Malatya Dâvası’nı maddî ve manevî cephesiyle ele alıp, Necip Fazıl’ın bu davada yargılanmasını ve Adnan Menderes’le ilişkilerini anlatacağız. Gazete ve arşiv belgelerine de yer verdiğimiz bu çalışmamızda; önce Büyük Doğu dergilerini tanıtacağız. Zira Büyük Doğu dergileri Malatya Dâvası’nın manevî cephesinde önemli bir aktördür.

1. Büyük Doğu Dergileri ve Onun Kazandırdığı Aksiyon

Büyük Doğu dergileri 1943-1978 arası, 35 yıl içinde, 15 devre çıkmıştır. İkinci devreyi ikiye ayırıp 16 devre diye tasnif edenler de bulunmaktadır. Necip Fazıl, Büyük Doğu dergilerini Devre’lere ayırırken, 1943-1944 devresini (ilk çıkış devresi) “İbtidai Devre” olarak, diğer dönemler için bir hazırlık kademesi görmüş ve tasnif dışı tutmuştur. 1945-1948 yılları arasındaki 87 sayılık Büyük Doğu’yu ise dergi bu dönem içinde üç defa kapatıldığı için 3 Devre içinde mütalaa etmiştir. Bu sebepten Büyük Doğu Dergisi’nin 5 sayılık son devresi 16’ıncı devre olarak çıkmıştır. (1)

Büyük Doğu Dergileri diye bilinse bile, Büyük Doğu bu dönemler içinde üç devre günlük gazete olarak da çıkmıştır. Bir devresi aylıktır. On bir devresi ise haftalıktır.

Günlük gazete olarak çıkan devreler şöyledir:

Beşinci Devre: 16 Kasım 1951/28 Kasım 1951 (Gazete, 13 sayı)

Altıncı Devre: 16 Mayıs 1952/19 Eylül 1952 (Gazete, 122 sayı)

Sekizinci Devre: 30 Mart 1956/ 5 Temmuz 1956 (Gazete, 92 sayı)

Aylık olarak ise bir devre çıkar:

On Üçüncü Devre: 1 Mayıs 1969/1 Aralık 1969 (Aylık, 7 sayı)

Büyük Doğu ismi ile bir dünya görüşü-ideoloji kurmuş olan Necip Fazıl, sadece ideologlukla kalmamış, fikrini aksiyona geçirmiş ve bunun için yayın organını önemli bir vasıta görerek, 35 yılda 555 sayı (bunun 227 sayısı günlük gazete) çıkarmıştır. Büyük Doğu kavgacı-ihtilalci bir yayın organı olmuş ve çok ses getirmiştir. Necip Fazıl, Cumhuriyet rejimi ile akamete uğratılan İslâm düşüncesini ideoloji çapında (sistemli) kurarken aksiyona geçmesi ile de İslâmcı hareketin başlatıcısı olmuştur. Kendisi “Genç Şair” olarak bilinir ve entelektüel çevrelerce el üstünde tutulur iken, geçirdiği entelektüel kriz vesilesiyle 1934 yılında Esseyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ile tanışır, O’ndan aldığı ilham ile 1943 yılında cemiyet meydanına atılır ve ilk Büyük Doğu’ları çıkarır. Tarih 17 Eylül 1943’tür.

Necip Fazıl’ın mücadelesini anlamak için devrine bakmak gerekir. Batıcı ve pozitivist bir çizgide uygulamalar yapan CHP’nin Tek Parti iktidarında dinî değerlere savaş açılmış, devlet ve toplumdan kutsal adına ne varsa silinmek istenmiştir. Geçmişte din adına yobazlık yapanların aksi hâlinde tam bir küfür yobazlığı peyda olmuştur. Bu ortamda Necip Fazıl’ın çıkışı tam bir manifesto ve meydan okumadır. Büyük Doğu dergileri 35 yılda 20 kez kapatılmış, Necip Fazıl 4 yıl kadar aralıklarla hapis yatmış ve 1,5 yıllık kesinleşmiş hapis ile öte âleme göçmüştür.

