Bütün tarihçi ve araştırmacılar bilir ki, “İsrailoğulları” diye Hazreti Yakup’un soyundan gelen peygamberler ve kumandanlar silsilesinin yekûnuna denir.

Yakup’un halk arasında yaygın adı “İsrail” olduğu için ondan türeyip gelen bu neslin adına “Beni İsrail” yani İsrailoğulları denilmiştir.

Anadolu’da da “oğulları” şeklinde soy tanımlaması yaygındır. Mesela biz de, Sinop’un soylu “Delihacıoğulları” sülalesinden geldiğimiz için Delihacıoğulları diye anılır dururuz hâlâ…

Allah (cc.) Kur’an’da bizi müteaddit defalar uyarıp dikkatimizi bu lanetli toplumun üzerinden ayırmamamızı öğütlediği halde, Yakup Aleyhisselâm hakkında kötü bir şey düşünmemize imkân ve ihtimal var mıdır? Asla!.. Bu, bizi dinden çıkarır.

Hazreti Yakup; İshak Aleyhisselam’ın oğludur, İshak Aleyhisselam da İbrahim Aleyhisselam’ın oğlu… Peygamber Efendimiz’in ceddi de soy olarak İbrahim Aleyhisselam’a kadar uzanmaktadır. Bir Müslüman olarak bize düşen, dinimizin emrettiği veçhile bütün peygamberleri aziz bilmektir. (1)

Bugün biz Türk kavmi olarak, hâlâ Osmanlı ahlâkı ve dürüstlüğü ile yaşayabiliyor muyuz? Osmanlıyız diye ikide bir kendimize güven tazelemesi denemesi yaparken bile dediklerimizi kalbimize kabul ettiremiyoruz. Yalan dolandan, hak yemekten, günlük ibadetlerimizi terk etmekten, İslâm dışı yaşantımızdan sıyrılıp, gerçek İslâm’a uygun ameller işleyebilenler nüfusumuzun kaçta kaçıdır acaba?

Peygamber çocuklarından, Peygamber olanlar da oldu. Peygamber çocuklarından asi ve cehennemlikler de çıktı. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu ve hanımı, yine Lut Aleyhisselam’ın da hanımı cehennemi boylarken Firavun’un hanımı Asiye annemizin yeri cennet oldu.

Zamanla bozulan, gittikçe gaddarlaşan, Yaradan’ın haram dediğine helal, helal dediğine haram diyen, Suriye topraklarında hâlâ gözü olduğu için ABD denen katliamcı ve saldırgan gücün gölgesine sığınan Siyonistler, Orta Doğu’da daha çok kan dökecektir! Çünkü geleneklerinde her şeyden önce, insan ve peygamber düşmanlığı var.

Keşke, Esed zulmetmeye başlamadan ve biz bu zulme karşı çıkmadan evvel Müslümanlar birleşerek, İsrail’in, Filistin ve Gazze karşısındaki, caniliğine ve masum insanları çoluk çocuk demeden bombalamasına karşı çıksa idik.

Diyeceğim şudur ki, İsrailoğulları tüm peygamberler döneminde zulmün, küfrün ve huzursuzluğun mümbit tohumunu Suriye topraklarında bol bol ekmişler ki, Osmanlı’dan sonra bu topraklarda hiçbir zaman huzur ve kardeşlik perçinleşmedi gitti.

Yani Yahudi kavimleri bilindiği gibi Yakup Aleyhisselam’ın vefatından sonra tam 12 kavme bölündüler ve şu isimlerle anılmaya başlandılar.

Bir: Yehuda, İki: Rabil, Üç: Şem’un, Dört: Levi, Beş: Yeskür, Altı: Zeyyalun, Yedi: Dan, Sekiz: Yağsali, Dokuz: Cad, On: Ayır, On bir: Yusuf,  On iki: Bünyamin!

Bakara Sûresi’nde:
“Ey İsrailoğulları size verdiğim nimeti ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın” diyor âlemlerin Rabbi olan Allah...

