Üçbin Aile denilince akla Anadolu’nun üstüne 150 yıldır çöreklenmiş Siyonist-Batıcı sermaye ve kapitalist sistemin denetimi altındaki medya ile bürokrasiye kadar saltanat kurmuş Selanik Dönmeleri ve bunların saltanatından nemalanan küçük bir “azınlık” kesim gelmektedir. Ve yine Üçbin aile deyince akla Osmanlı’dan miras ne varsa yağmalayan, kendinden öncekilerin emek ve ürünlerini “padişahlık-saltanat” diye aşağılayıp kendi saltanatlarını, kendi imparatorluklarını kuran ve her daim bu saltanatlarını sürdürmek için milletin kanı-ekmeği ve emeğine göz diken Yalı imparatorları gelmektedir.
Türkiye’nin iç pazarını sömürerek aşırı zengin konuma gelen üç bin civarındaki aile kuruldukları boğazdaki yalılardan milletin kanını emmeye, fildişi kulelerinden seyre doyamadıkları Anadolu’yu, bostan korkuluğu gibi kel-çorak bırakmaya gayret etmektedirler.
Akit gazetesinden Atilla Özdür ağabeyimiz bu üçbin ailenin serüvenine şöyle değiniyor: “Boğazdaki aşiretin kökeni Cumhuriyet`in ilk günlerine dayanır. Asyalı, Hindistanlı Müslümanların Hilafet ordusuna gönderdikleri savaş yardımının İstiklal Savaşı sonrasında elde kalan bakiyesiyle sermayesine katkıda bulunulan İş Bankası etrafında halkalanmış `iş bitirici-aferist` takımın ikinci üçüncü nesil çocuklarının toplamı, beş altı bin kişiyi ya geçer ya geçmez... Türkiye`deki hukuk, bu aşiretin yararına, çıkarına su taşıyan bir aşiret hukuku. Şimdi bu aşiret hukukunun açık kapılarından yabancılar da istifade yollarını arıyorlar, buldular ve kullanıyorlar da.”
Ara vermeden Prof. Dr. Anıl Çeçen Yankı Dergisi’nde bu üçbin aileden bahsederken ilginç bir noktaya temas ediyor, ona bakalım ve devam edelim: “TÜSİAD’a üye olan beş yüz zengin işadamı aileleriyle beraber yaşadığı İstanbul Boğazı o kesimin akrabalarıyla birlikte zaman içerisinde yeni bir Boğaz Aşireti yaratmıştır. Boğazın kıyısını yalayan sulara kapısı açılan yalıların sahipleri ile İstanbul Boğaz’ının en güzel manzaralarına sahip o tepelerin üslerindeki villalarda yaşayanlar, günümüzün Boğaz Aşiretinin uzantılarıdır.(...) Sahip oldukları para gücüyle önlerine çıkan her şeyi satın almaktan çekinmeyen Boğaz Aşireti, aynı zamanda bütün basın ve medya organlarını da satın alarak, özel çıkarları doğrultusunda bunları kullanmaktan çekinmemektedirler. Türk milletinin ve devletinin açıkça kaderini belirleyen kararlar Boğaz kıyısında alınmakta, daha sonra bu kararlar patronlar aracılığı ile siyaset sahnesindeki aktörlere dikte edilmektedir. İstanbul Boğazı’nın güzelliklerini, sahip oldukları para gücüyle satın alan Boğaz'daki Aşiret, yine para gücüyle Türkiye'yi ve Türk milletinin kaderini, uluslararası tekelci sermayenin desteği ile satın almağa çalışmaktadır.”
Hadisenin çapı oldukça geniş ve derin. Bu sebeble biz işin sadece bir yönüne, Cumhuriyetin ilk dönemlerinden başlayarak “yağmalanan tarihi yalıların” şimdi ki sahiplerine bakacağız.
