Laik-uluscu karakterdeki Ergenekon çetesine hükümete karşı darbe teşebbüsünden ağır cezalar verildi.

Darbeci ve 28 Şubatçı olan Ergenekon çetesinin tasfiyesini tabiî ki destekliyoruz. Gönül arzu ederdi ki İslâm adına yargılansınlar ve cezalarını alsınlar. Fakat Türkiye'yi Kemalist zulme ve darbelere maruz bırakan ve esasen İslâm düşmanı olan bu Batıcı güruhun, her ne kadar İslâmî niyetlerle olmasa da, bir şekilde tasfiye edilmesi iyi olmuştur. Esasen Ergenekon-Balyoz ve benzeri yapılanmalar, İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu ve diğer İBDA bağlıları ve daha bir çok Müslümana karşı yargılı ve yargısız infazları gerçekleştiren derin devletin adamları olup, kullanma süreleri bitince ve Batı da desteğini çekince, AKP hükümetinin cesareti ve halk desteğiyle de tasfiye edilmişlerdir.

AKP hükümeti Ergenekoncuları tasfiye ederken İslâm niyetiyle bunu yapmamış kendi iktidarları için yapmışlardır. Fakat her ne sebebten olursa olsun, bu kirli, darbeci ve İslâm karşıtı yapılanmanın tasfiyesi iyi olmuştur. Eğer AKP Ergenekoncuları içeri tıkmasaydı, Gezi olayları bahane edilerek darbe yapılmış ve halkın seçtiği iktidar ayaklar altına alınmış olacaktı. Bu açık bir gerçektir. Mısırdaki darbe, demokrasi yalanına bir misaldir.

Lâik-Ulusçuların silahlı gücü olan ve askeriyeye dayanan bu çetelerin Türkiyenin önünü tıkadığı bir gerçek. Ergenekoncu ve benzeri yapılanmalardan Türkiye’ye bir hayır gelmez, ancak şer gelir.

Ergenekon çetesinin avukatlığını yapan CHP zihniyeti, Müslümanlar nezdinde ehven-i şer olarak AKP’yi meşrulaştırıcı bir rol oynamaktadır. CHP ve Ergenekona karşı mecburen AKP desteklenmekte ve bilhassa İslâm inkılabı yanlılarının (BD-İBDA Çizgisi) AKP eleştirisi gereksiz görülmektedir. Onun için gericiliğe tekâbül eden kemalist zihniyetin gündemden düşmesi, İslâmın önünde engel olan ılımlı İslâm gibi sapkınların görülmesi açısından da önemlidir. CHP ve Ergenekoncuların kökten laikliği, Müslüman halkı “Ilımlı İslâm” denen “Ilımlı Lâiklik”e itmektedir ki, bu durum onların yaptığı ayrı bir kötülük olmaktadır. CHP ve Ergenekon kötülüğün kaynağı olduğu gibi, hâlâ bu uğursuz misyonlarıyla Müslümanların özlediği nizamda yaşamasına engeldirler .

Ergenekon üyeleri "Pişmanız" deyip bir çoğu hastahanelere kapağı atmaya bakmışken, "asil davaya mahkum tavır yakışmaz!" diyen İBDA erleri ise, yıllardır en ağır işkence ve en ağır yargılama şartlarında dik durmuştur. 28 Şubat sürecinde en ağır cezalara çarptırılan İBDA erleri, Ergenekon sanıkları gibi itibarlı yargılanmadığı gibi arkalarında medya ordusu da yoktu. İBDA erlerinin ellerinde ordu envanterli silahlarda da yoktu.  Fakat İBDA Örgütünün arkasında Allah vardı, Allah ve Resulüne iman vardı. İslâmın vakarından dolayı da İBDA’cı aileler ergenekoncu aileler gibi ağlanıp sızlanmamışlardır.

İdeolojik yönü olmayan Ergenekonun çıkar amaçlı suç örgütü olduğunu ve çoğunun emekli askerlerden oluştuğunu da belirtelim. Aslında ordu da bunlardan yüz çevirdi, darbe -marbe yapacak güçleri yoktu.

Şu tesbiti de yapalım: Aslında millet, görmek istediğini gördüğünü zannettiği Tayyip Erdoğan'ı destekledi. Tayyip Erdoğan’ın anti-Batıcı ve İslamcı bir kahraman olduğu vehmine inandı.Tayyip Erdoğan'da zaman zaman bu role iyi büründü. Kendi Batı ile entegre olmasına rağmen zaman zaman Batıya sert çıkışlar yaparak yine halkın hissiyatını tuttu. Öyle ki, faiz lobilerini kendi büyütmesine rağmen işine gelmediği zaman şikayet edip  halkın yanında oldu.

Ergenekon ve siyâsî iktidar arasındaki bu iktidar kavgasında şunu da söyleyebiliriz; aslında birbirlerini kırıyorlar. Kökten Batıcılar ile muhafazakar Batıcılar arasındaki bir tasfiyedir bu ve bizim için de bir mahzuru yoktur. Bir tarafın (Ergenekon) temizlenmesini destekler  ve İslâm faydasına görürken, diğer tarafın (AKP) adamı olmak zorunda değiliz.

Biz, İBDA'nın bir cephesi Baran Dergisi olarak, Necip Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu’nun ortaya koyduğu Başyücelik Nizamı'na inanmaktayız; Kemalizm-Ergenekon ve CHP ile ilgimiz olmadığı gibi, Liberalizm-Ilımlı İslâm ve AKP ile de bir ilgimiz yoktur.

Zaman zaman siyâsî tavırlarımız ve taktik desteklerimiz olsa bile, (Referandumda AKP'yi desteklemek gibi)  hiçbir partinin, hiçbir yapılanmanın adamı değiliz; BÜYÜK DOĞU-İBDA fikriyatının hizmetkârıyız ve İBDA cephelerinin adamıyız.

Batıcı sisteme karşıyız ve gerek Ergenekon ve CHP 'nin ve gerekse demokrat muhafazakar AKP'nin Batıcı çizgideki tavır ve siyasetlerini reddediyoruz.

Gelişen siyâsî olaylarda ise İslâmın faydasını gözeterek o anki şartlara göre tavır alırız. Hatalı yayınlarımız ise, İBDA'nın değil, kendi cephe faaliyetimizindir. 2007-2008 yıllarında, Ergenekoncuların Batı karşıtı ve millici oldukları zannıyla Ergenekon operasyonları aleyhindeki yorumlarımızı da, "bir ilmin yanlışı müntehasında belli olur" hikmetince bilahere görüp düzelttiğimizi de belirtelim. Bu hataya "zann" değil, vehim ve hayal de diyebiliriz.

Ergenekoncuların bu cezaları hakettiğini düşünüyoruz ve bu süreçte geri adım atılmamasını doğru buluyoruz.Fakat şunu yüksek sesle ve bilhassa AKP kurmaylarına haykırmak durumundayız: Darbecilerle hesaplaşıyorsunuz ama darbecilerin içeri tıktığı ve brifingli yargının ceza verdiği Salih Mirzabeyoğlu'nu (11 yılı sizin iktidarınızda olmak üzere) 15 yıldır içeride tutuyorsunuz ve 28 Şubat yargı kararlarının yürürlükte kalmasını sağlıyorsunuz.

Muktedir olduğunuzu, paşaları içeri tıkarak gösterdiniz ama, Salih Mirzabeyoğlu davası mevzu olunca niçin muktedir olamıyor sunuz?
Baran Dergisi 343. Sayı