Türkiye’nin son 20 yıldır artarak devam eden Latin Amerika açılımı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 23 Nisan’daki Uruguay ziyareti ile yeniden hareketlendi. Resmi ziyaret kapsamında Uruguay'da bulunanÇavuşoğlu, Türkiye'nin Montevideo Büyükelçiliğinin açılışını yaptı. Latin Amerika turuna değinen Çavuşoğlu, "6 ülkeyi kapsayan Latin Amerika turunun ilk ayağı Uruguay, bölgede bizim önem verdiğimiz ülkelerden, önem verdiğimiz ortaklarımızdan bir tanesidir. Son zamanlarda ilişkilerimizde önemli bir ivme kazandık ve bugün resmi açılışı yaptığımız büyükelçiliğimiz geçen sene mart ayında faaliyete geçmişti." İfadelerini kullandı. Çavuşoğlu’nun bilhassa bölgeye ziyaretini Uruguay’dan başlatması son dönemde bölgede öne çıkan, parlayan bir aktör olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Uruguay, son yıllardaki yükselişi ile bölgede ve uluslararası arenada birçok aktör tarafından merceğe alınmış ve diplomatik yükselişini sürdürmüştür.
Uruguay’ın, batı ve güney batısında Arjantin, kuzeyi ve kuzeydoğusunda Brezilya bulunmaktadır. Ülke yaklaşık 176.000 kilometrekarelik bir alana sahiptir. Coğrafi olarak Surinam’dan sonra Güney Amerika’nın en küçük ülkesidir. Resmi dili İspanyolca olan ve manda olarak uzun süre yönetilen bir ülkedir. Uruguay 1516 yılında İspanyol Juan Diaz de Solis tarafından keşfedilmiştir. Ülke halkını o zamanlar “Charrua” (yerliler) meydana getiriyordu. 1624’ten itibaren İspanyollar ülkeye yerleşmeye başlamıştır. 18. yüzyılda Uruguay İspanya’nın Rio de la Plata (İspanyol Kolonisi) genel valiliğine bağlandı. 1811’de Josè Gervasio Artigos liderliğinde bağımsızlık hareketleri başladı. Coloradolar (Kırmızılar) ve Blancolar (Beyazlar) arasında uzun süren siyasi çatışmalar 1830-1850 yılları arasında bölgede istikrarsızlık oluşturmuştur. 1865-1870 yılları arasında Paraguay’a karşı Brezilya ve Arjantin ile ittifak olarak savaştılar. Bu savaşı kazananlar da zaten yoksulluk, istikrarsızlık içinde olan bölge halkını daha da zor günlere götürmüştü. Yaklaşık 100 yıl boyunca, solcu gerilla hareketleri, darbeler, yoksulluk, savaş ve siyasî istikrarsızlık gibi etkenler dolayısıyla Uruguay zor süreçler geçirmiştir. 25 Ağustos 1825’de Uruguay bağımsızlığını elde etti. Uruguay, 20. yüzyıl başlarında bölgeyi etkisi altına alan Komünist, sosyalist ideolojiler ile ezilmiştir. Bugün ise Liberal, Kapitalist dünyaya ayak uyduran, küçük bir yüzölçümüne ve 3,5 milyon nüfusa sahip bölgede Brezilya, Meksika ve Arjantin ile birlikte büyüyen bir aktör durumunda. 1989’da yapılan seçimlerdeyse Beyaz Parti adayı Luis Arberto Lacalle Pou (Blancolar) başkan seçildi. Halen başkanlıkta bulunmaktadır.
