“Çerden çöpten” mevzulara dikkat ettiğimi bilen arkadaşım dün gece (8 Ekim) Hulusi Akar’ın bir videosunu göndermiş mesajla.

Sabah gördüm mesajı, biraz görüştük. Ortak bir havacı dostumuza da göndermiş, ondan gelen mesajları da söyledi. Orada bahsedilen bir mevzu, Hulusi Akar’ın videoda bahsettiklerini boşa düşürdü bende.

Videoda Bakan Akan geçtiğimiz Nisan ayında Adalar Denizi’nde Türk ve Yunan uçakları arasında gerçekleşen “ihlaller” hakkında konuşuyor; Haziran 2022’de.

27 Nisan’da Yunan uçaklarının “o kadar uzaktan” gelip Dalaman, Didim ve Datça’da “tur attığını”, ertesi günü de Türk uçaklarının mukabele olarak aynını yaptığını söylüyor; “yapmasaydınız yapmazdık” diyor kısaca.

Gerçekten de Yunan anakarası ile ülkemiz arasında mesafe var; ortada Adalar Denizi ve “silahsızlaştırılmış adalar” var, onlar o kadar mesafeyi aşıp Dalaman’da, Datça’da fink atıyorlarsa, küstahlıkları bir yana, bence esas mesele, “nöbetçiler” nerede?

Suriye’de bilmem kaç saniyelik bir ihlal sebebiyle Rus uçağını (diğer sebebler ve o günkü ortamı düşünün, Türkmen dağının yoğun bombardıman altına alınmasını vs.) HAKLI olarak düşürenler, boş arazide bir ihlal de değil, yerleşim bölgelerindeki bu ihlallerin karşılığını niye vermezler?

“Biz de onların anakarasında ihlal yaptık, karşılığını verdik” de ne demek yahu? Çocuk parkında kumdan kale yıkmaca mı oynuyorsunuz?

***

Arkadaşla görüşme esnasında “geçmişte uçağımızı da düşürdüler” mevzusu oldu. Evet ve tesadüfe bakar mısınız, bizim bu mevzuyu konuştuğumuz gün 8 Ekim ve 8 Ekim 1996’da Yunanlılar uçağımızı düşürmüş.

“- 8 Ekim 1996 tarihinde, ikili kol halinde uçan pilot Binbaşı Mustafa Akman idaresindeki F-16C ve pilot Kurmay Yarbay Osman Çiçekli ile öğretmen pilot Yüzbaşı Nail Erdoğan idaresindeki F-16D tipi Türk savaş uçaklarına, Ege Denizi'nin uluslararası hava sahasında 2 Yunan jeti tarafından önleme yapıldı. İt dalaşına giren Yunan jetleri, Türk uçakları tarafından radar kilidiyle yapılan simülasyon atışla vurulmalarına rağmen didişmeyi sürdürdüler. İlerleyen dakikalarda Mirage-2000'lerden birinin pilotu olan Teğmen Thanos Grivas, takipte olduğu F-16D'ye kilitlenerek gerçek bir füze (r.550 magic ii) gönderdi.

Kurmay Yarbay Osman Çiçekli, infilak eden uçaktan ağır yanıklarla atlamayı başararak bir süre sonra Yunan deniz unsurları tarafından kurtarıldı. Fakat Nail Yüzbaşı, 91-0023 kuyruk numaralı uçağın kokpitinden -kesin olarak bilinmeyen bir sebeple- çıkamayarak Ege Denizi'ne düştü.

Olay, bu.

Detaya inelim, oralar tam fecaat!

Hadise anlatıldığı gibi gerçekleşiyor, radar kayıtlarıyla Yunan Mirage uçağından füze atıldığı da sabit. Uyarı yok, ortada savaş yok, bu halde füze atıp bir uçak düşürüyorsan, lamı cimi yok bu savaş sebebidir.

Uçağımızı düşüren 331. Filonun kalktığı, İzmir’in tam karşısındaki Tanagra’daki üssü bombalasanız ve onların bahanesi gibi “sarhoş” ve hatta “karısına öfkeli pilotun işi” deseniz kim ne derdi? Yunan uçakları kaldırıp İzmir’i, İstanbul’u mu vururdu? Hem de ekonomik olarak geberdikleri dönemde?

Tabii ki hayır. “Dost ve müttefik ABD” araya girince, uçağımızın düşmesiyle kaldık!

Bu arada, hadiseden iki gün sonra, 10 Ekim’de Ege’de bir Yunan Mirage’ı düştü. “Karşılığını verdik” diye o günlerde (1996!) söylenti çıkarıldı; ama buna kimsenin inanmadığını da belirteyim. Füze ile vurmadaki görüntü ile, açıklandığı gibi “teknik arıza” sebebiyle oluşan alevlenme arasındaki fark yüzünden kimsenin inanmadığını söyleyelim.

Türkiye’nin F-16D uçağı 1996’da Limni açıklarında düşürüldü. İçinde Yüzbaşı Nail Erdoğan var. Derinlik 400 kulaç. Çok daha derinden uçak çıkarmış bir devlet, 26 senedir o uçağı ve cesedi çıkartamadı!

