Allah; bu milletin dinini, imanını, itikadını ve de vatanını koruyan bir kulunu başımıza geçirmiş ise elbette Allah’ın da vardır bir hesabı diye düşünce dünyamıza yeni bir paragraf açmalıyız. Konumuz; Medeniyetler Şurası’nda Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk defa bir itikadî konuya parmak basmasıdır. Yani en baştan Hadis inkârcılarına, mezhebsizlik eğilimcilerine, Sünnet-i Seniyye’yi inkâr edenlere “Vahy” mefhumunu sapıtan derme çatma sapkınlara, gerçek bir Ehli sünnet lideri olarak gereken cevabı vermesi.
Liderler gelir, liderler gider, iyisi de gelir, kötüsü de... Neticede her biri insandır ve bir aciz kuldur. Bu ümmetin başına geçmek sadece sandığa ve mantığa bağlı bir olgu olarak kabul edilmemeli, işin biraz da tefekkür boyutuna bakılmalı, ilahî açıdan değerlendirilmeli diyebiliriz.
Göklerin ve yerin hâkimi, insin ve cinnin Rabbi olan ulu Allah, yıllar sonra bu milleti idare etmek için, Ehli sünnet’e sadık, Kur'an ahkâmına bağlı birini nasip etti ise Hucurat suresinde beyan edilen;
“Ey insanlar, biz sizi bir kadın bir erkekten yarattık ve birbirinizle buluşup tanışanız diye kavim ve kabilelere bölerek yeryüzüne dağıttık. Allah katında en değerliniz ondan çok korkan ve ona karşı gelmekten sakınanlardır”* fermanı ilahisinin gereğidir.
Ümmeti Muhammed’in yayıldığı dünya coğrafyasında Türkiye adlı bir ülkenin dindar ve muttaki kulları için, geçici, göçücü şartı kaydıyla (çünkü bakî kalan kudret sahibi olan Allah’tır) bugün Recep Tayyip Erdoğan diye biri lider olmuş ve Kemalist Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez milletin itikadının korunması gerektiğini açıktan deklare etmeye başlamışsa, bu hususta bize düşen Allah’a şükretmek ve gücümüzün yettiği kadar desteklemektir. Çünkü; İslâm’ı yaşama ve yaşatmada, itikad ve değerlerimizin korunmasında, ümmetle beraber aynı titizlikle en üst kademeden birinin yüksek sesle destek vermesi, gecikmiş olmasına rağmen çok manidardır.
Sinsi sinsi nalıyla mıhıyla, hatta hilâliyle dörtnala gelen “Fetö” modunda çoğalma istidadı gösteren yeni bir fitne fücur kervanının kim olursa olsun, Akaid-i İslamiye’yi çökertmek isteyenlerin önünü kesecek sözler söyleyerek takva ehlinin ve Ehli sünnet toplumunun bir kere daha dua yağmuruna tutması Sayın Cumhurbaşkanı için de haklı bir kazanımdır. 
Bu işler, ne ben Müslüman’ım diye bar bar bağırmakla olur, ne de beş vakit namaz kılmakla... İçi boşaltılmış, itikadî bağlantıları dumura uğratılmış, Ehli sünnet’e dayanan derin takva anlayışı hafife alınmış, zikir halkalarına dil uzatılmış, tasavvuf mefhumu ile dalga geçilmiş, “Vahy penceresi” adı altında Vahy gibi Allah ve Resûlü arasındaki kudsî haberleşme bağlantısı saptırılarak dejenere edilmiş bir din mi istiyorlar bunlar; ne dersiniz?
