İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu şöyle diyordu:
“İBDA'ya yol veriş bünyesini tahlil edecek olanlar, onda üç unsur göreceklerdir.
Birincisi, Necip Fazıl...
İkincisi, Muhammed Şerif…
Üçüncüsü, Cevat Ülger (Karamehmetler)...
İpek gibi yumuşak bir taze havasiyle, hep kanat altında esirgenecek içli anne dokusu; benim zaafım! Bu, yemeğin tuzu biberi.
Necip Fazıl, ruhum... Duydum, düşündüm, yaşadım, yazdım.
Muhammed Şerif; muhatabını mevzuunda boğan çarpıcı buluş zekâsı, cedel tarzı ve yumruk tavrı... İlk gençliğimde ve karşılıklı duruşta, çocukluğumdan gelen bir birikimle adalelerimi patlatacak kadar şişiren... Ya öl, ya şu yüksekliğe zıpla ki, yaşa dercesine!
Cevat Ülger (Karamehmetler) ise, gören göz hakkiyle, doğrudan kavranamayanı gören gerçek sanatkâr...”
Cevat Ülger, komple sanatkârdı. Karikatürist, resim hocası, gerçek bir musikişinas, tezyin ve tezhip sanatçısı ve belki de en ehemmiyetlisi mimar... Öyle ki, “Çağdaş Sinan” diye tarif edilir. Kayseri Bürüngüz Cami, Eskişehir Reşadiye Camii, Malatya Kernek Camii, İstanbul Küçüksu’da Hacı Zihni Gürler Camii’nde onun imzası var... Osmanlı mimarisini “modern malzemelerle” günümüze taşıyan ehemmiyetli bir şahsiyet.
Reşadiye Camii, Eskişehir
Mimar Cevat Ülger: Sanatın Ritmi, İmanın Kudreti
Türkiye'nin dört bir yanında yükselen görkemli camilerin mimarı, "Oyuncak Masalları", "Demet", "Ritmin Gücü ve Ritme Davet" gibi değerli eserlere imza atan büyük mimar-yazar Cevat Ülger, Büyük Doğu-İBDA hareketinin önemli isimlerindendi. 6 Eylül 1977'de Hakk'ın rahmetine kavuşan Ülger, ardında zengin bir miras bıraktı.
15 Mayıs 1933’te Eskişehir’de dünyaya gelen Ülger, ilk ve orta öğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Bolu Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Sanata olan tutkusu onu Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'ne yönlendirdi.
Askerlik görevini İstanbul, Artvin ve Ankara'da yedek subay olarak tamamlayan Ülger, 1956'da Malatya Atatürk Lisesi'nde resim öğretmenliğine başladı.
Çocukluğundan beri iç dünyasında sorularla boğuşan, meraklı bir kişiliğe sahip olan Ülger, bu arayışlarını sanata ve icada döktü. Atık malzemelerden oyuncaklar tasarlayıp, bunları masallarla birleştirerek 1957'de ilk kitabı "Oyuncak Masalları"nı yayınladı.
Malatya'da sanat ve bilim alanındaki çalışmaları hız kazanan Ülger, kitap kapakları tasarlamaya ve Malatya Kernek Camii'nin vitraylarını, mihrabını ve minberini yeniden düzenlemeye başladı. Nonfigüratif ve abstrakt anlayışla tasarladığı kitap kapakları, dönemin yayıncılık anlayışında yeni bir çığır açtı.
1959'da Eskişehir Mihallıççık Lisesi'ne resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak atanan Ülger, burada da sanat üretimini sürdürdü. Eşiyle birlikte halı dokuyarak modern halı desenlerine öncülük etti. Resim çalışmalarını da sürdüren Ülger, İstanbul'da kişisel sergi açtı ve sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Eskişehir'de vitray, rölyef, heykel, dekorasyon gibi alanlarda birçok uygulama gerçekleştirdi.
