Globalizm ile beraber iktisadî hayata bakış çerçevesinin iyice daralması ve bu perspektifin merkezine finansın yerleştirilerek diğer bütün faktörlerin ikinci plana itildiği tartışma götürmez bir gerçeklik halini almış bulunuyor. Ekonominin merkezine yerleştirilen finansın, 2008 senesinde yaşanan Mortgage krizden beri zaten büyük bir sıkıntı içinde bulunduğu malûm. Devletler tarafından sağlanan fonlarla ayakta duran finans kuruluşlarının, şimdilerde çok daha büyük bir kriz beklentisi içinde olduğu, bu sefer yaşanacak çöküşün iktisadî münasebetlerin temeline yerleştirilen finans ekonomisini altüst edeceği de sıkça dillendirilen hususlardan. Bu beklentilerin gerçek olmasının yanında, bize kalırsa global iktisadî sistemi ters düz edecek esas dalga üretim ekonomisinde yaşanan aksaklıklardan kaynaklanıyor.
Salgın hastalık tedbirleri dolayısıyla dünyanın pek çok yerinde durma noktasına gelen üretim, alınan tedbirlerin gevşetilmesiyle beraber talepte meydana gelen patlamaya cevab veremiyor. Arz ile talep arasında yaşanan bu dengesizlik de tabii olarak fiyatlarda artış olarak kendisini gösteriyor. Sanayi mamülleri için hammadde, ara mamül ve enerji arzı noktasında çok ciddi bir daralma yaşanıyor. Bundan daha da vahimi, zirai ürünlerin üretiminde de, kıtlık çapında çok ciddi bir daralma söz konusu. Konunun uzmanlarının açıklamalarına bakıldığında görüleceği üzere, başta tarım ürünleri olmak üzere tüm zirai üretimde yaşanan daralma geçtiğimiz seneye has bir vaziyet olarak da ele alınmıyor. Geleceğe dönük olarak yapılan çalışmalara göre ziraî üretimde yaşanan bu daralmanın her geçen sene daha da artması bekleniyor.
Tüm bunlara ilâveten dünya çapında faaliyet gösteren Avrupa ve Amerika başta olmak üzere çok milletli nakliye şirketlerinin Çin’den yola çıkan ürünlere yönelik uyguladıkları fiyat politikası da yaşanan bu sorunları çözmek yerine daha da zorlaştırıyor.
Bahsimizi birkaç misâlle müşahhaslaştıracak olursak.
İngiltere’de Tedarik Krizi
İngiltere'de enerji şirketi BP ve Tesco Alliance'ın tır sürücüsü eksikliği nedeniyle ülkede "çok az sayıda" petrol istasyonunun kapatılacağını duyurmasının ardından, benzin istasyonlarında yaşanan akaryakıt krizi ve araç kuyrukları devam ediyor. Ülkenin herhangi bir zincire bağlı olmayan bağımsız benzin istasyonlarını temsil eden Petrol Perakendecileri Derneği (PRA), üyelerinin yüzde 27’sinin istasyonlarındaki depolarında akaryakıt olmadığını bildiriyor.
Bu tabloyu aslında İngiltere açısından iki bakımdan değerlendirmekte fayda var. Senelerdir dünya çapında her meselenin altından çıkan İngilizlerin, bir ada ülkesinin lojistik meselesini bile çözüme kavuşturmaktan aciz bir vaziyette oluşlarının taşıdığı siyasî mesajın iyi okunması gerek.
Bir diğer husus ise sosyolojik bir vaziyeti ihtar ediyor. Üretim alanında faaliyet gösteren pek çok sektörden çekilen ve yalnız finans ekonomisine yönelen İngiltere’de, bu kaynaktan elde edilen gelirle sağlanan refah ortamı dolayısıyla bugün ağır vasıta şoförlüğü yapmak isteyen kimsenin bulunamıyor olması, başlı başına içinde bulunduğumuz düzenin müntehasında nereye çıkacağımızın görülmesi açısından son derece ehemmiyetli bir bilgi teşkil etmektedir.
Avrupa’da Enerji Krizi
Avrupa'nın enerji krizi piyasayı tedirgin ediyor. Analistler rekor düzeydeki yüksek fiyatların devam etmesini bekliyor.
Avrupa enerji fiyatları, son haftalarda birkaç yılın en yüksek seviyelerine yükseldi.
Enerji analistleri piyasa gerginliğinin kış boyunca devam edeceği uyarısında bulunurken, enerji fiyatlarındaki rekorun yakın zamanda sona ermesi beklenmiyor.
Bir emtia istihbarat servisi olan ICIS Energy'nin kıdemli analisti Stefan Konstantinov, “Avrupa'nın enerji arzı sıkıntısı kış yaklaşırken piyasayı gerginleştiriyor." dedi.
Hollanda’da Ekim ayı gaz fiyatının, megavat-saatte 79 euro ile rekor seviyeye tırmandığı görüldü.
Fransa ve Almanya'daki karşılaştırmalı elektrik sözleşmeleri iki katına çıktı.
Elektrik faturalarının şu anda Avrupa'da en pahalı olduğu İngiltere’de elektrik fiyatları, ülkenin elektrik üretmek için gaza ve yenilenebilir kaynaklara olan yüksek bağımlılığı nedeniyle arttı.
İngiltere-Fransa elektrik hattında çıkan bir yangının İngiltere'ye elektrik ithalatını kesmesinden kısa bir süre elektrik fiyatları sonra rekor seviyelere yakın işlem görüyordu.
Tüm bu gelişmelerle alâkalı olarak hadiseye nasıl doğru bakılması gerektiğini gösteren tek açıklamayı ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyuyoruz.
