“Ellezi haleka seb’a semâvâtin tıbaka” ayetinin sırrına akıl erdirme gibi bir ilahî mahareti bırak takvimcilerden beklemeyi, dünyadaki en iyi astro fizikçileri bile bu sırrı çözebilme şansına sahip değillerdir. Mülkün gerçek sahibi olan Mevlamız, yedi kat göğü, Ay, Güneş ve yıldızları yarattıktan sonra kullarının, en çok ihtiyaç duyacakları zaman birimlerini de gökyüzünde dolaşan Güneş ve Ay (Hilal) üzerinde sabit bir düzene bağlayarak, ubudiyet vazifelerinde şaşırıp kalmamaları için hizmetlerine sunmuş bile… Yazımızın başında koyduğumuz mülk süresinde bakın ne buyruluyor;
“O ki, birbiri ile ahenktar olarak yedi kat göğü yaratmıştır. Rahman olan Allah’ın yaratışına hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bak bir bozukluk bir çatlaklık bulabilir misin..?
Zamanla çatlak kafalar çıkmış. Allah’ın diniyle, kitabıyla oynadığı gibi, hilâl ile alâkalı olan, kamerî ay dediğimiz (ne 28 güne inen, ne de 31 güne çıkan) 29-30 günlük tam bir ay sayılan sürecin işlendiği takvimler, Jülyen ve Gregoryen takvimler kadar itibara alınmamış, sanki yok sayılmış.

Misâl mi istersiniz?..

Bizde Rûmî takvim, 13 Mart 1840 Miladî sene karşılığı olarak 1 Mart 1256 Cuma günü başlatılmış ve Jülyen esasına göre devam ederek 31 Kanunievvel (Aralık) 1333 tarihine kadar yılbaşları 1 Mart’a getirilip günler de 13 gün eksik olarak yaprak takvimlerine alelacele geçirilmiş. Zamanla eksilme çoğalma gibi beşerî uygulamalarda sanki ümmetin ibadetlerine dair saat, gün ve dakika vakitlerini bilmeye ihtiyacı yokmuş gibi davranılmış.

Fakat Allahü Teâla bu sene Resûlullah İNDEKSLİ Hicrî Kamerî takvimdeki Safer ve Rebiu’l-Evvel ayı ile Miladî takvimdeki Kasım ve Aralık aylarını tam tamına 59 gün başa baş getiriyor, senenin bitmesine tam bir gün kala 30 Aralık’ta Rebiu’l Ahir ayının 1’i oluverince, iki aylık koalisyon sona ermiş oluyor. Yollar gün farkıyla ayrılıyor. Siz şimdi bu okuduğunuz derginin tarihine baktığınız zaman Safer ayı ile Kasım ayının gün rakamının aynı olduğunu göreceksiniz.

Önümüzdeki, 1 Aralık Perşembe günü ile/1 Rebiu’l Evvel’in de, aynı güne rastlaması dolayısıyla Efendimizin doğum gününü, isteyen Hicrî takvime göre (11 Rebiu’l-Evvel 1438) diye kutlasın, isteyen Miladî takvime göre (11 Aralık 2016) diye kutlasın, ikisi de aynı güne denk geliyor. Öte yandan bu senenin yılbaşı gecesi mezbeleliği (pislikleri) de Rebiu’l Ahir’in ikisine denk geliyor ki, o da mübarek gecelerden birisi olsa gerek, Allah-u âlem...

Benim esas derdim; Müslümanlar Kamerî-Hilâl üzerinden hesaplarını yapıp haclarını, oruçlarını, mübarek gün ve gecelerini bilsinler de, hilâlin doğuşuna bağlanan, RU’YET (Ramazanın başlangıcı) takvimcilerin cehaletine kurban gitmesin.

Biz yıllar önce Ramazan’ın başlangıcını Hilalin görünmesine bağlarken, bu konuda nass olmasına mukabil bir takım çevreler, “gericiler, Arap kafalılar” diye bize saldırıyorlardı. Hâlâ Türk Diyanet İşleri’nin tüm gayretlerine rağmen İslâm Ülkeleri, Ramazan başlangıcını Hilal bağlamında bir (RÜ’YET) “Hilali görün, oruç tutun, hilali görün, bayram edin” diyen Hadis-i Şerife dayanan bir beraberlik kararında anlaşamadı gitti. Elbette bu hususun ana amili bir hilafet sancağı altında toplanılamamasıdır.

