Kürtler ancak İslami dönemde devlet kurmaya ve yazılı edebiyat türünden eserler vermeye başladılar. Eyyubiler döneminde medeniyette zirveye ulaştılar.
Bir Kürt genci olarak kısa ve öz de olsa Kürt tarihi hakkında birkaç yazı kaleme almak istedim. Kanaatime göre Kürt tarihini incelerken beş önemli dönem ve mesele üzerinde durmamız gerekir.
1-İslam'dan önceki Kürt toplumu
2-İslami dönemde Kürtler
3-Kürtlerde milliyetçi akımlar
4-Osmanlı döneminde Kürtler niçin ayrılıkçı harekete girişmediler
5-Kürtlerde sosyalizme kaymalar
Bugün sadece İslam'dan önceki Kürt toplumu ile İslami dönemdeki Kürt toplumu konularına değineceğiz. Diğer konulara ise başka yazılarda temas edeceğiz.
Özelikle Kürt milliyetçileri, diğer milliyetçi akımlarda olduğu gibi İslam öncesi döneme atıfta bulunurlar. Bunun temel nedeni, İslam’ın “millet” mefhumunu neseb merkezli değil imân merkezli kabulüdür. İslâm anlayışında “müminler kardeştir” ve Müslümanların birbirine olan üstünlüğü ancak takva iledir. Bu noktada nesep bir üstünlük ölçüsü değildir; fakat İslam nesebi reddetmez ırkçılığı reddeder.
Kürtler, İslam öncesi dönemde bir devlete sahip olamadılar. Kabile yapısı ortak hareket etmeyi engelledi, kendi içinde çatışmalara neden oldu. Yine Arap kardeşleri gibi medeniyet geliştiremediler. Yazılı edebiyat türünden ürün veremediler. Kürt milliyetçilerinin İslam öncesi Kürt devletlerinin varlığını ifade etmeleri, Fransız ve Rus araştırmacılara dayanır. Bu araştırmalar ise kesin bir bilgi ifade etmez. Genelde şahsî kanaatler ve yorumlardır.
Kürtler ancak İslami dönemde devlet kurmaya ve yazılı edebiyat türünden eserler vermeye başladılar. Eyyubiler döneminde medeniyette zirveye ulaştılar.
Kürtlerin İslami dönemdeki tarihi serüvenine göz attığımızda sırasıyla Abbasiler döneminde beylikler, Abbasi devletinin yıkılmasından sonra devletleşme, Osmanlıya katılma ve beylikler kurma, Tanzimat döneminden itibaren aşiretçilik, Şeyh çocuklarının etrafında biriken topluluklar yoluyla aşiret oluşturma (Barzani ailesi gibi.), son olarak da sosyalizmle harmanlanmış Kürt milliyetçiliği ile karşılaşırız.
Kanaatimce Türkiye’de Kürtler denilince akla ilk olarak şu üç şey gelir; "Medreseler, Tasavvuf ve İsyanlar... "
Bugün birçok ilim merkezi Kürt vilayetlerindedir. Özellikle Eyyubiler döneminde Selahattin Eyyubi, eğitime önem vermiş, medreselerin yaygınlaşmasında ve kurumsallaşmasında büyük etkileri olmuştur.
Yine bugün birçok tarikatın meşayihi ya Kürt kökenlidir ya da Kürt şeyhlerinin yanında yetişmişlerdir. Özellikle Türkiye’de Nakşibendi tarikatının Halidi kolu yaygındır. Mevlâna Halidi Bağdadi (Şehrozuri) Hazretlerinin ismine nispetle Halidi denmiştir. Mevlâna Halid Hazretleri ise Kuzey Iraklı bir Kürt’tür.
Diğer bir nokta ise Kürt isyanlarıdır. Osmanlı’nın son dönemlerinde Batılaşmanın etkisi ve bunun sonucu olarak merkezi hükümet sistemine geçiş ile Kürt isyanlarının başlama tarihi aynı dönemlere denk gelir. Kürtler, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı’ya katılmıştır. Dışta Devlet-i Âlîye bağlı; içte ise özerk bir yapıda kalmıştır. Tanzimat’tan sonra bu durum değişmiş ve ilk Kürt isyanları başlamıştır.
Kürt İsyanlarını iki döneme ayırmak gerekir.
1) Osmanlı dönemindeki isyanlar
2) Cumhuriyet döneminde ki isyanlar
Osmanlı döneminde ki isyanların ekserisi milliyetçilik etkisi ile değildi. Merkezi hükümet sistemine karşıydı. Yine en güçlü neden ise Ermeniler ile Kürtler arasındaki çatışmalardı. Batılı ülkelerin Ermeni meselesinde Osmanlı’ya baskı yapmasının sonucu Kürtler ile Osmanlı devleti arasında ayrışma yaşandı.
Cumhuriyet dönemi isyanları ile diğer ülkelerdeki isyanlar ise genel itibariyle seküler düşünceye ve yapılara dayanıyordu. Milliyetçilik anlayışı ile hareket ediyorlardı. Amaçları bağımsız bir Kürt devleti kurmaktı. Sadece Şeyh Said olayı ile Dersim olayları milliyetçilik sebebi ile değildi.