Balığı denizden çıkartıp, karada ona yüzme öğretmeye çalışmak saçmalığın daniskasıdır herhâlde. Peki, binlerce yıldır kurulu ve tıkır tıkır işleyen aile düzenini tahrip edip, sonra ilgili bakanlık ve dernekler vasıtasıyla dönüp insanımıza aile nedir, nasıl aile olunur, bu müessese içinde kadının ve erkeğin rolü nedir, çocuk nasıl yapılır ve çocuğa nasıl bakılır gibi faaliyetlere girişmek; tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de çıkıp, tüm bu hercümerçten doğan manzarayı eleştirmek… Bu da bir şeylerin daniskasıdır ama neyin?
Ahırdan Bozma Üniversitelerde Zihinleri İğdiş Edilen Gençler
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın baş marifeti, işsizlikle alâkalı istatistikleri göze hoş görünür kılmak adına Anadolu’nun dört bir bucağını ahırdan bozma üniversitelerle donatmak suretiyle gençleri evinden, ailesinden kopartıp bir bilinmeze mahkûm etmektir. Anası babası mevcut düzen içindeki üniversite eğitimini matah bir şey sandığından, okusun diye evlâdını bu okul tabelalı ahırlara yollarken bilmez ki, Anadolu’nun dört bir bucağı esnafların kapatması üniversiteli genç kızlarla dolup taşmaktadır.
Aileler bilmese de devlet bunu bilir bilmesine; fakat istikbâl namzedi gençliğin ahlâkı, ruhî gelişimi, şahsiyeti mi, yoksa istatistikler mi önemli dendiğinde, istatistikleri tercih eder.
Mezun Olma Yaşı
Fizikî olarak ahırdan bozma, zihniyeti ise bâkî kalmış bu okullardan mezun olan, okutularak cahilleştirilmiş gençliğin 30 yaşından evvel aile kurmasını beklemek biraz safdillik değil mi? Erdoğan başka bir memleketin Cumhurbaşkanı olduğu için bilmez ama biz söyleyelim: Bu çocuklar 30 yaşına geldiklerinde daha okulu bile bitirmemiş oluyorlar. Erdoğan bilmese bile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bunu bilir, işsiz sınıfına girmek için acele etmeyen gencin bu hâline bakar ve ellerini ovuşturur.
30’undan Sonra Hayatla Tanışma
Eskiden 15-16 yaşında hayatı tanımaya başlayan gençler, şimdilerde 30’lu yaşlarından sonra ancak hayatla yüzleşebiliyor. 30’dan sonra iş arayacak, bulacak, adapte olacak, düzenini kuracak ve sonra da evlenecek! 30’una kadar bu genç evlenebilmişse öpün de başınıza koyun!
Kadının Sosyal Hayattaki Esas Rolü Ucuz İş Gücü Olmak Mı?
Gelelim bu okullardan mezun olan yahut olmayan kızlarımıza. İzlenen siyasete bakıldığında, yani Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının izlediği politika ve vermiş olduğu desteklerle, bakanlığın desteklediği derneklerin faaliyetleri ve projelerine göre kadının sosyal hayattaki esas rolü, “emek arzının artışında” rol oynamak ve bu suretle emeğin maliyetini düşürmek istikametindedir. Annelik ise kadının tâli meselesi olarak görülüyor olacak ki, ilgili bakanlık ve derneklerin destekleri ile yönlendirmelerinin tamamı, kadını evinden, çocuğundan uzaklaştırıp, iş gücü olarak piyasada tutmak üzerine kurgulanmıştır.
Çalışan, çalışmak zorunda kalan, çalışması için teşvik edilen kadın, üç tane çocuğa nasıl bakacak siz hiç düşündünüz mü? Hadi üç çocuk sahibi oldu diyelim; ana baba yüzü görmeyen, kreşlerde öksüz-yetim gibi büyütülen o çocuklardan yarın nasıl bir nesil peydahlanacak, hesab ettiniz mi?
Bakanlık, kurul ve derneklerin kadrolarının hepsi maşallah yurt dışındaki üniversitelerde okuyanlardan seçilmiş, hesaplamışlardır herhâlde değil mi?
Erken Yaşta Evlilik
“Gençler erken evlensin.”
Bu memleketteki 10.000’i aşkın genç, erken yaşta evlendiği için tecavüzcü sıfatıyla cezaevlerinde tutuluyor. Memleket diyoruz dikkat edin, yani kendi örfü, geleneği olan yer. Genç, 17 yaşındaki kızla evlenmiş, üç tane, dört tane çocuğu olmuş, sonra sen reşit olmayan kızla nasıl evlenirsin, tecavüzcü denilerek tutuklanmış, hapse atılmış. Ailesi, çocukları sokakta sefil olmuşlar, kimin umurunda?
