüzlüğü gösteren Mehmet Metiner gibi... Yine o zamanlar pislik edenlerden Ali Bulaç gibilerin çizgisi de daha doğrusu çizgisizliği de malum, arsız adamlar... Dosdoğru Kurtuluş Çizgisi birdir (BD-İBDA İslâma Muhatap Anlayışı), ondan sapan yollar ise sayısızdır.
Baran Dergisi 29. Sayı
Baran Dergisi 29. Sayı