“Boğaz'a nazır evlerde oturmayı tercih eden iş dünyasının isimleri, Bebek, Tarabya, Kuruçeşme, Kanlıca, Yeniköy, Çengelköy gibi semtlerde yoğun olarak yaşıyorlar. İşadamlarının oturduğu yalı ve köşklerinin değeri 10 milyon dolardan başlayıp 150 milyon dolara kadar çıkıyor. Boğaz'da en çok yalı sahibi olan aile 17 yalı ile Sabancılar. Boğaz'da beş yalısı bulunan Yalçın Sabancı, ailenin en fazla yalıya sahip üyesi. Koç ve Kibar Aileleri'nin de üçer tane yalısı bulunuyor. Yalıların yanı sıra tercihini son yıllarda yapılan ultra lüks villa ve rezidans tarzındaki evlerden yana kullanan isimlerin sayısında da artış var. İş dünyasının isimleri tatillerini ise, Bodrum, Göcek, Ayvalık gibi tatil beldelerindeki yazlıklarında geçiriyorlar.”
Boğaziçi kıyılarını süsleyen ve her biri küçük bir sarayı andıran yalılar, Türkiye’nin ünlü isimlerini barındırıyorlar. Beylerbeyi’nin en gösterişli yalılarından biri olan Hasip Paşa Yalısı, uzun yıllarNazım Kalkavan’ın ikametgahı olarak kullanıldığından Kalkavan Yalısı olarak da anılır. Yalının şu anki sahibi ise merhum iş adamı Sakıp Sabancı’nın ailesi.
Birkaç hissedara ait olan Kandilli'deki Kıbrıslı Yalısı’nın üçte birinde Alev-Halis Komili çifti, kalan diğer üçte birlik bölümlerde ise Ömer Üründül ve Dirvana Aileleri oturuyor.
Kandilli Göksu Caddesi’nde yer alan en önemli yalılardan biri Kont Ostrorog Yalısında, 1975 yılına kadar yalıda Leon Ostrorog’un ailesi oturmuş daha sonra Rahmi Koç yalıyı satın almış ve tarihten sonrada yalı ‘Rahmi Koç Yalısı’ olarak anılmaya başlamıştır.
Bir başka yalıda Marki Ahmet Necip Bey yalısı. Yalının 1978’den bu yana sahibi iş adamı Erdoğan Demirören’dir. Bir dönemin ünlü dezonformisti Cem-Ümit Boyner çifti ise Kanlıca’daki yalılarında yaşıyor
Beykoz’daki Nuri Paşa Yalısı 1895 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Bir dönem CHP milletvekili Muhlis Ermenin sahibi olduğu yalının son sahibi Rahmi Koç’tur. Ancak yalıda Rahmi Bey’in büyük oğlu Mustafa Koç oturmaktadır. Bülent-Oya Eczacıbaşı çifti, 1989’dan bu yana Yeniköy sahil yolunda Hollandalılar Yalısı adıyla bilinen beyaz köşkte oturuyor. Eczacıbaşı çifti zaman zaman Trabya’daki villalarında da ikamet ediyor.
Çengelköy’deki Sadullah Paşa Yalısı, 1770 yılında inşa edilmiş. Hem iç mimarisi hem süslemeleri hem de yeri göz önünde bulundurulduğunda, Boğaz’ın en kıymetli yapılarından biridir. Günümüzde Tek-Esin Vakfı’na ait olan yalı, bir dönem kiracısı bulunan Ayşegül Tecimer sayesinde çok ünlenmiştir.
Ahmet Afif Paşa Yalısı 1983 yılında Kemal Uzan’a geçen yalı, Uzan Grubu’nun borçları sebebiyle TMSF’ye geçer. Yapılan satış sonucunda Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı, yalıyı 58 milyon liraya satın aldı. Böylece Suzan Sabancı Boğaziçi’nde iki muhteşem yalının sahibi olmuş oldu. Diğer Sabancıların yalıları buna dahil değil, tıpkı Koç’lar gibi… Misal;
Yeniköy’deki Tahsin Bey Yalısı’nın yerinde önceden Sağır Ahmet Bey Yalısı varmış. Burası Abdülaziz döneminde Jön Türkler’in en önemli karargahlarından biriymiş. Son olarak Erol Aksoy’un sahibi olduğu yalı, Aksoy’un borçları yüzünden TMSF’ye devroldu. Sonra da 22 trilyon liraya Suzan Sabancı Dinçer-Haluk Dinçer çiftine satıldı.
