Yüzyıllar boyu geometrik desenler çeşitli formlarda kullanılmış olsa da disiplinli biçimde uygulanışı İslam dünyasında başladı. İslam mimarisinde bir kimliğe büründü ve diğer kültürlerdeki formlardan büsbütün ayrıldı. İlk örnekler Karahanlılar döneminde verildi. Ardından Selçuklu ve Osmanlı ile günümüze kadar geldi. Şöyle de ifade edebiliriz: Geometrik desenler, tarihi çok eskilere dayanıyor olsa da kullanımı Büyük Selçuklu devletinde zirveye ulaşmış, Osmanlı döneminde terkip edilmiş ve İslam dünyasında çeşitli formlarda yayılmış ve genişlemiştir. Geometrik desenler tezhip, minyatür, ka’tı, cilt gibi sanatlarda çokça faydalanılmış, mimaride de ahşap, alçı, tuğla, çini ve taş malzeme ile süsleme için kullanılmıştır.

Geometrik simgeler kainatla bir ilişki halindedir. Kâinatta nasıl ki nizam, ölçü, oran mevcutsa, matematikî örgüde de onu görüyoruz. Mimaride güzel, bir bakıma ölçüden neşvünema bulur. Kâinatın derin sırrı, geometride saklıdır sanki. İslâm sanatkarı da güzeli simetride yakalamıştır.

İslâm mimarisindeki ölçüyle yakalanan ahenk, düzen ve simetri, Allah’a ulaşmak maksadı güden sanatkârın, Yaratıcı’nın kâinatın muazzam bir nizam içerisinde yaratışına erişme çabasının müşahhas örneğidir. Mimarideki tezyinin simetrik forma bürünerek bir ölçü içinde sonsuzluğu temsil etmesi, müteal-aşkın olanı devamlı hissettirmesi, estetiğin her an bu birlikte vuku bularak, insan ruhuna aksetmesi İslam sanatının başlıca işaretlerindendir. Bu yöneliş maddeden manaya bir yoldur adeta. Güzellik varlığını bu dizayna borçludur. Güzellik adeta bu ilkelerde (geometri içinde) saklıdır. Bir sır halinde sırayla dizilmiş, sonsuz bir ritim tutmuştur. Sanatın çeşitli formlara aktarılışında, bir zincir halinde mimaride her unsura yoğunlaşmasına ve mimariyi bir disiplin haline sokmasında temel unsur olan geometri bir usul, disiplin, ölçü ve alet ilmidir.

İbn Haldun’a göre geometri ilmi insana parlaklık ve fikrine istikamet kazandırır. “Geometrinin bütün burhanlarındaki intizam açık ve tertip seçiktir. Tertipli ve intizamlı olan kıyaslarına hemen hemen galat dahil olmaz. O yüzden geometride mümarese (ustalık, hüner), fikri hatadan uzaklaştırır. Geometri bilen bir şahıs için bu yoldan (parlak bir zekâ ve) akıl hasıl olur.” (1)

“Daire ve çizgilerin bütününden müteşekkil ve insanın tamamen hayal-ruh dünyasına kalmış bu geometrik düzen; çizgilerin sonsuzluğunu gösterirken, güzeli dışa vurmakta, ortaya çıkan sonsuz güzelliği de yine çizgilerin dünyasına saklamaktadır. İslam sanatı geometrik unsuru içselleştirmiş, Kabe’den tevarüs eden simetriyle birlikte her yere nakşettiği gibi, bu formu, sanatında ilke edinmiştir. İnsan ruhunu rahatlatan iç içe geçmiş yahut birbirinden doğmuş esrarengiz yapılar, sükuneti de sağlamış bizzat insan odaklı hale getirmiştir. Bu manada sanat için bir zorunluluk halindedir. “Görmek, sahiplik iddiasını da içinde barındırır ve bir tahakküm aracıdır. Geometri ise gözü, görmenin ihtirasına karşı korur. Onu dizginler. Zahirin görüngünün kirlettiği insan nefsini, geometri temizler. Görüngülerden ibaret olan dünyanın nihai gerçek olmadığını ifade etmenin bir form halidir.” (2)

Geometrik şekillerden birkaçını örnek gösterelim. 12. yüzyılda Herat Ulu Camii’nin kalıntıları arasında ortaya çıkan geometrik oyma:

Pakistan’ın Tatta bölgesinde yer alan ve Babürlü mimari tarzında 1647 yılında inşa edilen Şah Cihan Camii’nin içinde ve dışında tuğla ve sırlı çiniden oluşan birçok geometrik kompozisyon bulunuyor:

Fas, Merakeş’de 14. yüzyılda yapılan Bin Yusuf Medresesi’nin geometrik süslemesi:

İslam sanatında geometrik formlar neredeyse her yere hâkim vaziyettedir. En başta Kâbe bu kompozisyonun başlıca etkenidir. Yine kubbeler de geometrik ifadenin resmidir. Geometrik formda her çizim noktadan başlar. Pergelde bile bir nokta belirlenir ve oradan hareketle şekil oluşturulur. “Sıfır veya çember herhangi bir değer ifade etmeden sonsuzluğun işareti kabul edilmiştir.” (3) İslam dünyasının noktası ise Kabe’dir. Çizgilerimiz de mimarimiz de Kabe’den müteşekkildir. “Daire, hareket veya zamana işaret eder; kare ise sükûnet ve mekâna işaret eder.” (4) Bu manada geometrik ifadesinde küp şeklini yansıtan Kâbe, manevi ifadesinde de daireyi yansıtmaktadır. İslam mimarisinde müşahede ettiğimiz daire ve kare mimariye hayat veren temel unsurdur. Tüm şekiller de buradan başlar ve sonsuza doğru kıvrılır. İslam dünyasında hendese dediğimiz geometri, kusursuz mimari formlarla metafiziki alemden bir kesit gibidir. Simetrik motifler, ritmik motifler, geometrik şekiller, kıvrık şekiller, oymalar ile sonu gelmez bir görüntüyü teşkil eder. İslam mimarisine nakşedilen geometrik süslemeler sanatkârlar eliyle çizgilerden manaya taşınmış ve ruhu beslemiştir. Sanatkârlar sanat sahasına bu ölçülerle nice güzellikler katmış, çeşitli çizgilerden sonsuz şekil üretmiş ve İslam mimarisine büyük katkı sağlamışlardır. Günümüz için Klasik üslupta yapılacak mimari yapılara sonu gelmez desenler bırakmışlardır.

Kaynak

1- M. Uğur Karadeniz, İslam Sanatlarında Estetik, Ketebe, 2020, s. 137.

2- Karadeniz, a.g.e., s. 137.

3- Selçuk Mülayim, Aklın İzleri Bilim Olarak Sanat Tarihi, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2006, s. 263.

4- Ahmet Çaycı, İslam Mimarisinde Anlam ve Sembol, Palet y., 2017, s. 61.

Aylık Dergisi 204. Sayı Eylül 2021