Müslümanca bir eğitim modelinin nasıl olacağı Büyük Doğu fikriyatında mevcut. Daha fazla nesiller harap olmadan, küreselcilerin ellerinde birer köleye dönmeden, emperyalistlerin oyuncağı olmadan eğitim sahasından büyük bir inkılap şart.

Küreselleşmenin günden güne milli olanı yuttuğu zamanlardayız. Kültür ve bilgi akışının çok kolaylaştığı, teknolojinin insan hayatına yön verdiği doğru bilgiyle beraber bir bilgi kirliliğinin de olduğu ve yaşanan kargaşa karşısında doğruyu yanlıştan ayırt etmeye fırsatı kalmayan insanın kötülüğe sevk edildiği bir dijital çağdayız.

Hâl böyleyken insan nasıl kendisi olarak, yaratılışına uygun bir hayat sürebilir?

Sorun, teknolojinin sürekli gelişmesi değil, bu teknolojiye kendi kültür ve değerlerimizi oturtamadan içinde sürüklenip gitmemiz. Sürekli üzerimize pompalanan Batı’nın hayat tarzı ile insanlık fıtratından koparılıyor. Eğitim sistemimiz dışarıdan boca edilen zararlı bilgi yığınına karşı kendi aidiyetlerimizle kalkan vazifesi görmek zorundadır.

Elbette modern zamanların teknolojisini kullanacağız. Eğitim tekniklerini öğrencinin yapısına uygun olarak seçeceğiz. Bunlar önemli fakat İslami değerleri yani fıtri olanı öğrenciye uyan bir yöntemle vereceğiz.

İnsanımıza aileden başlayarak Allah’a kulluğu öğreteceğiz. Allah’a kul olan ve Peygamberi rehber edinen bir eğitim sistemi ile ancak fertleri ve nesilleri kurtarabiliriz. Dinden bağımsız eğitim yuvaları ile ancak hevasına düşkün, her türlü ahlaksızlık bataklığına girmeye namzet, sapkınlar sürüsünü çoğaltırız.

Buradan da şu neticeye ulaşırız. Hakiki hürriyet ancak Allah’a kul olmak ve İslam’ın emir ve yasaklarına riayet etmekle mümkün olmaktadır. Türk eğitim sistemini tasarlayanlar ve bugün eğitimin güdücüleri olanlar nasıl bir insan istiyorlar? Senelerdir uygulanan eğitim sisteminin insanımıza iyiyi, güzeli ve doğruyu veremediğini, İslam ahlakına hiç yer verilmediğini görüyoruz.

Sevgiyi, saygıyı, hürmeti, selam vermeyi, oturmayı kalkmayı, insana nasıl davranması gerektiğini, kısaca adabı muaşereti bilmeyen bencil tipler üreten bir eğitim sistemi uygulanıyor. Adından başka hiçbir milli tarafı olmayan ruhsuz bir sistem. Oysa bizim kadim medeniyetimiz insanı kâmil olmayı hedefleyen bir medeniyetti.

Bir lise, ortaokul çıkışında öğrencileri incelediğimizde tamamen kız-erkek üzerine dönen muhabbetlere şahit olmaktayız.

Kızlı erkekli bir grup önümde yürürken konuşuyor:

-Hacı ya kız bana neler yazmış, resmen bana yürüyor oğlum.

-Oha, gerçekten bunları o mu yazmış?

-Oo daha neler var.

Diğer bir grup küfürlü konuşarak gidiyor. Sigaralar yakılmış. Başka bir grup parkta uygunsuz vaziyette. Bir başka grup bağımlısı olduğu dijital oyunun üzerine galiz küfürlerle konuşuyor. Maalesef gençlerin hali pür melali…

Kesintisiz eğitim ihaneti ile köy, tarım ve hayvancılık bitme noktasındadır. Mesleki öğrenim sıfır. Gençler masa başı yahut kolay yoldan parayı bulmanın hayalini kuruyor. Yahut bir an önce ülkeyi terk edip Avrupa’ya yerleşmek istiyor. Gıdanın en büyük silah olduğu günümüzde kesintisiz öğretime devam ederek üretmeyen, düşünemeyen tüketici köleler yetiştiriliyor.

Hükümet bir an önce kesintisiz ihanete son vermeli, gerçek manada bir milli eğitim siyaseti ortaya koymalıdır. Müslümanca bir eğitim modelinin nasıl olacağı Büyük Doğu fikriyatında mevcut. Daha fazla nesiller harap olmadan, küreselcilerin ellerinde birer köleye dönmeden, emperyalistlerin oyuncağı olmadan eğitim sahasından büyük bir inkılap şart.

Aylık Baran Dergisi 28. Sayı, Haziran 2024