Geride bıraktığımız son Ramazan’ın hem başlangıcında hem de bayramındaki düzensizlik ve dengesizlik, elbette İslam Ülkeleri için bir leke olarak kaldı. Allah her şeyi bildirmiş, önümüze sermişken bu ucubelik nedendir bilinmez? Tabiî, ilk düğmeyi yanlış iliklediniz mi, gerisi hep yanlış iliklenir.

Miladî takvimin gün sayısı ile aynı rakamda buluşan Safer ayı, hazır takvimi hesabıyla denk gelmedi, 31 Ekim Pazartesi günü Safer ayı Hilali göründü de öyle beraberlik oldu. Hatta sayacağımız ülkelerde görünmüş olma garantisi %99 dur. Başta Arap yarım Adası olmak üzere Afrika kıtası, Hint okyanusunun orta ve kuzey kısımları, Endonezya, Malezya, Filipinler, Hindistan, Pakistan, Türkiye, Almanya, Avusturya, Mısır, Fas, Cezayir...

 Safer ayı hakkında çok abartılmış uydurmaların tâ Cahiliye Döneminden beri var olduğunu birçok risalelerde okumuş bulunuyoruz. Safer’in ne manaya geldiği sorulduğunda; İbni Uyeyne, İmam Ahmed, İmam Buhari ve Taberi (r.a.) gibi birçok selef âlimine göre “Safer” insan karnında bulunan büyük kurtçukların adıymış da; Araplar bunun uyuzdan daha bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık saçan varlık olduğuna inanırlarmış.

Fakat Peygamber Efendimizin ecel gelmedikten sonra hiçbir hastalığın kimseyi öldüremeyeceği Hadisi, bu düşünceyi batıl saydığından Ulema arasında Safer ayının uğursuz sayılması ihtilaf konusu olmuştur.

Safer ayında vukû bulan bazı uğursuzluklar birçok yerde mukayyetse de, bunların, peş peşe gelen üç haram ayda yağma yapılmaması sebebiyle Muharrem ayını helal sayıp onun yerine bu haramlığı Safer’e ertelemeleri anlamına gelen “Nesi” sapıklığını ortadan kaldırmak içinmiş. (1)

Uğursuzluk saymamak şartıyla isterseniz Safer ve Kasım ayında hatırlayabildiğimiz bazı mühim olayları sayıp, gelecek Hicrî aydan da birkaç söz edelim.
*Büyük Meşayihlerden, bu fakirin de Medine’de tanışıp elini öptüğü M. Zahid Kotku Hz. nin vefatı.

*Birinci Cihan harbinde Cihad-ı Ekber ilan edilmesi.

*KKTC’nin kurulması.

* Muhyiddin-i Arabi Hazretleri’nin vefatı. (2)

Safer ayını takip edecek olan Rebiü’l Evvel ki; Efendimizin doğduğu ay olduğundan İslam literatüründe Mevlid ayı, on birinci gecesi de Veladet gecesi diye nitelendirilir. Sadece televizyondan bir Mevlid dinleyerek o geceyi koltuklarında kutlayanlara şimdiden biz bir Merhaba çekelim isterseniz… Zaten Müslümanlar o güzel sesli mevlidhanların okuduğu “Merhaba bahrini” candan dinlerler de, başka ibadet, zikir, şükür, namaz ve salavat-ı şerife getirmeye ihtiyaç yokmuş havası içinde veladet kandilini kutladıklarını zannederler!

Mademki, iki mübarek aydan bahsediyoruz, size bu seferlik küçük bir Safer duası yazıp noktalayalım ve Safer’in zafer aylarından bir ay olduğunu ve İslâm âlemi, memleketimiz için yeni fetihler getirmesini Cenab-ül Hakk, Feyyaz-ül Mutlak ve Rabb-ül Felak Hazretlerinden niyaz edelim:

“ALLAHÜMME BARİK LENA FİŞŞEHRİS SAFER- VAHTİM LENA BİSSEADETİ VEZZAFER.”

Allah şimdiden kabul etsin.

Almanya’daki gurbetçi kardeşlerimizin Kenya Mombasa’da açtıkları camiye ilave olarak inşa edilen Kuran Kursu’nun açılışına katılmak için bir süre yazılarıma ara vereceğim. Görüşmek üzere Allah’a emanet olun.
 
1.Cübbeli Ahmet Hocanın “Safer ayı” kitabından.
2.Baran Dergisi.
 
Baran Dergisi 512. Sayı