Adam, Adliye Metro Durağının yürüyen merdivenlerinde, baştan ayağa doğru beliren vücuduyla göründü. Acelesiz hareketlerle bir köşeye geçerek cebinden sigarasını çıkardı. Elini sigarasını yakmak için ceplerine doğru daldırırken, gözleri tek bir noktaya dalmış ve çakmağın şeklini okuyup ona dokunabilmeyi düşünüyordu. Ceplerinin içinde çakmağı bulamayınca bir de dışından didikleyerek aramayı denedi; fakat bulamadı. Muhtemelen biraz önce beraber olduğu arkadaşının evinde unutmuştu.
Sigarası ağzında ateşi beklerken adam da ona beklediğini bir an önce verebilmek için etrafına bakındı. Hemen ileride gözüne envai çeşit eşya satan bir seyyar satıcı ve tezgâhı takıldı. Satıcının tekerlekli sandalyeli olduğunu görünce bir an için ihtiyaç sahibinin kendisi olduğunu unuttu ve olayı tamamen hissi bir boyuta taşıyarak tezgâha doğru gizli neşesiyle yürüdü. Satıcının karşısına geldiğinde ihtiyacı da aklına gelmişti. Bir adet çakmak almak istediğini söylediği an, çakmağının gömlek cebinde olduğunu fark etti. Artık satıcıyla arasında herhangi bir çıkar ilişki kalmadığından olacak ki bir an duraksadı ve ticareti durdurdu.
Bunun verdiği mutluluğu satıcıyla da paylaşmak istedi. Çok hızlı bir şekilde yeniden ihtiyaç arama peşine düşmüştü. Bütün bunlar saniyeler içerisinde gerçekleşirken satıcıyla da göz göze gelmişlerdi. Bu esnada unuttuğu eşyasının aslında çakmağı değil de şarj cihazı olduğunu fark etti. Aklına telefonunun şarjının bitmek üzere olduğu ve o geceyi de adliye önünde sabahlayarak geçirmek zorunda olduğu geldi. Bu düşünce, ona ticaretin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini bildiriyordu.
Satıcıya çakmak yerine bir adet şarj cihazı istediğini söyledi. Bunu duyan satıcının neşesiyse adamınki kadar gizli değildi. Adama, "Tabii ki, yalnız denemeden asla vermiyoruz." dedi. Adam da "Çok güzel, memnun olurum." diyerek neşesine cevap verdi. Satıcı şarj cihazını denemek için kutusundan çıkarırken adam fiyatını sordu. 40 lira olduğunu duyunca ceplerini tekrar yoklamaya başladı. Bütün uğraşlarına rağmen cebindeki nakit toplamda 34 lirayı geçemedi. Şarj cihazı için yeterli parası yoktu. Bunu anladığı anda aradaki farkın çok olmadığını hissetse de satıcıyla bunun pazarlığını yapmak istemedi. Mahcup olacağını da düşünüyordu, fakat bu seyyar satıcıya karşılığını tam olarak vermeyi daha çok önemsedi.
Tam bu sırada aklına mükafat gibi bir müjde geldi. Adliye önünde sabahçı kafelerin olduğu ve orada ücretli şarj cihazlarının da bulunabileceği ihtimaline sarılmak istedi. Satıcıya yine mahcup bir tavırla, "Şarj cihazı kalsın" dedi. Şarj cihazını denemek üzere kutusundan çıkarmış olan satıcının bir an yüzü ekşidi ve "Ama bak denemeden asla vermiyoruz" dedi. Muhtemelen adamın malına güvenmediği için vazgeçtiğini düşünmüştü.
Adam bu kısa süre içinde fazlaca yorgun düşmüş olsa da mücadelesine devam ediyordu. Hızlı bir şekilde tekrar tezgâha göz gezdirdi. Gözüne çoraplar takıldı ki evdeki en büyük eksiğinin çorap olduğu aklına geldi. Adam, "Çorap ne kadar?" diye sordu. Satıcı ise içine düştüğü hadisenin yorgunluğunu büsbütün belli edecek şekilde "20..." diyerek cevapladı. Bu ticaretin bir ömür sonlanamayacak olduğu düşüncesi her ikisini de baştan ayağa sarmıştı ki adam çorap alacağını söyleyerek yeni bir alışveriş başlatmıştı.
Adam iki tarafın da memnun olabileceği bir ticaretin temellerini oluşturmaya çalışırken para ise bu hadisede onların birbirine verdikleri değerin senediydi. Satıcı çorabı üzerinde karikatür çizimi bulunan bir poşete koyarak adama verdi ve 20 lirayı aldı. Adam "Hayırlı işler" diyerek tezgâhın başından nihayet ayrıldı. Adliyeye doğru elindeki komik poşetle yola koyulmuşken sigarasını tekrar ağzına aldı ve çakmağıyla yakarak karanlığa doğru dumanlar içinde kayboldu.
Aylık Baran Dergisi 19. Sayı Eylül 2023