Farkında mısınız bilmiyorum: Dünya kabuk değiştirme sürecinde doğum sancıları çekerken, Ortadoğu’dan başlayan isyanlar, hiç hesapta yokken İspanya’ya, ekonomik krizle birlikte Avrupa’ya sıçrarken, Türkiye’de belli bir muhafazakâr kesim, (adına “kapitalizm” mi dersiniz, muhafazakâr kapitalist hayat tarzı mı) rehavetten ne yapacaklarını şaşırdılar.
“Modayla yakından ilgilendiğim için küçük yaştan beri moda dergilerini takip etmişimdir. Sayfalarda gördüğüm kıyafetler, ürünler, yazılar hoşuma gitse de, benim hayat tarzımla hiç bir zaman uyuşmamıştır. Çevirdiğim sayfalara sadece bakarak bilgi edinmişimdir. Ve birçok başörtülü genç kız gibi “Neden bize özel bir Vogue, Elle dergisi olmasın?” diye düşünmüşümdür.”
Bu satırlar Elif Kavakçı’ya âit. (Elif Kavakçı moda tasarımcısı ve ABD’de yaşıyor. Emine Erdoğan’ın da kıyafetlerini tasarlamıştı bir dönem.) Kavakçı tesettürlü kadınlara özel bir Vogue, Elle dergisi hayâli kuruyor. Düşünüyoruz, acaba Vogue kadınlarına, Elle kadınlarına başörtüsü geçirince ne olacak? Nitekim müjdeyi veriyor Kavakçı:
“Sizlerle beni mutlu eden çok güzel bir haberi paylaşmak istiyorum. Haziran ayında yeni bir dergi çıktı. Türkiye’de bir ilk. Aslında uzun suredir büyük ihtiyaç olan bir dergi ama nedense bu alanda da başörtülü hanımlara hitap edilmekte geç kalınmış ülkemizde. Âlâ Dergi, muhafazakâr giyiminin incelikleri başta olmak üzere âlâ olan her şeyi okuyucuları ile paylaşıyor. Kişisel bakımdan, sağlığa, çocuk gelişiminden dekorasyona uzanan dolu bir içerik ile okurlarıyla buluşuyor. Kıymetli köşe yazarları, özel röportajlar, mekân önerileri, kültür sanat ajandası, gezi rotaları ve daha birçok konu Âlâ’da hayat buluyor.”
Sonra da ekliyor Kavakçı, Vogue dergisindeki dekolteli kadınlar yerine Âlâ dergisinin kapağında başörtülü bir genç kız, bir tasarımcının tesettür kıyafetiyle poz vermiş. Aman da ne güzelmiş. Pek âlâ imiş.
Bunun ardından oluşabilecek manzara şudur; başörtülü modeller, onların magazin haberleri, kim ne giymiş, kim rüküş, kim şık, muhafazakâr sosyetenin cemiyet hayatı derken bir de bakmışsınız, nur topu gibi bir muhafazakâr magazin dünyası doğmuş. Bayağılık, pespayelik almış başını gitmiş.
Âlâ dergisini kimler çıkarıyor dersiniz? F. Gülen cemaatine yakın bir zümre. Nereden anladık? Âlâ dergisinin facebook sayfalarında paylaştıkları, “F. Gülen’in şu kitabını okudunuz mu, bunu hatmettiniz mi” tarzındaki ilanlarından… Hiç şaşırmadık…
Derginin sayfasında yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor ki, böyle bir dergi çıkardıkları için aldıkları tepkiler epey fazla. Şöyle bir açıklama karşılıyor sizi facebook sayfasına girer girmez:
“Bu noktada Âlâ Dergi'nin örtünmeye "Âlâ" dediği açıktır. Hiç kimsenin bunu farklı göstererek dergiyi ve okurlarını karalamak hakkı yoktur. Diğer yandan Âlâ Dergi, elbetteki tesettürlü kardeşlerinin kariyer yapmasını destekleyecektir ve iş dünyasındaki tesettürlü, örtünen hanımefendilerin ne kadar güzel şeyler başarabildiğini tüm çıplak medyaya karşı dimdik durarak anlatacaktır. Âlâ Dergi, TESETTÜR MODASI Dergisi değil, tesettürlü kardeşlerine hizmet veren bir yayın organıdır. Allah'a emanet olun.”
Böylece kendini temize çıkaran dergi, Vogue dergisinden sonra en çok satan moda dergileri arasında olduğunu da ilan etmekten gurur duyuyor. Hani moda dergisi değildiniz? Vogue ile aynı listeye giren bir derginin kategori olarak “moda dergisi” statüsünde olduğunu anlayamayacak kadar saf mıyız? Tesettürlü (!) kadınların bir manken edasıyla verdiği pozlar, afilli ve rüküş kıyafetler içinde attığı bakışlar, “güzel yaşam tarzı”nı ne kadar da güzel yansıtıyor(!)…
Şimdi, moda dergisi demekten kaçınmalarının bir sebebi var. Çünkü moda, bilindiği üzere batının kadın anlayışının bir uzantısı olarak bedene odaklanır ve bedeni teşhir etmeyi amaçlar. Moda demek, manken, model filan demektir bir nevi. Bedenle çalışan, bedenleri teşhir ederek para kazanılan bir sektördür kısaca. İslâm ise kadını beden olarak görmez ve teşhir edilmesini yasaklar. Tesettür de bunun içindir. Tezat şurada ki, hem tesettür (örtünme, yani vücudun el, ayak ve yüz dışında vücut hatlarının örtülmesi) diyeceksin, hem de bir “teşhir” unsuru olarak “moda” dergisini kullanarak, tesettürlü hanımlara “trend” belirleyeceksin?
Hâli hazırda üniversiteye başörtülü girme yasağı fiilen sürüyor, kamu kurumlarında alenen sürüyor, liselerde zaten yasak, başörtülü milletvekili filan hayâl, özel firmalar zaten başörtülü çalıştırmıyor, sekreter olursan ne âlâ? Ama dergi diyor ki “başörtülü kadınların kariyerini de destekliyoruz”. Hangi kariyerini?
Amaç belli, bu sistemin “muhafazakâr” ellerde devamı için, onu destekleyen halkın da bu sistemin her türlü “nimet”inden faydalanması, yani, bayağılaşması, sömürüye açık hâle gelmesi, mayışması, entegre olması, sivri yerlerinin törpülenmesi için gerekiyor bu tesettür modaları, moda dergileri, “güzel yaşam tarzı” hikâyeleri…
Oysa tesettür, bir başkaldırıdır, bir reddediştir, her haliyle muhalif olmaktır, söz dinlememektir, Allah’tan başka kimseye boyun eğmemektir, İslâm’ı şahsiyet aynasında parıldatan kadının süsüdür, sırrın remzidir.
Velhasıl, “dantelli gece kıyafetlerini şu ortamda rahatça giyebilirsiniz”, “bu takım tam size göre”, “stilinizi yansıtan başörtüsü” şeklinde bir komikliğe “güzel yaşam tarzı” diyorsanız, orada bahsettiğiniz şey, tesettür mânasından koparılmış, bir nevi “tesettürsüz tesettürlülük”tür.