Artık vakti geldi! Allah'ın izniyle, bu ülkenin son 40 senesinde tatlı-sert yöntemlerle mührümüz var, bize rağmen adım atılamayacağı, atmaya çalışanların şimdi cezaevi veya firardaki tabloları ile olduğu gibi, “aldatıldım!” saflığındaki samimiyet ile ortaya çıktı. Uzaktan yayın ve “laflarla” bu kadar oluyor ise, “içeriye” girdiğimizde ne olur, bunu tahayyül etmek gerekiyor.
Hususen 2020 itibariyle “zincirlerini parçalamış” halde faaliyet yürütmeye çalışan, parti içi ve parti dışı “fırıldaklarla” da mecburen uğraşmaya çalışan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirici hamlelerin sırası artık! Kifayetsiz muhteris ile yetersiz ukala arasında gidip gelen, evvelden, “normal politik zamanlarda”, tam bir fırıldak tabiatına sahip olduklarından lafa lafları veya kurnaz oyunları “tahammül edilebilir” olan unsurların, kim ve kimlerden olduğuna bakmadan ifşa edilme vakti artık! Okumuş çocuklar olmalarında hiçbir problem yok, okudukları sahada kaldıkları takdirde! Özellikle 17/25 sonrası ve ardından 15 Temmuz ertesi Beştepe içine, çevresine doluşan gruplar veya girdiği gibi grup kuranlardan bazıları... İktisadî akıl vermelere hiç girmeyip, kendi grubuna “iktisadî kanal” açanları bir kenara koyalım. Bunların üzerinde fazla durmaya lüzum yok. Dış siyaset üzerine konuşan ve çevre yapanları da şimdilik ayıralım; bu milletin ordusunu kan gölüne dönmüş şimdi komşu toprak diye geçen bizim topraklarımızda dolaşmalarına engel olmadıkları müddetçe elbette.
Esas dikkatimizi vereceğimiz saha hukuk alanıdır ki, devlet idaresi demektir bu, burada at oynatan unsurların üzerine gitmenin, çevirdikleri veya “yol verdikleri dolaplar” üzerinden tek tek ifşa vakti geldi ve hatta “tam zamanı!”
Birkaç bakanın “yakın arkadaşı” diye HSK'ya girmek için faaliyete başlayan, kulisler kuran “öğretim üyesi”ni de, 15 Temmuz Cumhurbaşkanına Suikast Dosyasını asıl failleri araştırtmadan kapatan “avukatlar güruhunu” da, bakana gücü yetmeyince yardımcılarını güya “terfi” ettirerek bakanlığı boşaltan ve kendi gruplarını doldurmaya başlayan kır at sevdalılarını da, adliye “personeli” olarak daha iki üç sene önce “FETÖ soruşturması”ndan geçmiş insanları doldurmaya başlayanları da, “FETÖ borsası” içinde yeralan veya “görünmeyenleri” de... Kısaca 15 Temmuz'da toprağa düşen canların üzerinden, Halil Kantarcı'nın kanının üzerinden üç kuruşluk menfaat çarkını, grup çıkarını önceleyen tüm asalakların defterini dürme, yolu temizleme ve “saha açma” faaliyetinin vakti geldi.
Belki küçük görülebilir bu faaliyet. Mümkündür. Sadece yıkma maksatlı olursa, ki millete muhalif tarafın yaptığı gibi mesela, doğrudur. Ama yıkarken, niçin yıktığını ve yapılması gerekeni ortaya koyuyorsanız, bunun görülen ve görülmeyen faydalarını hissedeceğimizden kuşkunuz olmasın.
Çare, yeni kadrolardır! İBDA, senelerdir verdiği mücadele ile “ne dediyse o!” olduğunu ispatlamış bir fikir ve aksiyon hareketidir. Küçük düşünen, grup çıkarı ile hareket eden, ülkeye, dünyaya, insana dair tezatsız bir dünya görüşü olmayan, sadece günü kurtaracak kadar “hayalleri ve planları” olan grupları silkelemenin vakti artık!
Vakıfları, dernekleri, şirketleri yeteri kadar büyüdü, büyüttüler. Geçsinler oradaki “hayırlı işlerle” uğraşsınlar, artık vatanı büyütmenin ve bununla hemhal olanların vakti geldi!
İBDA vakti geldi!
Baran Dergisi 710.Sayı