Zarif Mustafa Paşa Yalısı, 18’inci yüzyılın başlarında yaptırılan yalı, adını 1848’de yalının sahibi olan Zarif Mustafa Paşa’dan alır. Toplam 1.921 metrekare arsası bulunan yalının bugünkü sahibi ise Demsa’nın sahibi Demet Sabancı Çetindoğan.
Rasim Ferit Talay Yalısının bilinen ilk sahibi Dr. Rasim Ferit Talay’dır. Talay, İstanbul işgal altında iken Minber Gazetesi’ni çıkarmıştır.Talay ve Atatürk’ün dostlukları ömür boyu sürmüştür. Atatürk’ün, İstanbul’a geldiğinde kimi zaman Yeniköy’deki bu yalıda kaldığı bilinir. Yalı, Talay Ailesi’nden sonra 1960 yılında Mesadet Manioğlu’na geçmiş, 1981 yılında ise Özer Uçuran Çiller veTansu Çiller çifti tarafından 10 milyon liraya satın alınmıştır.
İkiz Yalılar, İstanbul Boğazı’nın en gösterişli modern yalılarındandır.Yalıların sahibi ise Yalçın ve Kaya Sabancı’dır. Ve son olarak 19’uncu yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin edilen Vaniköy’deki Anadolu Kazaskeri Necmettin Efendi Yalısının sahibi ise Akfil Holding’in ortağı Ender Mermerci. Vaniköy’ü tercih edenlerden biride Murat Ülker Türkiye’nin en zengin işadamları arasında bulunan Ülker Holding’in patronu Murat Ülker, oturmak için Anadolu yakasını tercih eden işadamları arasında. Ülker’in Üsküdar Vaniköy’de yalısı, Çamlıca’da köşkü bulunuyor. Bir diğer Vaniköy sakini ise Ali Ağaoğlu, trilyonluk arabaları ile gündeme gelen Ağaoğlu’da milletin kanını emdikten sonra Vaniköy’de keyif sürenlerden.
Ferit Şahenk ise Beykoz Çubuklu’da malikânesiyle Emirgan ve Bebek’te ki köşkü arasında mekik dokuyor. Ali Ağaoğlu Vaniköy’deki yalısında otururken Ahmet Nazif Zorlu Boğaz’da Hisar üstünde restore ettirdiği eski bir köşkte yaşıyor. Ali Kibar ise Kuzguncuk’taki Madam Ağavni Muratyan Yalısı’na sığmayıp üstüne birde Rumelihisarı’ndaki Ferhan Baras Yalısı’nda keyf sürüyor. Mudo’nun sahibi Mustafa Taviloğlu, Anadoluhisarı’nda kendisiyle aynı adı taşıyan yalısında oturuyor
3 milyar doları bulan kişisel servetiyle Türkiye'nin en zengin işadamı olan Hüsnü Özyeğin'in Bodrum- Gündoğan'da lüks bir villası bulunuyor. Özyeğin'in oğlu, Fiba'nın veliahtı Murat Özyeğin eşi Edvina Özyeğin'le Bebek'te yaşıyor. Murat Özyeğin'in Çengelköy'de de evi var. Murat -Edvina Özyeğin çifti bazı zamanlar New York'taki evlerinde de kalıyor. Hüsnü Özyeğin, oğlu Murat Özyeğin için yaklaşık iki yıl önce New York'tan 6 milyon 500 bin dolar ödeyerek 3 yatak odalı ev satın almıştı.
2.6 milyar dolarlık servetiyle Türkiye'nin en zengin üçüncü ismi olan Enka'nın patronu Şarık Tara, yıllardır Bebek Ayşe Sultan Korusu'ndaki villasında oturuyor. Yeniköy Yol Yalısı'nın da sahibi olan Tara, iki çocuğundan biri olan Leyla Tara Suyabatmaz için bu yalıyı satın almıştı. Yalı iki dönüm bahçe içinde yer alıyor. Kıstak Adası'nın da sahibi olan Tara, kızı Leyla'ya doğum günü hediyesi olarak 4 milyon dolara bu adayı almıştı. Eşek veya Orak Adası olarak bilinen Kıstak Adası, 56 bin metrekare büyüklüğe sahip.
Baran Dergisi 295. Sayı