Bu hafta Meral Akşener’in altılı masadan önce kalkması ardından geri oturması şeklinde vuku bulan hareketli gündem, Türkiye’nin en ufak bir sorunda dağılmaya namzet ölü doğacak bir koalisyon tarafından yönetilme riskiyle karşı karşıya kalma ihtimalini gözler önüne serdi.
Meral Akşener’in masadan niçin kalktığı, neyin hesabını yaptığı, kimin kimi hangi aşamada sattığı üzerine çok konuşulsa da, tüm bunlar sözkonusu siyasî skandalın (evet, kimse kullanmasa da bu mevzu tam anlamıyla bir skandaldır!) magazininden başka bir şey değil. Birileri bir hesap yaptı ve hesap tutmayınca en az hasarla telafi etmeye çalıştı.
Esas mesele bu skandalın, “güçlendirilmiş” ifadesiyle payandalanarak-soslanarak servis edilse de parlamenter demokrasi garabetinin Türkiye için uygulanamaz olduğunu, Türkiye’nin uzun senelerini böylece nasıl heba ettiğini göstermesi oldu. Türkiye’nin mevcut iktidar öncesi siyasî tarihini bilenler için bu gibi manzaralar pek de yabancı değil hatta olağan; fakat bugün iktidarı beğenmeyip de “güçlendirilmiş” soslu parlamenter sistem teklifiyle gelen bir doğal koalisyonu tercih edenler için,özellikle gençler için bu hadise, eğer altılı masanın adayı Kılıçdaroğlu seçilirse yaşanacakların canlı bir prototipi oldu.
Bir başka mesele ise, masadan kalktığında muhalefet destekçilerinin hüsrana uğradığı, iktidar destekçilerinin ise havaya uçtuğu Akşener’in masaya dönmesiyle beraber ortaya çıkan, sanki seçim olmuş da Millet İttifakı kazanmış gibi atanan Cumhurbaşkanı yardımcılarının anayasaya uygun olup olmadığı hususunda yaşanan tartışma...
Meral Akşener’in masadan ayrılmasının ardından seçime yönelik hem masa hem Akşener için “kaybet-kaybet” olan vaziyet, Akşener’in -muhtemelen hesabının tutmaması üzerine- geri vites yapmasının ardından kuyruğu dik tutarak dönmek için ürettiği “iki cumhurbaşkanı yardımcısı (Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı olması)” formülüyle hem Akşener hem masa için kaybettiğinin birazını geri “kazan-kazan”a döndürülmek istendi. Başta bir cumhurbaşkanı danışmanının “anayasaya aykırı” çıkışıyla tüm iktidar medyası ve destekçisi sosyal medya kullanıcılarının seçim olmuş, Millet İttifakı kazanmış gibi “iki cumhurbaşkanı yardımcısı” formülününanayasaya uygun olup olmadığını tartışması, altılı masanın kaybettiğinin birazını geri kazanma arzusunu kaybettiğinden daha fazlasını kazanma isteğine ve psikolojisine dönüştürdü. Neticede tüm sosyal hadiseler bir psikoloji meselesi olduğu gibi seçim de bir psikoloji meselesi; hatta bunun da içinde değerlendirilebileceği politik psikoloji diye bir alan dahi var. Uzatmadan, bu yaşananlar neticesinde iki gün önceki görüntü ile bugünkü görüntü 180 derece zıtmış gibi bir manzara ortaya çıktı.
Anlaşılan o ki, iki taraf da sanki seçimi kazanmak istemiyormuşçasına hamlelerine devam edecek ve seçime kadar bu psikoloji daha çok değişecek. Fakat bu üstü örtülebilecek bir skandal değil. Dolayısıyla en azından altılı masanın toplantısı sonrasında yapılan açıklama, ara formül arayışları ve liderlerin surat ifadeleri Millet İttifakı için çok şeylerin değişeceğini gösteriyor.
Bunun en fazla farkında olan kişi ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan… Kahramanmaraş merkezli depremlerin ilk gününden itibaren her fırsatta “kimin neler yaptığını tek tek not ediyoruz, zamanı gelince defterleri açacağız, şimdi acımız var ve işimize bakıyoruz” diyen Erdoğan, dün akşamki kabine toplantısının ardından da aynı şeyleri tekrarladı, yaşanan siyasî skandal hakkında konuşmadı ve deprem gündeminde yoluna devam ettiğini gösterdi. Muhtemelen Erdoğan, belki de seçimlerin son bir iki hafta kalana kadar “ainesi iştir kişinin” misali yoluna devam edip siyasî itiş-kakışa çok girmeyecek; tam seçim arifesinde ise karşı tarafın yaptığı servisi siyasî tecrübesi ile değerlendirecektir. Bu süre zarfında da geçtiğimiz günlerde bilim adamlarıyla yaptığı uzun toplantı gibi “kanaat önderi” olarak görülen kesimlere temas edecek, seçimde her bölgenin itibar gören-tanınmış simalarını öne çıkaracaktır. Bu stratejinin işe yarama ihtimali yaramama ihtimalinden daha büyük; elbette, danışmanlarından medyadaki ve dahi sosyal medyadaki destekçilerine kadar çevresindekiler ahmakça çıkışlarla bu işi bozmazsa…