Evet, Allah (cc.) onlara ilk zamanlarda verdiği üstünlüğü hatırlatıyor; ama bu zulümkâr kavim, gerçeği görmeyince bu sefer Allah (cc.) tarafından lanet ayetleri de sıradan inmeye başlıyor. Sapkın, Hakk’a ve hakkaniyete kafa tutacak hâle gelen Siyonist ruhlu Yahudi saldırganlığı son bulana kadar, bu lanetlik onlara tepesinde bir gölge gibi kan ve genlerini takip edecektir mutlaka...

İsrailoğulları Filistin ve Şam bölgesine dağılıyorlar. Her şehrin idarecisi kendi başına hüküm vermeye başlıyor. O zamanlar Suriye diye bir ülke yoktu zaten, sadece Şam beldesi olarak bilinirdi. Fransızların, I. Dünya Savaşı’ndan sonra bu bölgeye “Sryia” adını verdiği de ayrıca yakın tarih kitablarında mukayyeddir. (2)

Şam, Haleb, Trablusşam, eski adı Akka olan şimdiki Sayda, Peygamber Efendimiz’in süt halası “Hala Hatun” Ümmü Haram’ın deniz yoluyla Kıbrıs’a göç ettiği Liman Şehri Lazkiye, bugün operasyon yapılan Afrin’in dışında Ba’lbek ve Erbil adlı iki şehrin tarihçesi ise daha başka seyreder durur kıyası enbiya kitablarında...

Hz. İlyas Peygamber’in zamanında İsrailoğullarından birçoğu yine putlara tapmaya başlamışlardı. Kur’an-ı Kerim’de (3) zikredildiği gibi aslında, bir kadın adı olan altından yapılma “Ba’l” adlı puta taptılar. Cenab-ı Allah her peygamberini Kur’an’da övdüğü ve güzel meziyetlerini tanıttığı gibi, haksızlığa uğrayan Nebilerinin de intikamını almasını bilirdi, nitekim aldı da!

Gel gör ki, tüm peygamberlere karşı ve isyankârlıktan geri kalmayan Yahudi kavmi, İlyas Aleyhisselam’a da karşı durdu ve Allah o zamanki şartlarda bunları gazaba uğratmış, halk da o Ba’l adlı puta tapılan bölgeye, aynı zamanda Hz. İlyas’ın da doğum yeri olduğu için “Ba’lbek” adını vermişlerdi.

Bu adı geçen şehirde de Lacip adında bir lider vardı ki, oldukça zalimdi. Hanımın adı ise “Erbil” idi. O da çok zalim kurnaz ve atılgan bir dişiydi. Ata binmeye, kocası gibi avlanmaya ve geziye çok meraklıydı. Peygamber ve ilahî mefhumlara düşmanlığıyla meşhurdu. 

Lacib’den başka altı tane daha hükümdarla evlenmiş, hem evlendiği hükümdarları öldürmüş, hem de halkın bir kısmını türlü bahanelerle yok etmişti. Zamanla bir şehre adı verilen bu Erbil uzun yıllar yaşadı. Ölmeden önce özel bir sırrı ifşa edildi ve Müslüman olduğu söylentileri kuvvetli kanıtlara dayandırıldı. En büyük kanıtı da, son zamanlarında birçok peygamberin işkence ve ölümden kurtarılması gösterildi.

Hazreti İlyas Peygamber’i, hem yalanladılar hem de memleketlerinden çıkardılar. Bunun üzerine Allah onlara şiddetli bir bereketsizlik verdi. Kıtlık hat safhaya çıktı; insanlar ve hayvanlar öldü. İsrailoğulları açlıktan leş yemeye başladılar. (4)

İnkârcılar leş eti yerken, inananlara ise, Allah her türlü yiyecek ve bol bereketli tahıl vs. veriyordu. Allah’ın özel rahmeti inananların üzerineydi. Eğer tarih tekerrür edecek olursa ki, İnşallah olur, bugünkü ezilen ümmetlerin bolluk içinde yüzerken, İsrailoğullarının ve zalimlerinin de tümünün leş etine muhtaç hâle geldiklerini gösterecektir. İnşallah.
 
Kaynaklar:
1)Bakara Sûresi, Ayet: 136
2)Prof. Dr. Nurettin Uzunoğlu, Peygamberler Tarihi
3)Saffat Sûresi Ayet: 124
4)Kısas’ul Enbiya - Nurettin Uzunoğlu


Baran Dergisi 581. Sayı