2. Malatya Dâvası’na Giden Süreç

1950’lerden itibaren Menderes’i destekleyen ve Demokrat Parti’deki zikzaklara rağmen ondan davası adına ümitvar olan Necip Fazıl, Menderes’in desteğiyle 1952 yılında 122 sayı (Büyük Doğu’ların altıncı evresi) günlük gazete çıkarır.

Yahudi-Dönme Ahmet Emin Yalman’a ait “Vatan” gazetesi Türk ruh ve ahlâkını bozmayı hedef tutucu bir gayeyle bir güzellik müsabakasını destekler. Necip Fazıl da bir kampanya ile buna karşılık verir. Öyle ki tirajı 80 bin olan Vatan gazetesini, gazete bayilerinde satılamaz hâle getirir.

1952 Büyük Doğu’larında masonların listesi yayınlanır ve bunların arasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın oğlu Turgut Bayar da vardır. Başkanlığa çağırılan Necip Fazıl’a Büyük Doğu’yu kapatması söylenir. 19 Eylül 1952 Cuma günü Büyük Doğu’yu kapatmak zorunda kalan Necip Fazıl, meşhur 54’üncü sayıda yayınlanan bir yazısı nedeniyle 9 ay 12 günlük cezasını yeniden tehir ettirmeyle uğraşır. Ve bu hususta aldığı raporun süresi bitmek üzere iken Ahmet Emin Yalman’ın 22 Kasım 1952 Cumartesi günü vurulmasıyla “Malatya Hâdisesi” patlak verir…

Ertesi günkü Cumhuriyet gazetesi ise hâdisenin failleri henüz yakalanmamışken, olayın faillerinin Malatya’da etkin olan Büyük Doğu Cemiyeti’nin taraftarları olduğunu yazar.

26 Kasım 1952 Çarşamba gecesi saat 23.00’da basın toplantısı düzenleyen Malatya savcısı, yakalananların hepsinin Büyük Doğu Cemiyeti’ne mensup olduklarını açıklar. Suikastçıların harekete geçmesinin sebebi olarak ise güzellik yarışması için Amerika’ya gönderilen kızların iffetsiz duruma düşmesi ve Ahmet Emin Yalaman’ın da bu olayı teşvik etmesinin olduğunu söyler.

Eylemi yapanlar Büyük Doğu Cemiyeti’nin Malatya şubesi üyesi değildir. Ancak Vatan gazetesi ve Ahmet Emin Yalaman’ın din ve ahlâk karşıtı yayınlarına bir karşılık vermek isteyen ve kendi usulünce bunu yapan Müslüman gençlerdir. Burada mesele, bazı gençlerin eylemini bahane ederek Büyük Doğu ve Necip Fazıl’a operasyon yapılması, güzellik yarışması gibi İslâm ahlâkına mugayir uygulamaların meşrulaştırılması ve Batıcı-lâik rejimin gücünün gösterilmek istenmesidir.

Necip Fazıl’ın daha önceki bir mahkemesini tehir ettirmek için almak istediği rapora, şeker hastalığının yanına kasıtlı olarak akıl ve sinir hastalığı ilave edilmek istenmesi üzerine itiraz eder ve “bir delilik iddiasıyla mahkumiyetten kurtulmayı kabul etmeyeceğini ve davasına böyle bir leke sürdürmeyeceğini” açıkça ifade eder. (2)

Cumhuriyet gazetesi ise bu rapor olayını istismar ederek, hiç alâkası olmamasına rağmen Necip Fazıl’ın Malatya hâdisesi yüzünden deli raporu almak için uğraştığını yazar. (Cumhuriyet Gazetesi, 27 Kasım 1952 Perşembe)

30 Kasım 1952 tarihli İstiklâl gazetesi ise Necip Fazıl ile bir mülâkat yaparak ve birinci sayfadan onun açıklamalarına yer vermiştir. Bu dönemde Büyük Doğu’lar çıkmamaktadır.

