Kıyam, Cihad, İhtilal, İnkılâp, Şehitlik, Gazilik, Şeriat, Seriyye vs. tehlikeli kelimeler bunlar… "Fikir kaçkını korkak" Pensilvanya'dan bazı kelimelerin belini kırıp, iğdiş edip "metafizik gerilim" tiyatrosunda senaryo gereği söylenen sözlere çevirdiğinden olsa gerek, belli bir kesimde neredeyse bu kelimeler, asli ve fiilde görünmesi gereken anlamıyla artık yok gibi…
"Fikir kaçkınları" Cihad vazifesinden kaçınmak için, kendi nefislerine kolay geleni sanki yapılması gereken bu gibi çevrelerine yüksek ehemmiyet ve ulvi dava şekline pazarlamaktadır. Hal böyle olunca şehitlik nimetinden kaçınma gibi, hainane bir tavır Müslümanlar arasında gelişmekte ve yine Müslümanlar herhangi bir makamı ele geçirmeyi ve orada bulunmayı, "Pazarlıksız Allah ve Resulü" demenin önüne getirerek, hem itikadı hem de ameli olarak inançlarını kirletmektedirler.
Duvarların süsüdür Ya Şeriat Ya Ölüm. Hele bir afişte bir meydan yerinde görün siz onu, bembeyaz bez üzerinde renklerin en güzeli ile süslü olarak nasılda bütün gözleri kendine çeviriyor. Hele aşkın ve ilmin bağlayıcı kelamı ve sahte ilahları, putlaşan nefisleri, ilahlık iddiasında bulunan varlıkları yerden yere çarpan Kelime-i Tevhidi yeşil sancak üstünde yüzlerce kişiyle bir dalgalandırın, bakın yeryüzünü çiğnemeye gücü yetecek mi zalimin gücü. Siz hele başörtünüzle birlikte oturup açlık grevi yapın ve sağ elinizin baş ve işaret parmağını gergin açtıktan diğer parmaklarınızı yumruk gibi yapıp sıkın, bakın nasıl sesiniz duyuluyor. Münafık nasıl sancılanıyor, kafir nasıl küfründen kuduruyor. İsterseniz tek kişi olsun. İman aksiyon işi. Madem aksiyon işi "HANİ İMANLI GENÇLER NEREDE?"
Bu söze Gençlik Davası'nın ispatçısı halinde Gençliğe seslenen Üstadın deyişiyle ""Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik..." şuurunda cevap vermek icap eder.
İman, sahibinde derecesine göre tezahür eder; kiminde El, kiminde dil, kiminde kalp. En kıymetlisi EL olanı… Faiz yuvalarına, fuhuş yuvalarına, misyoner yuvalarına, zihinlere irin akıtan emperyalist enstitü ve ocaklara,
Bu manada elbette, yine Üstad'ın deyişiyle; "Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik..." olmak borcundayız.
Afganistan'a koşarak gazaya gidenler, Hindikuş dağlarında Mücahidlere yakışır manada şehadeti heyecanla karşılayanlar, mevzu kendi memleketleri olunca, yolunu kaybetmiş gibi, heyecanı sükût etmiş gibi, cesareti yokmuş ta kalbine korku çökmüş gibi, bağlanmakta, tükenmektedir.  Ve yine uzaklaştıkça cihada alkış tutanlar, gazileri selamlayıp şehitlere gıyabi cenaze namazları kılanlar, yanıbaşlarında ki cihad erlerine körleşmekte, gazalarına kulaklarını tıkamakta ve şehitlerini görmemezlikten gelmektedirler. Misali elbette malum çehremizle vereceğiz. Fatih'ten Metrise, Bingöl dağlarından Bandırma'ya, İzmir'den Hakkari'ye elbette İBDA'nın şanlı tarihi gaza ve şehadet misalleri ile doludur. İslam düşmanlarının 28 Şubat "Müslümanları yok etme" saldırısı ile esir düşen İBDA Mimarı'nın Gaza'ları ve Gazilik manasını aşan, Âlem'i Berzah misali canlı canlı konulduğu kabir (ölüm odası), canlı bir ibretlik tablodur. Ve her nefis önce kendini bu "ÖLÜM ODASI" çerçevesinde hesaba çektikten, muhasebe ve muhakeme yapıp konumunu belirledikten sonra "SİYASET, CİHAD, DERİN VE GERÇEK MÜ'MİN" hesaplarına girmelidir.
İBDA el işareti, mana kadar aksiyonu da tedai eder. "El" belirince "Ben varım" şuurunda genç yürekler kıpır kıpır olur. Bütün bedenleri harekete geçer, küfür korkusundan siner, münafık kaçacak delik arar, korkak sülük gibi yapışır yakana söküp atmazsan vay haline.
Zaman Müslümanların lehine işler ve olaylar yine Müslümanları lehine gelişirken, liyakatsizlik, dünyevileşmenin getirdiği çıkmaz, tembelleşmiş ve heyecanını kaybetmiş ruhlar sebebiyle zalim zulmüne hala devam etmekte, kafir küfrüne hala iktidar devşirmekte, hain hükmünü hala sürdürmektedir.
Her dem kendinden başlamak üzere nefsine isyan ederek, ihtilal ve inkılâbı ayrılma bütün halinde telakki ederek, YEPYENİ NİZAM, YEPYENİ İNSAN, YEPYENİ HEYECAN, YEPYENİ AKSİYON'LA YENİDEN ZUHUR ETMEK LAZIM.
Var mısın yok musun belli değil. VARsan varlığını ispat etmek, göstermek borcundasın.
                "Büyük Doğu Ölçüsü; İmansız aksiyon olmaz. Besbellidir ki, aşksız imân olmaz, disiplinli ve ahlâkî ölçüsü olmayan aksiyon ise hiç olmaz."(İdeolocya ve İhtilal)


Baran Dergisi, 263. Sayı