Zengin yeraltı kaynakları ve madenleri ile Güney Amerika’nın en kritik coğrafyasında bulunan ülkenin, ekonomi modeli ve büyüme hızı göstermektedir ki, gelecek 10 yıl içinde Uruguay yalnızca Latin Amerika’nın değil tüm dünyanın gündemine girme potansiyelini haizdir. Bölgesindeki sorunlara çözüm üreten, bir aktör olarak Latin Amerika’da diğer aktörler ile de iyi ilişkileri vardır. Uruguay, Güney Amerika bölgesindeki sorunları çözmek adına MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı Teşkilatı) ve benzeri kurumlar içinde yer almıştır. Uruguay günümüzde GSYİH büyümesi, inovasyon ve altyapı açısından Arjantin ve Şili’den sonra kıtadaki en iyi üçüncü ülkedir. Kişi başına milli geliri yaklaşık 25.000 dolar olan Uruguay, yeni bir Katar yeni bir İsviçre gibi dikkat çekmekte. Uruguay halkının, “Libertad o muerte” (ya özgürlük ya ölüm) olarak kodladıkları devlet felsefeleri, özgür ve müreffeh bir ülke olmak arzusu ile çalıştıklarını çok net bir şekilde göstermektedir. Bu gelişme ve büyüme hızı ile kanaatimce, Latin Amerika bölgesi başta olmak üzere birçok coğrafyada etki alanı kazanmaktadır. Latin Amerika bölgesi önemine dolayısıyla Türkiye için stratejik açılım coğrafyasıdır. Son 20 yılda bölgedeki büyükelçilik sayısı 6’dan 17’ye çıkmıştır. Kısa bir sürede içinde San Salvador’da açılacak olan büyükelçilik ile 17 büyükelçilik, Sao Paulo Başkonsolosluğu ile birlikte 18 hariciye misyonu olacaktır. Bölge ülkeleri ile Türkiye’nin ilişkileri giderek güçlenmekte ve gelişmektedir. Doğru orantılı olarak Latin Amerika ülkelerinin Türkiye’deki büyükelçilik sayısı 6’dan 16’ya çıkmıştır. Artan karşılıklı ticaret hacmi, kültürel etkileşim çalışmaları ilişkilerin gelişmesini sağlamaktadır. Uruguay halkının Türk dizi ve filmlerine olan merakı ve ilgisi kültürel etkileşimi sağlayan başlıca etkendir. Çavuşoğlu "Bölgemizde Ukrayna Savaşı da dahil birçok sorunla meşgulüz. Dünyadaki çatışmaların yüzde 60’ı bizim coğrafyamızda, barış için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biz, bölgemizdeki krizlerin küresel hedeflerimizden bizi alıkoymasına izin veremeyiz. İşte bu anlayışla geleceği birlikte inşa etmek için Latin Amerika ziyaretindeyiz. Birlikte çalışırsak başta Uruguay olmak üzere tüm Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerimizi çok daha ileri noktaya götürebiliriz. Bu düşüncelerle bugünkü açılışımıza katıldığınız için her birinize gönülden teşekkür ediyorum. Burası sadece vatandaşlarımız için açık olmayacak, Uruguaylı dostlarımız ve tüm dostlarımız için de açık bir kapı olacaktır." ifadelerini kullanmıştır. Bölgede Yunus Emre Enstitüleri, TİKA gibi kurumlar vesilesiyle Türk diline olan ilgi artmış, kültürel etkileşim yaygınlaştırılmıştır. Türkiye’nin Uruguay özelinde Latin Amerika çalışmaları giderek artarken, bölge halklarının Türkiye’ye olan sempatisi ve yakınlığı göz ardı edilmemeli, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile bu kültürel yakınlığın daha fazla arttırılması gerekmektedir.
Uruguay Dışişleri Bakanı Bustillo ise 2023'de iki ülke arasındaki ilişkilerin 90 yılı geride bırakacağını hatırlatarak "Sayın Çavuşoğlu ile sabah yaptığımız verimli toplantılar çerçevesinde Türkiye ile Uruguay arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesi açısından izleyeceğimiz çizgiyi paylaştık. Türkiye'de yaptığımız ikili görüşmeler çerçevesinde ileriye dönük somut adımlar atmaya karar verdik." açıklamasını yapmıştır. İki ülke arasında var olan karşılıklı bağımlılığın, ekonomi, spor, eğitim ve savunma alanlarına da yayılacağı üzerine mutabık kalınmıştır. Temmuz ayında başkent Montevideo’da gerçekleştirilecek olan Karma Ekonomik İşbirliği Toplantısı ile birlikte geleceğe yönelik daha somut adımlar atılmaya başlanacaktır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu devam eden süreçte Brezilya – Sao Paulo Başkonsolosluğunun açılışını gerçekleştirmiştir. Güney Amerika bölgesinin en önemli ticaret, finans, lojistik ve kültür merkezlerinden olan bölgedeki tek başkonsolosluğun Sao Paulo’da olması kuşkusuz ki tesadüf değildir. Brezilya ile karşılıklı bağımlılığın, ticaret hacminin ve ilişkilerin yükseliş içerisinde olduğu aşikardır. Bölgede daha fazla var olabilmek her şeyden evvel gönüllere girebilmek ise samimiyet ile olacaktır. Elbette Türkiye, stratejik açılım planında diplomatik tutumunu sergilemeye devam etmeli ve bölgeye olan eğilimini arttırmalıdır. Yakın gelecekte güçlü bir Türkiye hedefleniyorsa, güçlü bir küresel ağa sahip aktör olunması gerektiği bilinmelidir.