Necip Fazıl, daha önceki kesinleşmiş 8 aylık cezasını çekmek için 12 Aralık 1952 tarihinde Üsküdar Toptaşı’na teslim olmadan bir gün önce yazdığı, “Maskenizi Yırtıyorum” broşüründe özetle şunları söyler:

Malatya Hâdisesi bahane edilerek ve irticaî bir hortlama şeklinde sunularak Büyük Doğu hareketine bir operasyon yapılmak ve Adnan Menderes’in de mukaddesatçılarla yakınlığına engel olunmak istenmiştir. Gaye, küfür hesabına Müslümanlık hürriyetini ortadan kaldırıcı bir tahrik havası doğurmak ve CHP ve DP içindeki başta dönme ve Yahudiler olmak üzere bütün ahlâk ve mukaddesat düşmanlarına hizmet etmektir. Ve böylece Adnan Menderes’in bu milletin ruhuna ve sesine karşı yardım ve korunmasından alıkoymaktır.

3. Malatya Dâvası

Malatya Dâvası 33 sanıklıdır. 28’i tutukludur.

Necip Fazıl, 30 Ocak 1953 tarihinde tutuklanmış olup bir yıl kadar Malatya’da hapis yatmıştır.

Necip Fazıl, başka bir dava için tutuklu olduğu Üsküdar Toptaşı cezaevinden 28 Ocak 1953 tarihinde Malatya’ya sevkedilmiştir. Yeni İstanbul Gazetesi, 29 Ocak 1953 Perşembe tarihli bu haberi, “son dakika” baskısında vermiştir.

29 Ocak 1953 tarihli Vatan Gazetesi ise Necip Fazıl’ın nakli esnasında onunla kısa bir mülakat da gerçekleştirmiştir. Bazı sual ve cevaplar şöyledir:

Sual: Malatya Hâdisesi ile ilginizi kabul ediyor musunuz?

Cevap: O hâdise ile ilgim yoktur. Mesela, ben sinema gayri ahlâkî bir müessesesidir, diye yazsam, birisi gidip (x) sinemasını yaksa, kabahat benim mi olur? Bu sinema yanmasında benim rolüm ne olursa Malatya Hâdisesi’nde de odur.

Sual: Bu hususlarda başka bir şey söylemek ister misiniz?

Cevap: Yalnız sözlerime şunu da ilave etmeliyim ki, bu memlekette bir basın hükümeti hâkim bulunmaktadır. Fikirlerini dikte ettiren bu basın hükümeti, adalet mekanizmasına da tesir etmektedir.

Necip Fazıl, kompartımanın penceresinden resmini çeken foto muhabirlerine ise şöyle der:

“Hiçbir Başvekilin bu kadar resmi çekilmemiştir.”

Malatya Dâvası’nda Necip Fazıl, “taammüden adam öldürmeye teşvik etmek, devletin içtimaî, hukukî temel nizamlarını dinî esas ve inançlara uydurmak maksadıyla cemiyet teşkiline telkinde bulunmak, propaganda yapmak, kanunun cürüm saydığı bir fiili alenen medih ve istihsan etmek” suçlarından sanıktır.

Üstad müdafaanamesinin el yazısıyla olan aslî nüshasını Adnan Menderes’e göndermiş ve suikastte olan bitenlerin gerçek maksadını kavraması için onu uyarmış ve bu tertipçi zümreye karşı bir şuurla hareket etmesini istemiştir. Müdafaanamenin, Müdafaalarım kitabında tamamına yakını, devlet arşivlerinde ise tamamı mevcuttur. (3)

6 Ağustos 1953 tarihli Cumhuriyet gazetesi mahkeme haberini manşetten şöyle verir:

“Necip Fazıl Kısakürek Mahkemede Hesap Verdi.

