Ali Ekmel Bilir’in, “Sıradışı Fikir Adamları” ile başlayan serisinin, “Sıradışı İlim Adamları”nın ardından, üçüncü kitabı “Sıradışı Sanat Adamları” geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Homeros’dan başlayıp, Juvenalis’e kadar 29 Antikçağ sanatçısının anlatıldığı kitabın takdiminde şöyle diyor yazar:
- “Elbette bir medeniyet sadece ilim, fikir ve sanat adamları tarafından inşâ edilmez. Fakat onun bütün derinliğini bu soydan insanlar gösterir. Bunun yanında siyasetçiler ve kahramanlar için, belki ayrı bir fasıl açmak gerekir ki, medeniyetler, ancak onlar etrafında ortaya çıkabilir.
Yekpare olarak Greko-Romen diyebileceğimiz bu Antikçağ incelemesinin elbette yegâne sureti bu değildir. Bu medeniyet bugünkü Batı medeniyetinin temellerini oluşturduğu için, Batı’da bundan çok daha derin incelemelere konu olmuştur. Bizde bulacağınızdan çok fazla şair, filozof ve alim isimlerini oralarda bulabilirsiniz.
Fakat bunları olduğu gibi ele almak, bizim için hem imkânsız, hem de lüzumsuzdur. İmkânsızdır, çünkü Türkiye’de bu konuda Batı’daki kadar zengin kütüphaneler ve derin araştırmalar yoktur. Lüzumsuzdur, çünkü bunlar nihayet bizim için “gereksiz ayrıntı”dır ve onlarda fazla derinleşmek, bütünü gözden kaybetmeye yarar.”
Kitapta, destandan lirik şiire, masaldan tragedya ve komedyaya, hitabet sanatından pastoral şiire kadar geniş bir alanda, Antikçağ’ın öne çıkan edebiyatçıları ele alınmış. Yazar, Batı edebiyatının temel kaynaklarından olan Eski Yunan edebiyatını incelerken, en önemlisi olarak Homeros’un İlyada ve Odysseia destanlarını işaretliyor. Çünkü günümüzde dahi pek çok Batılı edebiyatçının kaynak eseridir bu eserler.
M.Ö. 8. yüzyılın son yarısına ait olan ve Homeros adlı gerçekten yaşadığından emin olunmayan bir şaire mâledilen İlyada ve Odysseia destanları Truva savaşlarını anlatan şiirlerdir. Şöyle diyor yazar:
- “Ne var ki, İlyada ve Odysseia destanları, sadece birer mitoloji kitabı değil, aynı zamanda birer “ideoloji kitabı” hükmündeydi. Bütün eski Yunanlılar bunu bilir, bayramlarda ve merasimlerde ezbere okur, onlara birer “kutsal tarih” diye inanmakla kalmaz, onlardan bir “dünya görüşü” çıkarırlardı. Eflatun gibi, “tanrılara” inanmadığını ama “bir Tanrı”ya inandığını söyleyen muhteşem bir kafa bile, Homeros’u açıkça reddetmemiş, dahası konuşmalarını sık sık onun mısralarıyla süslemiş ve onu herkesten farklı bir gözle te’vil ederek benimser görünmekten sakınmamıştır. Devletinden şairleri kovmak isteyen filozofun, efsanelere bakışı “çarpıcı” idi. Hemen aklımıza gelen bir misalle, Herkül’ün boğuştuğu akreplerin, hakikatte “sofistler” yani hakikat münazarasında ele gelmeyen safsatacılar olduğunu söylemesi gösterilebilir. Eflatun, bütün Yunanlıların dinî bir mertebede saygı duydukları efsaneleri, tıpkı Ezop’un hayvanları konuşturduğu gibi, “hakikat” olarak değil, “mecaz-şiir” olarak görmek gerektiği fikrindeydi.”
Eserde, Homeros, Heiodos “ilk büyükler” başlığı altında tasnif edilirken, Orpheus ve Solon “sanata destek verenler” olarak incelenmiş. “Yunan Şiirinin Lirik Çağı” başlığı altında, Arkhlokhos, Kallinos, Mimnermos, Alkman, Sapho gibi isimlere yer verilmiş. Ezop ve Theokritos “Masal” başlığı altında yer alırken, Sophokles “Trajedyanın Doğuşu” olarak takdim edilmiş. Komedya Sanatı’nda Menandros, Plautus, Aristophanes, hitabet sanatında İsokrates, Demosthenes, “Son Büyükler” olarak da, Vergilius, Ovidius, Horatius gibi Yunan sanatçılara yer verilmiş.
Kitapta şairlerin şiirlerinden örneklere de yer verilmiş ki, Horatius’un “Carpe Diem - Ânı Yakala” felsefesini yansıtan şiiri dikkate değer:
“Günahtır alınyasızını kurcalamak,
Yıldız fallarına güvenmek, Lekenoe;
Başa ne gelirse katlanmak en iyisi.
Kayaları kemiriyor Tiren denizi,
Belki yeryüzünde bu sonuncu kışımız,
Belki yaşanacak yıllar var önümüzde,
Bilgeliği elden komamak en iyisi.
Madem ki sonumuz ölüm, şarabını süz,
Uzak umutlara bel bağlamaya gelmez;
Konuşurken bile ömürden eksiliyor,
İnan ki gününü gün etmek en iyisi.”
“Başkasını bilmek ve anlamak, kendini bilmek ve anlamanın ilk şartıdır” diyor yazar. Eserini de böylece takdim ediyor. Batı edebiyatının köklerine dair bir fotoğraf çekiyor. Kısa kısa bölümler hâlinde ve hiç sıkmadan, gereksiz ayrıntılara boğmadan, okura Antikçağ edebiyatına dair belli başlı bir fikir veriyor. Bu anlamda çok geniş bir alana dair başvurabileceğimiz bir kaynak hüviyetinde.
Eser “Çarpıcı Kitap” yayınlarından çıktı.
Baran Dergisi 480. Sayı