Putin, Avrupa'da enerji üretimi yatırımlarının azaldığını belirterek, “Avrupa enerji piyasalarında bir çeşit histeri yaşanıyor. Çünkü birileri iklim değişikliği üzerine spekülasyon yapıyor ve o zaman enerji üretimine yatırımlar azalmaya başlıyor.” diyor. Putin’in bu bakış açısı doğru olmakla beraber eksik. O, bütünün iki parçası arasındaki bağlantıyı kurabildiği için diğerlerinden ayrışıyor; fakat ya bütünün tamamı?
Çin’de Yaşanan İflaslar Artarak Devam Edecek
Çin'de bir süredir gayrimenkul krizi sürüyor. Gayrimenkul devlerinden China Evergrande Group’un zor duruma düştüğü kriz günden güne büyüyerek diğer emlak firmalarına da bulaşıyor. Çin'de borç krizi içine giren diğer bir emlak şirketi de Fantasia Holdings Group Co. oldu. Fantasia'nın 4 Ekim'de vadesi gelen 206 milyon dolarlık borcunu ödeyemediği açıklandı. Dolar cinsi tahvili için ödeme gününü kaçıran Fantasia, yaptığı açıklamada vadesi dolan 205,7 milyon dolar tutarında tahvilin geri ödemesini gerçekleştirmediğini duyurdu.
Çin'de emlak sektöründe yaşanan bu durum düşük notlu emlak geliştirme şirketlerinin son 10 yılın en yüksek seviyelerine tırmanan tahvil faizleri ile karşı karşıya kalmaları ile birlikte hızla yayılıyor.
Arz talep dengesinde yaşanan bozulma, enerji, hammadde, nakliye ve finansman maliyetlerindeki artışla birleşince, tıpkı bahse konu inşaat şirketleri gibi yüksek borçlanmalarla hızlı bir şekilde büyüyen diğer birçok sektörde faaliyet gösteren Çinli şirketlerin de benzer sıkıntılar içine girmesi kaçınılmaz görülüyor. Yaşanması muhtemel böylesi bir krizin 1,4 milyarlık nüfusu ile önce Çin ve ardından finansman, üretim ve askerî alanlarda diğer ülkelerde meydana getireceği tsunaminin çapını ise tahmin etmek bile mümkün görülmüyor.
İktisad Neydi?
İktisat, temelde bağlı olduğu hayat tarzı ve bağlı olduğu ahlâk ve bağlı olduğu dünya görüşü ve onun da bağlı olduğu din tarafından şekillenen insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulu bir mekanizmayken, Fransız İhtilâlinden sonra meydana gelen zihniyet değişimiyle beraber; dini de, dünya görüşünü de, ahlâkı da, hayat tarzını da biçimlendirmeye teşebbüs eden üst bir şube olarak karşımıza çıktı. Bu değişimle beraber yalnız ehram altüst olmakla kalmadı, aynı zamanda devletin varlık sebebi olarak öne sürülen ferd ile toplum arasındaki muvazene de (ekonomi dâhil) birçok unsuruyla beraber tamir edilmez şekilde bozuldu.
İbda hikemiyâtında yer alan anahtar eserlerden biri olan, Salih Mirzabeyoğlu’nun kaleme aldığı “İktisat ve Ahlâk”a göre iktisadî sisteme bakacak olursak:
“‘İktisadî sistem’ kavramının mânâsını çeşitli biçimlerde ifade etmek mümkündür. Bir iktisadî sistem, bir bakıma ve herşeyden önce, bir üretim ve gelirin dağılımı metodudur. Başka bir ifâdeyle; elde mevcut imkânlarla kişinin ihtiyacını tatbik etmek amaciyle bir örgütlenme biçimidir... O hâlde, her iktisadî sistem bir çok müesseselerin bütünüdür; üretim ve dağılım hâdisesi bu bütün içinde cereyan eder.”
İktisadın İntikamı
Gelelim iktisadın intikamına. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun iktisad tanımında geçen, “Elde mevcut imkânlarla kişinin ihtiyacını tatbik etmek amaciyle bir örgütlenme biçimidir.” izahı, esasında yaşanan ve yaşanması muhtemel daha büyük krizlerin gerekçesini de açıkça ortaya koymaktadır. Ekonomiye yalnız finans planından bakılmaya başlandığından beri, iktisadın ne olduğunu izah ederken bile kullanılan, “eldeki imkânlar ile ihtiyaçların karşılanması” ölçütü altüst edildi ve bunun yerini “başkasının imkânlarıyla kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak” gibi bir usûl aldı. Şimdilerde ise bu ilmin müntehasına gelmiş bulunuyoruz ve artık büyük yanlışlığı görmek için mütefekkir olmaya gerek yok, ekonomilere bakmak kâfi.
Bize kalırsa bu, ekonominin kendi tanımından bile kopartılarak yalnız sermayenin urlaştırılmasına müsaade edecek şekilde kurgulanması karşısında iktisadın intikamıdır. Yâni, iktisadî olmayan ekonomik sistemlerden iktisadın intikamı!
Bizim açımızdan tüm bu yaşananların mânâsı ise yine Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’ndan:
“İktisadî faktör bizim için sadece, esasların esasını kurtarmak yolunda hâlli gereken bir madde borcu... Bu bakımdan, herşeyi iktisadî faktöre bağlayanlardan tamamen uzak olarak, ruhun ve ruh hayatının tam tecellisi için bu madde şartını yerine getirmeye mükellefiz.”
Baran Dergisi 769.Sayı