Latin Amerika kıtasından uzun yıllar başarılı olabilen bir uluslararası örgüt çıkmamıştır. Bölgede var olan jeopolitik meseleler ve hassas dengeler birbiriyle ilişki içerisinde, hatta entegre durumdadır. Buna mukabil kuşkusuz ki kıtanın makus talihi bir araya gelmeyi mümkün kılmamıştır. Uluslararası örgütlerin Avrupa ve Asya’daki varlığı ile Latin Amerika bölgesindeki varlığı birbirinden çok farklıdır.

Uluslararası konjonktür ve sistem içerisindeki güvenlik çıkarları, ekonomik çıkarlar, sosyal nedenler ve ortak sorunların artması gibi etkenler dolayısıyla modern anlamda uluslararası örgüt kavramı yaklaşık 200 yıldır varlığını sürdürmektedir. 1815 yılında Viyana Kongresi sonrası kurulan Ren Seyrüsefer Merkez Komisyonu bu anlamda en eski örgüt örneğidir. Özellikle Soğuk Savaş sürecinde ittifaklar ve paktlar öncülüğünde büyük gelişmeler yaşanmış, ekonomik örgütlenmeler buna dahil edilmiş ve sistem bu uluslararası kurumlar üzerinde yükselmiştir.

Latin Amerika bölgesindeki kıta sakinleri uzun süredir birbirleri ile çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Müşterek bir paydada birleşmek ve bölgesel bir güç odağı oluşturabilmek noktasında ise bir hayli geç kalınmıştır. Ancak son dönemde kritik bir kırılma noktası gerçekleşti. 2010 yılında kurulan Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) Eylül 2021’de Meksika’da bir zirve gerçekleştirdi. Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC), Latin Amerika ve Karayiplerde kalıcı olarak 33 ülkeyi kapsayan, diyalog ve siyasi anlaşma için hükümetler arası diyaloğu sağlayan bir mekanizmadır. Ve bu oluşum uzun süredir ABD’nin müdahil olmadığı bir platform olarak ayrıca önem teşkil etmektedir. CELAC’ın yaygınlaşması, sürdürülebilir olması ve kurumsallaşması için zamana ihtiyaç var. Ancak bu noktada planlanan ve istenilen, Amerikan Devletleri Örgütünün (OEA) arka planda kalması ve CELAC’ın bölgesel bir blok ve güç olarak kullanılmasıdır.

Aşırı sağcı bölge halkları kıtada var olan birlikteliği başarısız olarak görseler de, biraz önce bahs ettiğimiz üzere zirve bir dönüm noktasının başlamasına vesile olma potansiyeli taşımaktadır. Latin Amerika devletlerinin söz konusu bir bölgesel entegrasyonu sağlamak için bölgeden bir birlik teşebbüsünde bulunması ciddi bir mesajdır. Ayrıca Avrupa Birliği Konsey Başkanlığı görevlilerinin de zirvede temsilen bulunması oluşumun önemini gösteren bir unsurdur. CELAC Zirvesinin öne çıkan mevzularından biri Venezuela devletini Nicolas Maduro’nun temsil etmesidir. ABD’nin uzun süren saldırganlıklarına rağmen direnen Maduro zirvede yer almıştır. Bu bağlamda Maduro hükümeti uluslararası arenada meşruiyetini sağlamlaştırmıştır. Kolombiya ise zirveye Maduro’nun var olması nedeniyle katılmamıştır. Uruguay ve Paraguay da aynı şekilde Maduro’yu tanımamakta ancak zirvede yer almaktadır. Bölgesel bir oluşum söz konusu olduğunda sadece ikili ilişkiler ve küçük hesapların arka plana atılması ve bölge barışı, güvenliği ve ekonomik kalkınma için bir araya gelinmesi gerekmektedir. Diğer yandan Arjantin ise kendi iç siyasal çalkantıları ve sorunları dolayısıyla bölgesel bir oluşuma yönelik çalışmaları askıya almış görünmektedir.

Öte yandan ABD’nin bu bölgesel birlikteliğe etki edememesi ve dahil olmaması çok daha kritik bir öneme sahiptir. Latin Amerika devletleri ABD’ye karşı aradıkları desteği ise Çin’de bulmuştur. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping zirveye video ile bağlanarak bir mesaj göndermiştir. Çin’in bölgede giderek artan etkisi ve gücü bu zirveye dahi ulaşmış ve etki etmiştir. ABD’ye rağmen CELAC örgütünün Amerikan Devletleri Örgütünün (OEA) yerini alması için çalışıldığı ve bu örgütün Çin tarafından alenen desteklendiği ortadadır. Çin ve Avrupa Birliği bu oluşumu ABD’ye karşı desteklemeye devam ederse şayet, Latin Amerika bölgesinde dengelerin değişmesi muhtemeldir.

Sonuç

Bölgede tüm devletler, yaşananları kendi perspektiflerinden farklı şekilde ele almaktadır. Meksika, Latin Amerika’da yeniden varlığını ve hegemon olma idealini sürdürmeye devam edip, Devlet Başkanı Lopez Obrador bu süreçten prim kazanarak çıkarken Brezilya ise kıtadaki en büyük nüfus, en iyi ekonomi ve siyasî güce sahip devlet olarak CELAC bünyesinde yer almıştır. Brezilya 2022 seçimlerine doğru giderken ülkede süreç oldukça sorunlu ve iç siyasî kırılmalar ile ilerlemektedir. Bu anlamda, Brezilya’nın şimdilerde bölgesel bir entegrasyonu düşünecek durumda olmadığı nettir. ABD ise son 10 yıldır Latin Amerika bölgesindeki kontrolünü ve hegemonyasını kaybetmeye başlamıştır. Yakın tarihte CELAC Zirvesinin somut gelişmeler getireceği tahmin edilmektedir. Nitekim Latin Amerika, Avrupa Birliği gibi bir entegrasyon sürecine adım atarsa, bu oluşum bir değer kazanabilir.

Baran Dergisi 770.Sayı