Türk Lirası’nın bir süredir devam eden değer kaybı ve dolayısıyla yükselen enflasyon karşısında hükümet nihayet harekete geçti ve çeşitli maddeler hâlinde Türk Lirasını Özendirme Paketi açıklandı. Muhtelif sebeplerden dolayı Amerikan Doları başta olmak üzere yabancı para birimleri karşısında bir süredir kurumuş yaprak gibi savrulan Türk Lirası, hükümetin açıkladığı bu paketten, sergilenen kararlı duruştan ve beklenmedik cinsten bu hamleden sonra ne olacağı tam da kestirilemediğinden dolayı şimdilik durulmuş gözüküyor. Önce paketin detaylarına bir bakalım.
Türk Lirasını Özendirme Paketi
TL Mevduatına Kur Farkı: “İnsanlarımız, bankadaki Türk Lirası varlığının mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Üstelik bu kazanç stopaj vergisinden de muaf tutulacak.” “Ayrıca TL varlıklarının yeni bir döviz talebi oluşturmayacak şekilde değerlendirilmesini temin edecek araçları devreye alacağız. Dolayısıyla bundan sonra hiçbir vatandaşımızın ‘Kur daha yüksek olacak’ diye mevduatını Türk Lirası’ndan dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak.”
İhracatçılar İleri Vadeli Kur Rakamı Alacak: “Bir müjdemiz de ihracatçılarımıza var. Döviz kurundaki dalgalanma sebebiyle fiyat vermekte zorlanan ihracatçı firmalarımıza doğrudan Merkez Bankası aracılığıyla ileri vadeli kur rakamı verilecek. Bu işlem sonunda ortaya çıkabilecek kur farkı ise TL olarak ihracatçı firmamıza ödenecek.”
BES’te Devlet Katkısı Yüzde 30’a Çıkacak: “Fon büyüklüğü 250 milyar liraya ulaşan bireysel emeklilik sistemimizin cazibesini artırmak için devlet katkısı oranını yüzde 5 daha artırarak yüzde 30’a çıkartıyoruz.”
İç Borçlanma Senetlerinde Sıfır Stopaj: “Devlet iç borçlanma senetlerine talebi artırmak için buradaki stopajı yüzde sıfıra indiriyoruz.”
İhracat ve Sanayi İçin Kurumlar Vergisinde Bir Puanlık İndirim: “Kurum kazançları üzerindeki vergi yükünü azaltarak uluslararası rekabeti desteklemek ve yatırımı teşvik etmek amacıyla ihracat ve sanayi şirketleri için kurumlar vergisinde bir puanlık indirim planlıyoruz. “
KDV’de Yeni Düzenleme: “Katma Değer Vergisi’ni etkinliği, adaleti ve basitleştirmeyi sağlamak amacıyla yeniden düzenliyoruz.”
Temettü Ödemelerinde Stopaj Yüzde 10’a İnecek: “Kâr payı üzerinden yapılan vergilendirme ve bu gelirin beyanı yatırımcılar açısından caydırıcı bir mahiyet arz eder hale gelmiştir. Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için şirketler tarafından yapılacak temettü ödemeleri üzerindeki stopajı yüzde 10’a indiriyoruz.”
Kamu Borçlanma Senedi Çıkarılacak: “KİT’lerden elde edilen ve bütçeye aktarılan gelir paylarına endeksli kamu borçlanma senetleri çıkartılarak yatırımcıların Türk Lirası bazlı varlıklara yönelimi teşvik edilecektir.”
Yastık Altındaki Altınlar Ekonomiye Kazandırılacak: “Ülkemizde yastık altında 280 milyar dolar değere sahip 5 bin ton altın bulunduğu bilinmektedir. Bu altınların finansal sisteme dahil edilerek ekonomiye kazandırılması için piyasa paydaşlarıyla birlikte yeni araçlar geliştirilecektir.”
Kamu Bankası Kredileri Öncelikli Sektörlerde Kullandırılacak: “Kamu bankalarının toplam kredilerinin belli bir oranını şeffaf şekilde her yıl ilan edilecek öncelikli sektörlere kullandırmasını sağlayacak bir yapı kurulacaktır. Kredi garanti fonu desteğiyle uzun vadeli istihdamı koruma ve geliştirme öncelikli işletme kredileri verilecektir.”