Dünkü duruşmada süpermürşidin sorgusu 2 saatten fazla sürdü, mahkeme reisi kendisine ihtarlarda bulundu…”

Gazete, “süpermürşid” diyerek Necip Fazıl’a ve onun bağlı olduğu dinî değerlere hakareti amaçladığı açıktır. Şahsında davasına…

Gazetede Necip Fazıl’ın merkezinde yer aldığı ve tam sütun yayınlanan bir fotoğraf da vardı. Fotoğraftan duruşmayı kalabalık bir topluluğun izlediği görülüyor.

2 Aralık 1953’de 355 günlük hapishane sonunda Necip Fazıl tahliye edilir.

Hüseyin Üzmez ve 8 arkadaşı hakkında ölüm cezası verilmiş, ancak hafifletici sebebler altında Üzmez 20 sene, 8 arkadaşı da 12’şer sene hapse mahkûm olmuştur. Üzmez, ayrıca ömür boyu kamu hizmetlerinden mahrum bırakılmıştır.

Ayrıca 9 kişiye de 7 ila 5 sene arası hapis cezası verilmiştir.

Üç kişiye de 1’er sene ceza verilmiştir.

4. Necip Fazıl ve Adnan Menderes

Malatya Dâvası’nda Necip Fazıl’ın suikastla alâkasına dair herhangi bir kanıt ortaya konamamıştır. Bu dava siyasî amaçlarla açılmıştır. Malatya Dâvası’nın asıl sebebi, Necip Fazıl’ın İslâm’ın gür sesi olması ve Adnan Menderes’le girdiği ilişkidir. Mâlûm, rahmetli Menderes İslâm’a yakın ve Necip Fazıl’a teveccüh gösteren birisidir. Lakin Cumhuriyet kadroları ve DP içindeki mason ve dönmeler, Adnan Menderes’in Necip Fazıl’a teveccühünden rahatsızdırlar. Bu dönemle ilgili olup bütün siyasetçilerin kulağına küpe ve tarihçilere de kaynak niteliğinde olan Necip Fazıl’ın “Benim Gözümde Menderes” kitabı muhakkak okunmalıdır. (4) Necip Fazıl’ın Adnan Menderes’e Osmanlıca el yazısıyla yazdığı mektupların aslı devlet arşivlerindedir. (5)

Bu mevzuda bazı belgelere yer verip kısaca değerlendirmelerini yapacağız.

a) Necip Fazıl Kısakürek’in, mecmuasının toplatılması ve tevkif edilmesi dolayısıyla Başbakan Adnan Menderes’e 30 Mart 1951 tarihli yolladığı telgraf, o devrin hukuksuzluğunu ve Büyük Doğu’lara yapılan muameleyi gözler önüne seriyor. (6)

b) Necip Fazıl’ın tutuklaması dolayısıyla Hukuk Fakültesinden bir grup öğrenci adına Rahmi Yananlı, 3 Nisan 1951 tarihli telegrafında hem hukuksuzluğu hem de adalet-siyaset ilişkisini şöyle eleştiriyor:

“Basın suçlarından tevkif kalktığı, mecmuası intişardan evvel toplatıldığı, binaenaleyh suç tekemmül eylemediği, yazıyı yazan da kendisi olmadığı yâni kanunî mesul bulunmadığı, yazıda ise hiçbir suç unsuru olmadığı hâlde Necip Fazıl Kısakürek mevkuftur. Bu, her mikyasın üstünde ve hükümet mihrakının bilgisi dışında kimlerce desteklendiği meçhul bazı şahıslar ve zümrelerce mürettep suikasti ve adalete politika karıştırıcı kanunsuzluğu vicdanınıza havale eder ve gereğine delaletinizi mücerred ilim ve fikir adına dileriz.” Hukuk Fakültesinden bir grup adına Rahmi Yananlı (7)

c) Necip Fazıl Kısakürek tarafından haftada bir yayınlanan Büyük Doğu mecmuası hakkında devletin hazırladığı 18.02.1944 tarihli Basın ve Yayın Umum Müdürlüğünün hazırlayıp Başvekil Yüksek Makamı’na sunduğu rapordan bahsetmek istiyorum.