Eskişehir'deki çeşitli liselerde öğretmenlik yapan Ülger, bu dönemde mimarlığa olan ilgisini yoğunlaştırdı. Osmanlı Mimarlık Bürosu'nu kurarak Ali Çavuş Camii'nin projesini çizdi ve inşaatını gerçekleştirdi. Eskişehir, Kütahya, Ankara, Bilecik, Trabzon, Hatay, Balıkesir, Konya gibi illerde çok sayıda cami, han, hamam, otel, kaplıca gibi yapıların projelerini çizdi ve uygulamalarını yönetti. Osmanlı Mimarlık Bürosu, "Eskişehir Mektebi"nin de temellerinin atıldığı bir merkez haline geldi.
Ülger, öğretmenliği sırasında öğrencilerini resim yarışmalarında dereceye girmeye teşvik etti ve onların sanatsal gelişimine büyük katkı sağladı. Derslerinde Türk ve dünya kültürüne olan hakimiyetini yansıtan Ülger, öğrencilerinin hayal dünyalarını özgür bırakmalarını sağladı.
Müzik alanında da yetenekli olan Ülger, Ankara Radyosu Bağlama Takımı'nda çaldı ve gençlere bağlama kursları verdi. Mehter Takımı ve Karayılan Davul Zurna Ekibi gibi geleneksel müzik topluluklarının konserler vermesini sağladı.
Bilime olan merakını da sürdüren Ülger, içten yanmalı motorlar konusunda projeler geliştirdi. Üçgen motor, hidrojenle çalışan motor ve suyla çalışan motor gibi projelerini İstanbul Teknik Üniversitesi'ne sundu, ancak projeler değerlendirilmedi.
1966'da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği Kocatepe Camii proje yarışmasına katılan Ülger, Osmanlı mimari tarzını modern malzemelerle yorumladığı bir proje sundu. Ancak yarışmanın önceden belirlenmiş bir sonucu olduğu ortaya çıktı.
Eskişehir Reşadiye Camii'nin proje ve uygulama çalışmalarına başlayan Ülger, caminin tüm detaylarıyla bizzat ilgilendi. Sütun başlıklarından, mukarnaslara, minberden, kürsüye kadar her ayrıntıyı özenle tasarladı ve uyguladı.
1970'lerde Kayseri'de Refik Bürüngüz Camii'nin ve İstanbul Küçüksu'da Hacı Zihni Gürler Camii'nin projelerini çizdi ve inşaatlarını yönetti.
Toplumdaki ritm bozukluğuna dikkat çeken Ülger, "Ritmin Gücü ve Ritme Davet" yazısında sanatçıları ritme ve onun gücüne davet etti.
Büyük Doğu, Diriliş ve İslam Düşüncesi gibi dergilerde makaleler yayınlayan Ülger, Eskişehir'de "Eskişehir Mektebi"nin kuruluşunda yer aldı. "Çay" isimli bir mekânda toplanan Ülger ve arkadaşları, Türkiye'nin geleceği hakkında fikir alışverişinde bulundular ve gençleri yetiştirdiler.
1967'de öğretmenlikten ihraç edilen Ülger, 1968'de İstanbul'a yerleşti. 1969'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu'na kaydolan Ülger, 1974'te bu okuldan birincilikle mezun oldu.
1971'de Milli Selamet Partisi'nin siyasi hareketine katılması istenen Ülger, harekete dışarıdan destek vermeyi tercih etti.
"Mavi Kırlangıç Çocuk Dergisi"nde çizgi roman çizen Ülger, 1973'te Milli Gazete'de "Karamehmetler" imzasıyla günlük siyasi karikatürler çizmeye başladı. Kübik şekillerin hakim olduğu kendine özgü karikatür tarzıyla da bir ilke imza attı.
Cevat Ülger, 6 Eylül 1977'de Hakk'ın rahmetine kavuştu. Eserleri ve fikirleriyle Türk sanatına ve mimarisine damga vuran Ülger'i rahmet ve dua ile yâd ediyoruz.