Daha da beteri ne biliyor musunuz?

Uçağın füze ile düşürüldüğü seneler sonra kabul edildi, 2014 yılında yüzbaşının ailesinin avukatının bu çıkarma meselesi hakkındaki sözleri meclise taşındı, dönemin Savunma Bakanı İsmet Yılmaz cevap verdi, açıkça “füze ile düşürüldü” dedi. Tamam. 2018 yılında filonun olduğu Bandırma’da bir parka Yüzbaşı Nail’in heykeli dikildi. (1) Bunlar güzel şeyler tabii, “anısını yaşatmak” babında.

Bakan Yılmaz’ın açıklamasında ve ailenin AİHM’e, Türk ve Yunan savcılıklarına yaptıkları başvurularda da “ölü” olarak kabul edilmesine rağmen TSK tarafından hadisenin “kaza” kabul edildiğini, Yüzbaşı Nail’in “gayb” olarak kabul edildiğini ve “şehit” statüsüne konulmadığını biliyor musunuz?

Ortada bir “ceset” yok ya, uçaktan yaralı kurtulan Yarbay Osman ve evraklar ne derse desin yönetmelikler gereği “gayb” olarak kabul edilmekte Yüzbaşı Nail! “Biz de onların hava sahasını ihlal ettik” diye konuşacağına Bakan Akar, yönetmeliği bir kenara atsın, yıldönümünde Yüzbaşı Nail hadisesinin “kaza” olmadığını açıklasın ve buna göre bir “şehadet belgesi” yayımlasın!

Uçağımızı düşüren Yunan Pilot Yüzbaşı Thanos Griva’nın “Mirage 2000” uçağına “kill mark” olarak “Türk bayrağını” yapıştırdığı da ortaya çıktı. TSK ve Bakan Akar “kaza” demeye devam etsin, adamlar 2003’te Mirage 2000’in bir fotoğrafıyla “bu uçak bir düşman uçağını düşürdü” diye alenen yazdılar. Bu hususta iki fotoğraf ortaya çıktı, birinin fotoşop olduğu bariz ve bir gazetenin yayınıydı; ama Yunan Hava Kuvvetleri bağlantılı dergide yayınlanan fotoğraf inkâr edilemez. Yunanlılar “düşürdük” diye ilan ediyor, TSK ise hâlâ “kaza” diyor “resmi” olarak.

***

Daha beteri ne biliyor musunuz?

Türk Hava Yollarında 800 civarında yabancı pilot çalışmakta. (2) Yabancı pilotlar arasında 150 gibi bir rakamla Yunanlılar da var. Bunların yarıya yakını da Yunan Hava Kuvvetlerinden emekli olmuş veya ayrılmış savaş pilotları. TSK’ya ait savaş uçaklarıyla “it dalaşı” yapan, hatta belki Yüzbaşı Nail’i katleden 331. filonun kalktığı Tanagra’da görev yapmış, yani tek görevi Türk savaş uçaklarına mukavemet olan savaş pilotları THY’de uçuyor, çalışıyor.

15 Temmuz darbesinden beş sene sonra hem de “istihbarat”ta görev yapan albayları “FETÖ”den ancak tespit (!) eden TSK ile “güvenlik ve istihbarat bürokrasi” ortadayken, THY’nin çalıştırdığı Yunanlı savaş pilotları hakkında “ince/derin soruşturma” yaptırdığına inanmak nasıl mümkün olabilir?

Bakan Akar, “mukabele ettik” diye “dramatik” sözler yerine görünür ve oyunu farklı seviyeye çıkarıcı işler yapmaya başlamalı.

Yüzbaşı Nail hakkında o dönem düzenlenen resmî evrakı kaldırmalı, “kaza ve gayb” kelimelerini silmeli, “düşman ateşiyle şehit olmuştur” kaydını yaptırmalı. Yüzbaşının ailesine ve uçan savaşçılara moral olacağı gibi, Yunanlılar için de tedirgin edici bir “atak” olacaktır bu.

Yüzbaşının katlinin ayı olan Ekim’de bunu, “sivil havacılık günü” olan 7 Aralık’ta veya o güne kadar da, THY’de çalışan Yunanlı savaş pilotlarını “eksik soruşturma, milli güvenlik” vs. bahanelerle işten çıkarılmasını sağlamalı.

“Yunanlı hem öldürüyor hem de işe alınıyor” UTANCINDAN bu ülkeyi ve “savaşan şahinleri” kurtarmalı!

O beceremiyorsa, Erdoğan yapmalı! O da beceremiyorsa, YUH OLSUN CÜMLEMİZE!

Notlar:

1) https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/balikesir/merkez/balikesirde-sehit-pilot-nail-erdogan-anisina-y-40981204

2) https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/sivil-havacilik-gununde-isyan-23-yillik-savas-pilotuyum-yunan-thyde-ucuyor-ben-issizim-6812576/amp/