Mustafa b. Ali el-Muvakkit, X/XVI. yüzyılın başlarında İstanbul'da doğdu. Mustafa b. Ali el-Muvakkit, Osmanlı Devleti'nin Kanunî Sultan Süleyman eliyle bir 'Dünya Devleti' haline geldiği dönemde yaşadı ve bu dönemin astronomiye dair ihtiyaçlarını dikkate alarak faaliyet gösterdi. Bu çerçevede hem geniş Osmanlı coğrafyasındaki muvakkithanelerin ve buralarda görev yapan muvakkitlerin hem de Osmanlı Devlet Bürokrasisinin astronomi ve coğrafya sahasındaki ihtiyaçlarını dikkate alarak eserler kaleme aldı. Birçok önemli eserini Kanunî Sultan Süleyman ile sadrazamlarına sunması ve eserlerinin muhtevası ile hemen hemen bütün eserlerini Arapça yerine Türkçe telif etmesi Osmanlı Devlet Bürokrasisi ve toplumunun ihtiyaçlarını gözönünde bulundurduğunu gösterir. Böylece bir yandan astronomi, özellikle pratik astronomi sahasında Yunan-Helenistik ve İslam astronomi mirasını bütünüyle Türkçeye aktardı, öte yandan astronomi dilinin Türkçeleşmesini sağladı.
Birçok eserinin önsözünde serdettiği ifadeler bir taraftan Mustafa b. Ali al-Muvakkit'in dil şuurunu ve Türkçe’nin kısmî de olsa ilim dili olması konusundaki gayretini, öte yandan da hedef kitlesini gösterir: Öğrenciler yani astronomi tahsiline yeni başlayanlar ve muvakkitler. Eserleri hem Türkçe olması hem de pratik karakterleri nedeniyle İstanbul, Balkanlar ve Anadolu başta olmak üzere Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde kullanıldı. Eserlerinin zamanımıza gelen nüshalarının çokluğu ve son dönemlerde bile istinsah edilmelerinin delalet ettiği gibi, bu kullanım hem yaygın hem de uzun süreli oldu. Bunun da ötesinde Mustafa b. Ali el-Muvakkit'in eserleri hem muvakkithanelerde hem de medreselerde ders kitabı olarak çok uzun yıllar okutuldu.
Osmanlı ilm-i mîkât geleneği ile pratik astronomisinin kurucusu olan astronom, muvakkit ve coğrafyacı Muslihiddin el-Muvakkit, XVI. yüzyıl Osmanlı astronomisinin önemli isimlerinden birisidir. Yunan-Helenistik ve Klasik İslam astronomi literatürünü Türkçeleştirme hareketini başlatan Muhammed ibn Kâtib Sinan el-Konevî'nin çizgisini takip ederek onun çalışmalarını büyük oranda tamamladı. Öte yandan matematiksel coğrafya sahasında çalışmalar yapıp eserler kaleme aldı. İlm-i mîkât ve astronomi aletlerinin tekniği üzerindeki teorik ve pratik çalışmalarından dolayı Osmanlı tarihinde 'el-Muvakkit' lakabı kendisine alem oldu.
İstanbul'da Ali Kuşçu (öl. 1474) ve Mirim Çelebî (öl. 1525) başta olmak üzere döneminin ileri gelen alimlerinden ders aldı. Böylece Semerkand matematik-astronomi okulunun geleneğiyle birinci elden temas kurdu. Öte yandan kendisinden hemen önce Muhammed el-Konevî'nin el-Halilî ve İbnü’ş-Şâtır'a dayanarak kurmaya çalıştığı ilm-i mîkât birikimini yine birinci elden tevarüs etti. Fatih Sultan Mehmed zamanında inşa edilen ve Sultan II. Bayezid dönemindeki zenginleşen bir ilmî ortamda yetişen Mustafa el-Muvakkit eğitimini tamamladıktan sonra uzun yıllar İstanbul'daki Sultan I. Selim Camii'nde muvakkitlik yaptı. Bundan dolayı Koca Saatçi ve Selimî diye tanındı. Buradaki görevi esnasında vakit tayini hususundaki dakik hesapları yalnızca Osmanlı Devleti dahilinde değil, Evliya Çelebî'nin bildirdiğine göre, Batı Avrupa'da da esas alındı. Daha sonra, muhtemelen Müneccimbaşı Yusuf b. Ömer yerine reîsü’l-müneccimînliğe atandı (1560'dan sonra); bu görevinden dolayı da Münaccimbaşı Mustafa Çelebî diye meşhur oldu. İstanbul'da, Safer 979/Haziran 1571'de ölünce yerine Takiyüddin el-Raşid tayin edildi.
Kaynakça: İDA; DİA.