Almanya’nın göçten sorumlu komiseri ve trafik lambası koalisyonundaki küçük ortak FDP üyesi Joachim Stamp, hükümetin Ruanda planının AB’nin doğu sınırından gelen göçmenlere odaklanacağını söyledi.

Stamp, Rusya ve Belarus’un Almanya ve diğer Avrupa ülkelerini “istikrarsızlaştırmak” için göçmenleri batıya doğru ittiğini ileri sürdü ve “Benim önerim bu grup üzerinde yoğunlaşmamız olacaktır. Yılda yaklaşık 10,000 kişi,” dedi.

Stamp, bunun AB’nin Ruanda’daki mevcut sığınma tesislerini kullanma yönündeki daha geniş çaplı bir hamlesinin bir parçası olabileceğini ve başlangıçta eski Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak’ın “yasadışı göçmenleri” Doğu Afrika ülkesine sınır dışı etme planı için tasarlandığını öne sürdü.

AB iltica kurallarında değişiklik sinyali

Stamp, Ruanda’nın iltica başvurularının denizaşırı işlemlerinde kullanılabilmesi için AB kurallarında değişiklik yapılmasını istiyor. Yeni Ortak Avrupa Sığınma Sistemi’nde yer alan ve halihazırda harici sığınma prosedürlerinin sığınmacının sosyal bağlantısının olduğu ülkelerde yürütülmesini gerektiren “bağlantı unsurunun” kaldırılmasını önerdi.

Birleşik Krallık, Ruanda’daki sığınma tesislerinin masraflarını karşılamak ve ekonomik kalkınmayı desteklemek için halihazırda en az 318 milyon sterlin harcamış durumda.

Stamp’ın önerisine göre Ruanda’daki sığınma prosedürleri Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülecek. Table Media tarafından perşembe günü yayınlanan bir podcastte, “Şu anda Ruanda dışında öne çıkan üçüncü bir ülke yok,” dedi.

CDU aylar önce Ruanda’yı ziyaret etmişti

Ana muhalefetteki CDU’nun üyeleri dokuz ay önce, göçmenlerin üçüncü taraf ülkelerde denizaşırı işlemlere tabi tutulmasına yönelik yeni politikalarının bir parçası olarak Ruanda’yı ziyaret etmişti.

CDU’nun önde gelen isimleri bu planların göçmenleri Akdeniz’i geçmeye çalışmaktan caydıracağını iddia etmişti.

Hıristiyan Demokratlar ayrıca Ruanda gibi ülkelerin anlaşma yapmaya istekli olacağını savunmuştu.

Ruanda: İltica anlaşmasını görüşmeye açığız

Ruanda hükümetinden bir sözcü The Telegraph’a yaptığı açıklamada ülkenin Almanya ile bir iltica anlaşmasını görüşmeye açık olduğunu söyledi ve “Ruanda, göç sorununa uzun vadeli bir çözüm bulma arzusunu paylaşan herkesle bu konuda çalışmaktan mutluluk duyacağını açıkça ifade etmiştir,” dedi.

Fakat Almanya’nın bu hamlesi, Ruanda planına dahil olan Muhafazakâr milletvekillerinin tepkisine yol açtı.

Gölge İçişleri Bakanı James Cleverly, “İşçi Partisi’nin hükümetteki ilk icraatı Ruanda planını çöpe atmak oldu. Şimdi Almanya bizim inşa ettiğimiz tesisleri kullanmak istiyor. İşçi Partisi’nin pervasız göç politikalarından yararlananlar sadece insan kaçakçıları ve AB’dir,” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Faeser: Geri göndermenin yeni yollarını bulmalıyız

Hindistan Dışişleri Bakanı: Çin ile ilişkilerimiz zor bir dönemden geçiyor; Rusya kadim ortağımız Hindistan Dışişleri Bakanı: Çin ile ilişkilerimiz zor bir dönemden geçiyor; Rusya kadim ortağımız

CDU, AB hukuku kapsamında tartışmalı olsa da, başka bir AB ülkesinden gelen düzensiz göçmenlerin girişini sistematik olarak reddetme konusunda ısrar ederken, ülkenin içişleri bakanlığı bu seçeneği değerlendirmeye giderek daha açık olduğunun sinyalini verdi.

SPD’li bakan Nancy Faeser perşembe günü Berlin’de yaptığı açıklamada, “Her zaman her şeye açık olduğumu söyledim,” dedi.

Bakan, geri gönderme konusunda yeni yollar bulabilmelerinin “iyi olacağını” da sözlerine ekledi.

Şu anda Alman polisi Avrupa kara sınırlarında sadece Schengen kurallarına istisna olarak birkaç sınırda yapılan kontroller sırasında yasadışı geçişler tespit edilirse girişi reddedebiliyor.

Faeser, kontrollerin geçen yıl başlatılmasından bu yana yaklaşık 30.000 göçmenin geri çevrildiğini söyledi.

Diğer AB ülkelerinden gelen göçmenler Alman topraklarına girmeyi başarır veya iltica başvurusunda bulunurlarsa, geldikleri ülkeler yasal olarak muamelelerinden sorumlu olsa da, geçici olarak Almanya’da kalıyorlar.

Faeser, sistematik geri göndermenin, diğer AB ülkelerini sorumlu oldukları göçmenleri geri almaya zorlayarak “daha hızlı ilerleme” sağlamanın bir yolu olabileceği konusunda ısrar etti.

Polonya gibi ülkelerin halihazırda sorumluluklarını yerine getirdiklerini kaydeden Faeser, İtalya ile bu konudaki ilişkilerin gergin olduğunu belirtti.