Raporda önce Büyük Doğu tanıtılmaya çalışılmış, özetle şunlar söylenmiş:

Büyük Doğu’nun İslâmî bir propaganda yaptığını, milyonlarca Müslüman bulunan bir devletin politikasını güttüğünü, zaman çerçevesinde gerçekleştirilecek bir oluşa varmak istediğini, ahlâkın iflas edip Batı’ya hayranlığın arttığını, ahlâkın kaynağının din olduğunu, dünyanın en tezatsız ahlâkının İslâm olduğunu, Birinci Cihan Harbi sonunda Türk cemiyeti ancak maddî sahada kurtuluşu elde ederek doğurduğu Cumhuriyet rejiminin ruhta ve mânâda bahtsız bir hengame olduğunu ve Cumhuriyet devresinin başından bugüne kadar nefsanî bir medeniyet tellallığı yaptığını ifade etmektedir.

Yine aynı raporda “Necip Fazıl’ın defaatle yapılan ihtarlara rağmen aynı maksat ve aynı yolda yürümekte devam ettiğini” de vurgulanarak sonuç ve değerlendirme olarak, “Sokrat gençleri yoldan çıkardı.” ihtamına benzer bir şekilde şunlar söylenir:

“Büyük Doğu; yazıları, şiirleri, fıkraları, hikâyeleri, resimleri, karikatürleri, fotoğrafları ve bütün hacmi ile gençliğe; din maskesi, Allah formülü altında imansızlık aşılamakta, Türk devrimini bayağılaştırmakta, cihan efkârı umumiyesi karşısında büyük Türk cemiyetini bozuk, düzensiz göstermekte. Sonra da birtakım kelime oyunları ile Türk milletini, gençliğini rejimine, kendine inanmaktan uzaklaştırmaktadır. Derin saygılarımla arzederim.” (İç Yayın Dairesi Müdürü Servet İskit) (8)

Sonuç

Yukarıdaki raporun tarihi 1944 yılı olsa da; bu zihniyetin Menderes döneminde ve sonrasında da etkili olduğunu, Büyük Doğu’lar defaatle kapatılıp Necip Fazıl’a hapis yollarının reva görüldüğünü, 1960 Askerî darbesi ile bu ülkenin başvekilinin iki arkadaşı ile idam sehpasında sallandırıldığını ve daha sonra 1971 Muhtırası ve 1980 Askerî Darbesi yapıldığını ve en son 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün Müslüman halkın göğsünde eridiğini, Necip Fazıl’ın tâ 1943’lerde Büyük Doğularla başlattığı mücadelenin tesiri ve izleri olarak hatırlayalım.

Dipnotlar

1-Suat Ak, Necip Fazıl ve Büyük Doğu, Büyüyen Ay Yayınları, İstanbul, 2016.

2-Necip Fazıl Kısakürek, Müdafaalarım, Büyük Doğu Yayınları, 2018, s. 123.

3-Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü, Dosya A 7, Yer No: 18.105.20. Belge Tarihi 1953.

4-Necip Fazıl Kısakürek, Benim Gözümde Menderes, Büyük Doğu Yayınları.

5-Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Muamelat Genel Müdürlüğü, Dosya Ek: A7, Yer Bilgisi: 86-570-4, Belge Tarihi: 18.02.1944.

6-Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Muamelat Genel Müdürlüğü, Dosya Ek: A7, Yer Bilgisi: 86-570-4, Belge Tarihi: 18.02.1944.

7-Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Muamelat Genel Müdürlüğü, Dosya Ek: A7, Yer Bilgisi: 86-570-4, Belge Tarihi: 18.02.1944.

8-Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Muamelat Genel Müdürlüğü, Dosya Ek: 86, Yer Bilgisi: 86-570-4, Belge Tarihi: 18.02.1944.

Baran Dergisi 751. sayı

03.06.2021