6284 Sayılı Aile Düşmanı
Hadi gençleri geçelim. Piyasaya üflenen kadına şiddet dalgasına kapılan iktidarın çıkarttığı 6284 sayılı kanun dolayısıyla, son beş yılda, haklarında evlerinden uzaklaştırılma kararı verilmiş olan kişi sayısı 1 milyon 957 bin 523. Memleketteki aile sayısı zaten 22 milyon. Yâni yargı, sırf kadının beyanını esas alarak, hakkında herhangi bir soruşturma veya takibat yapmadan her 100 aileden 10 tanesinin kocasını evden kovmuş. Ne yapıyor? Elbette sorun çözüyor!
Boşanma Sayısı
Geçtiğimiz son on yıl içerisinde, ki bu istatistiklere 2019 senesi dahil değil, boşanan çiftlerin sayısının 2,5 milyon olduğunu biliyor muydunuz? 2,5 milyon!!!
Böyle bir hadise karşısında iktidarın aldığı tedbir, nafaka bilmem ne bağlayarak boşanan kadını koruma altına almak. İyi de bu kadar insan niçin boşanıyor? 10 değil, 100 değil, bin değil, 100 bin değil, 2,5 milyon çiftten, 5 milyon kişi ve bunların çocuklarından bahsediyoruz. Çıkıp hâlâ kadına nafaka bilmem ne, siz kafayı mı yediniz?
Erdoğan Ne Diyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yaptığı konuşmada “Maalesef gençlerimiz genç yaşta evlenmiyor.
Çoğu 30'u aşkın evleniyor ya da çoğu evde kalıyor. Böyle bir şey olur mu ya?” dedi ve ekledi:
“Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığı ile meşrulaştırılmaya daha da vahimi özendirilmeye çalışılıyor. Aman bunlara dikkat edin.”
“Medya aracılığıyla” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Türkiye’de faaliyet gösteren medya organlarının bir kısmının damadının kardeşi tarafından ve diğer kısmının büyük çoğunluğunun da kendisine yandaş görünen sermaye tarafından idare edildiğini bilmiyor mu, ondan gizliyorlar mı acaba?
“Kadına şiddet olgusunu bahane ederek aile kurumuna saldıran bir zihniyet peydah oldu. Vicdan yok, acıma hissi yok. Mücadelemizi gerek İçişleri, gerek yargı vermeye devam edecek. Bu zihniyetin amacı kadını korumak değil aileyi dağıtmaktır. Toplumun önüne hakikat ile ilgisi olmayan dehşet tablosu koyuyorlar.”
Kadına şiddet olgusunu bahane edenlerin başında KADEM gibi derneklerin geldiğini, KADEM’in yöneticilerinden birinin de kızı olduğunu ve bu vicdansızlığın da kendi iktidarları döneminden çıkartılan az önce bahsettiğimiz 6284 sayılı kanun namına sergilendiğini de mi bilmiyor acaba?
Hakeza sapkın akımlardan tutun da erkek ve kadının kendi fıtratının hilâfına sergilediği davranışlara kadar pek çok hususun Medenî kanundan başlayan ve AB uyum süreci ile beraber devam eden süreçte şekillendiğini de mi hiç duymamış? İstanbul Sözleşmesi, AB uyum sürecinin parçalarından biri olarak yine bu iktidar tarafından imzalanmadı mı?
Bütüne Bakacak Olursak
Erdoğan’ın şikâyet ettiği hususların hedefine dikkat ettiyseniz, bir kısmının kendisinin başında olduğu iktidarların izlediği siyaset, diğer kısmının ise aile ve efradının statü ve para kazanma hırsıyla kurguladığı STK ve yayın organlarının marifetleri olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri sistemli bir şekilde devletin bu işe müdahil olduğunu da atlamıyoruz tabiî; fakat 20 senedir iktidarda olup, bu yangını söndüreceğin yerde üzerine benzinle gitmek ve ardından bundan şikâyet etmek…
Kusura bakmayın ama ya ne yaptığınızı bilmiyor yahut yaptıklarınızın neticelerini kestiremiyorsunuz. Her iki vaziyette de vay hâlinize/hâlimize…
***
Erdoğan Ak Parti kadroları için diyor ya, “bize Ömer’ler gerek” diye. Alt kadrolarda Hazret-i Ömer mizaçlı gençler istemek güzel de, bunun yerine önce onu aynada aramak gerekmez mi?
Baran Dergisi 679. Sayı
Hazret-i Ömer’i Önce Aynada Aramak
Ömer Emre Akcebe
Yorumlar (1)
Trend Haberler
Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Kassam'dan şehadet operasyonu: İsrailli teröristlerin arasına sızıp pimi çekti!
Kemalistler putlarına sahip çıkıyor! Yine 5816, yine hukuksuzluk, yine ceza
15. Dergi Günleri "Bi' Dünya Dergi" Taksim'de düzenlendi
“Türkiye’nin Kobani’ye operasyonu yakın”
Abdullah Çiftçi: Türkiye birçok bölgede önemli bir aktör haline geldi