Özellikle Türkiye'de İslamofobiye karşı takınılan tavır aşağılık kompleksinden başka bir şey değil. Türkiye'de ve Batı dünyasında İslamofobi, dinin yanlış anlaşılmasının ve istismar edilmesinin yol açtığı sonuçlardan biri olarak görülüyor. Hatta özellikle İslam dininin şiddet içeren, korkutucu bir din olduğu, bu nedenle de mutlaka ona karşı önlem alınması ve onunla mücadele edilmesi gerektiği gibi iddialara dayanıyor bu kavram. Bunun sebebi olarak da cehalet, eğitimsizlik, İslam'ı kötü gösterme, İslam'ı yanlış anlama, Müslümanların yanlış politikası gibi unsurlar sıraya diziliyor.
Müslümanlara karşı uygulanan vahşet devam ederken, İslam düşmanlığı da her geçen gün kendini daha çok göstermeyi sürdürüyor. Bu manzaraya mukabil “İslamofobi”nin oluşması da sanki Müslümanların suçuymuş gibi mesuliyet Müslümanlara yıkılıp onların toplumsal anlamda eğitilmesinin gerektiği konuşuluyor. Fakat İslam’dan duyulan "korku"nun Batı tarafından üretilen bir paranoyadan ibaret olduğu ise söz konusu edilmiyor.
Menfaatleri mevzu olduğunda dünyayı yangın yerine çeviren barbar Batı, dünyayı talan ediyor, yağmalıyor; insanları birbirine kırdırıyor. Ülkeleri sömürge haline getiriyor. Bu kadar vahşet içerisinde yine korkulması gerekenin İslam olduğunu da göstermekten geri kalmıyor. Bu algıyı da her geçen gün yayıyor. İslam korkusunun sebebinin Müslüman milletler ve ülkeler olduğu algısını çeşitli dijital araçlarla umumileştiriyor. Müslümanlar olarak biliyoruz ki; İslam ile terörizmi bir arada tutan da Batı; vahşeti, katliamı ve sömürgeleriyle dünyayı talan eden de Batı'dır. Buna rağmen gerekli argümanları üretip karşı duruşumuzu ortaya koyamıyoruz.
Afganistan, Irak, Suriye ve daha nice İslam ülkeleri Batı’nın zulmü altında en karanlık dönemlerini yaşarken, milyonlarca insan Batı'nın barbarlığı altında sömürgeleştirilip öldürülürken, İslâm coğrafyası baştan sona tasallut altına alınıp maddi kaynakları Batı’ya aktarılırken, "İslamofobi" gibi safsatalarla devamlı çuvaldızın Müslümanlara batırılması da Müslümanların sünepeliği, sümsüklüğü, korkaklığı ve kompleksinin bir göstergesidir. Müslümanlar ne zaman ki bu kompleksten kurtulacak, işte o zaman dünyanın içinde bulunduğu vaziyetin mesuliyetinin Batı’da olduğunu tüm dünyaya dikte etmek gerektiğini de idrak edecektir.
Baran Dergisi 759. Sayı