Paket Hakkında Süper Keskin “İslâmî” Yaklaşımlar
Türk Lirasını Özendirme Paketi açıklandığından beri en çok tartışılan hususların başında, Türk Lirası mevduatına verilecek kur farkının caiz olup olmadığı geliyor. Sanki Türkiye’de İslâm’a muhatab bir rejim kurulmuş, bu rejimin iktisadî düzeni tesis edilmiş, İslâm’a uygun bir miras, bankacılık ve ticaret hukuku işletiliyor, herşey hâl olmuş, bir tek bu desteğin caiz olup olmadığı meselesi kalmış. Domuzu tutup yatırmışlar da “orası haram mı, burası helâl mi” gibi abuk sabuk bir tartışma.
Başından beri bizim derdimiz, mevcut sorunların tamamının bizatihi doğurucusu bu küfür düzeninin kökünden kazınması ve yerine İslâm’a Muhatab Anlayış’a göre yepyeni bir nizâmın tesis edilmesi. Ne var ki siyasî iktidar bir türlü buna yanaşmıyor ve sistemin içinde kalmak suretiyle, yanlışlıklardan doğan palyatif doğrular üzerinden gemisini yüzdürmeye bakıyor.
Bizim “hoca”lar da rejimden başlayarak bütün bir düzen hakkında tek kelime edememelerinin hıncını, alınan bir kararın İslâm’a uygun olup olmadığını tartışarak çıkarmaya çalışıyor, bunu yaparak da süper keskin bir şekilde “İslâmî” kimliklerini deklare ediyorlar. Ne denir ki, yazık!
Memleketin Tasarrufu Ekonomiye Nasıl Kazandırılacak?
Geçtiğimiz haftalarda üzerinde durduğumuz üzere milyarlarca dolar bankalardaki mevduatlarda yatıyor. Bu tasarruf bir taraftan kur dengesini altüst ettiği gibi, diğer taraftan ekonominin esasını teşkil eden piyasadaki para deveranına dâhil olmadığı için memleketin iktisadını da zehirliyor. Hükümet, bu paranın ekonomiye kazandırılabilmesi için “Türk Lirasına Kur Farkı”nı uygulamaya koydu. Türk Lirası, yapılan açıklamalardaki kararlı ton ve duyurulan bu paketle beraber hızlı bir şekilde değer kazanmasına rağmen döviz cinsinden mevduatlarda beklenen çözülme oranına bir türlü ulaşılamadı.
Bir diğer taraftan, paketin açıklamasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dikkat çektiği üzere Türkiye’de yastık altında 280 milyar dolar değerindeki 5 bin ton altın bulunuyor. En kaba tabirle, vatandaşımız kazancının bir kısmını piyasadan çekiyor ve yastık altında istifliyor. Bu sebeble de ekonominin tasarrufları krediler üzerinden yeni yatırımların konusu olacağı yerde, tıpkı mevduatlarda yatan dövizler gibi piyasadan eksiliyor.
Piyasadaki para sirkülasyonunu daha önce insan vücudundaki kan deveranına benzeterek izah etmiştik. Vatandaşların tasarruflarını döviz cinsinden mevduatlar ile altın hâlinde yastık altında saklaması, vücudun yediği ve içtiğini işleyerek elde ettiği kanın devamlı eksilmesi gibi bir anlama geliyor. Yâni mal ve hizmet üretiminden elde edilen kazanç piyasadaki deverana katılıp toplam hacmi arttıracağı yerde, tam tersi bir amaca hizmet ediyor.
Yeni Yatırım Enstrümanları
Türkiye’de yatırım aracı olarak gayrimenkul, altın, döviz ve son yıllarda ne kadar acayiptir ki otomobil ön plana çıkıyor. Vatandaş borsa üzerinden şirketlere yatırım yapmaya genel olarak yanaşmıyor, borsa manipülasyonları dolayısıyla bu alanı son derece riskli görüyor. Bunun dışındaki diğer pek çok yatırım aracı da alışkanlıklarımıza uzak olduğu için tercih edilmiyor.
Biz, birkaç senedir bu konunun üzerinde duruyoruz ve köprü, metro, otoyol gibi devasa yatırımlar başta olmak üzere, bunların finansmanının dışarıda aranmaması gerektiğini, borsa dışında hisse senetleri çıkartılarak, yıllık kâr payları da yatırımcısıyla paylaşılması kaydıyla millete yatırım aracı olarak sunulması gerektiğini vurguluyoruz. Yalnız inşaat işleri de değil tabii, meselâ TOGG ve millî savunma sanayi gibi yatırımlar için gereken kaynağın vatandaşla ortaklığa gidilmek suretiyle sağlanması ve devlet ile millet arasında karşılıklı kazan kazan formülü üzerinden bir kalkınma modeli benimsenmesi gerektiğinden bahsediyoruz.