Bütün kaynakları ile gerçek dinimiz mukayyet olarak elimizde ve kalbimizde iken, Kur’an ahkâmına sımsıkı sarılmış iken, Allah’ın son nebîsi Efendimiz Hazretlerinin mübarek şahsiyetini küçültme ahlâksızlığına yeltenenlerin at oynattığı, O’nun mübarek söz ve davranışları, Hadis ve tüm sünnetlerinin inkâr rüzgârının önüne atılmış olduğu bir zamanda, Cumhurbaşkanımızın yiğitçe çıkıp İslâm’ın ana damarını kesmeye kalkanların karşısına dikilerek;
“Hoopp sizin gibi sonradan çıkmaları çok gördük, daha önce birileri çıktı Hıristiyan’ını, Yahudi’sini hatta Budist’ini bile cennete koydu tek dini üçe çıkarttı, sonra da ihanetin zirvesinden millete saldırdı. İşte gördünüz sonu malûm. Şimdi de siz mi çıktınız? FETÖ’den METÖ’ye mi geçiş yapıyoruz yoksa? Ayağınızı denk alın, bu hadis inkârcılığının bedelini ödersiniz” diye haklı olarak ümmet liderliğinin has görevlerinden birini daha yapmış oldu. En azından bu ancak böyle tercüme edilmelidir.
Bugüne kadar, sadece yollar, köprüler, metrolar, barajlar yapmanın yetmeyeceğini, esas meselelerin konuşulması hususunda geç kalındığını söylemiştik. Artık, üzerinde durduğumuz “inançları mihrakından kaydırma” şeytanlığını sezip devlet otoritesinin bu işlere de el atabileceğinin sinyallerini görmek iyi hizmetlerin sertacı olmuştur.
Yüzünün nuru kaçık “Eli Açık” herifin,
Nuh peygamberin merdud oğlunun yerine geçen “Falanoğlu”nun
Kara denizli “Gazel Okuyan”ın
Abdi aciz “Kıvındır”ın…
Yeni yeni türeyip gelen bozuk meşrep ve itikat bozucu ifsadçıların, Peygamber düşmanı hadis inkârcılarının bu davranışlarına karşı çıkan, bizim gibi “sarıklı-cübbeli” takımının açık ve net kaynaklarla yaptığı ikazların hiç ciddiye alınmadığı bir ortamda; Cumhurbaşkanının “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir” dercesine bir ihtarda bulunması inşaallah faydalı olur da, bir daha Allah Resûlü’nün Ruhaniyetini rahatsız edecek gevezelikler yapılmaz, yapılırsa da haddi bildirilir.
Her Allah’ın günü bir şeyler uydurup, milletimizin kafasını Şeytan namı hesabına karıştırmalar niye? Nedir bu Meryem anamızla ilgili duyulmadık söylemler? Hazreti İsa gökyüzünde nasıl yaşıyor gibi ilkokul çocuklarının seviyesinde bir cehalet? Hazreti Adem’in babası vardı deme süfliliğine düşmek? Nedir Peygamber olmasaydı bile insanoğlu öz zekâsıyla bu işin üstesinde gelirdi diye deizmi tedai ettiren zılgıtlıklar? Hele ilahî mucizeye olan inancımız üzerinde şüpheye düşürücü laflar etmek de ne demektir?
Bu çıkış doğrusu beni çok sevindirdi, hatta 6-7 aydır hastalık dolayısıyla elime alamadığım kaleme, askerin silah kabzasına sarıldığı gibi sarıldım. Bana güç verdi ve beni tekrar değerli BARAN sayfalarına ulaştırdı hamdolsun Rabb’ime… İnşallah sükûtu hayale uğramayız…
Uzun aradan sonra ehemmiyetli bir mevzu üzerine kaleme aldığımız yazımızı bir kaç ayet meali ile bitirelim.
Ayetler Enfal suresinden:
“Ey iman edenler Allah’a ve Resülü’ne itaat edin, işittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri halde işittik diyenlerden olmayın.”
“Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.”
“Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.”**
Liyakat sahibi altı müfessirin özel notu şöyle:
“Bu ayetler, Allah Resûlü’nün sözlerini işitip de ehemmiyet vermeyen kimselere ihtardır. Bunlar zahirde işittiklerini gerçek mânâda işitmedikleri için söz anlamayan hayvanlara benzetilmişlerdir.”
Allah (c.c.) gerçeği gören, duyan ve uyan kullarından eylesin…
Amin…
 
Kaynak:
* Hucurat Suresi 13. Ayet Meali
** Enfal Suresi 20, 21 ve 22. Ayet Meali
 
Baran Dergisi 564. Sayı