Türk Altın Kaimesi
Yine uzun bir süredir üzerinde durduğumuz hususların başına Türk Altın Kaimesi geliyor. Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında hızla değer kaybetmeye başladığı 2018’den beri, Türk Lirası’nın bir paradan beklenen vasıfları yerine getiremediği, bu sebeble de hakiki bir değere endekslenmesi gerektiği, Türkiye için de bu değerin altın olduğunu defalarca kez bu sayfalardan izah ettik. Geçtiğimiz haftalardaysa böylesi bir adım atılmaya yanaşılmadığını görüp, bu sefer Türk Lirası’nın yanına, vatandaşın tasarruf birikimi için kullanabileceği, vadeli anlaşmalarda ve alışverişlerde kullanılabilecek bir altın senedinin basılarak piyasaya sürülmesi gerektiğinden bahsettik. 100 Türk Altın Lirası 1 gram 24 ayar altına tekabül edecek şekilde 5, 10, 20, 50 ve 100 liralık kaimeler basılarak tedavüle sokulmalı, Türk Altın Lirası üzerinden bankalarda mevduat hesapları açılabilmeli ve yine bankalar üzerinden para transferi yapılabilir hâle getirilmeli.
Madem ki yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması arzulanıyor, işte bunun yatırım enstrümanları haricindeki açık ve basit yolu. Bunun dışında böylesi bir kaimenin basılması iç piyasadaki döviz talebinin de azalmasının vesilesi olacaktır. Öyle ya, vatandaş tasarruflarını altına endeksli ve bankaya götürüldüğünde karşılığı kadar fizikî altın alabileceği devlet garantisi altında olan bir senede yatırmak yerine niçin dövize yatırsın ki?
Ayrıca yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması adına %1-5 arası bir teşvik vermek suretiyle hızlı bir şekilde 1000-1500 ton arası altının ekonomiye kazandırılabileceği açıktır.
Erdoğan Altına Endeksli Parayı Destekliyor
Biz bu konunun üzerinde bir süredir duruyoruz; fakat yeni tesadüf ettik. 2016 senesinde İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 32. Toplantısı Açılış Oturumu’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası döviz baskısından kurtulmak için “altın” önerisinde bulunmuş, “Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının, para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. Altınla ifade ettiğimiz zaman bu para birimlerinin baskısı altında kalmayız.” demiş.
İslam ülkelerinin küresel krizlere karşı daha dayanıklı hale gelmesi gerektiğini savunan Erdoğan, “Bu bağlamda İslami Finans varlık temelli yaklaşımı ve ahlaki ilkelere verdiği önemli krizlere deva olacak çözümleri önemsiyorum. Onun için de sürekli faizsiz diye konuşuyoruz. Burada bizler uluslararası döviz baskından nasıl kurtulacağız. Bunun adımlarını atmakta fayda görüyorum. Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının, para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. İslami finans piyasasının hacmi yılda yüzde 15 büyüme gösterdi. 2015 yılında 2,1 trilyon dolara ulaştı. Biz bunları artık şu veya bu parayla değil, altınla ifade edelim. Altınla ifade ettiğimiz zaman bu para birimlerinin baskısı altında kalmayız. Bu adımı atmakta büyük fayda var. Bu sistemin potansiyelinin 7 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.” ifadelerini kullanmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslâm âlemine önerdiği altına endeksli paranın Türkiye’de tedavüle sokulması yalnız Türkiye ekonomisinin döviz baskısından kurtulması ve krizler karşısında direncinin artması değil, aynı zamanda geri kalan İslâm âlemine misâl teşkil edecek olmasıyla beraber ayrıca ehemmiyet kazanmış bulunuyor.
Biz bu bahsi daha evvel kaleme almış olduğumuz “Türk Altın Lirası’ndan Sonraki Adım: Büyük Doğu Ticaret Birliği” başlıklı yazımızda işlemiştik, bu sebeble şimdilik daha fazla uzatmaya lüzum görmüyoruz.
*
Görüldüğü üzere hasta belli, hastalık belli, tedavi de belli… Gereken tek şey tedavi iradesi. Geçtiğimiz hafta açıklanan kararlarla beraber palyatif bir çözüm olarak dövizle payandalanan Türk Lirası’nın artık hakiki bir değer olan altınla kalıcı bir şekilde desteklenmesi kaçınılmaz görünüyor.
Bu kararı almadan geçen her günün maliyetinin bir yandan vatandaş, diğer yandan devlet tarafından ödendiği unutulmamalı!
Baran Dergisi 781. Sayı