Nur cemaatine mensup olduklarını iddia eden birtakım gruplarla birlikte, üniversitedeki sol tandanslı kesimler beni oldukça öfkelendirirdi. Sol kesim kendini halkçı olarak ifade eder, demokratik ve özgürlükçü olarak kendilerini sunardı. Demokratik ve özgürlükçü yapıda bir üniversite tahayyül ederler, parasız eğitimden dem vururlardı. Sınıfsız bir toplumu idealize ederlerken toplumu sınıflara bölerlerdi. İşçi kesimine dayanıp bu kesimi şuurlandırıp kardeşlik sözleri altında devrimcilik uğruna silahlı eyleme giderlerdi. Antiemperyalist çizgide ezilenden yana olduklarını ifade ederlerdi.
Parlak yüzlü, Fettöş yetiştirmesi üniversiteli gençlere benzeyen Ali Babacan’a tavrım bilinmekte. Yüzünde hiçbir fikir çilesine dair kıvrım olmayan Batı devşirmesi bu temiz aile çocuğu görüntüsündeki şahıstan hazzetmem. Mamacı tipler.
Arkadaşımız ODTÜ’lü olmaktan oldukça hazzeder ve o kesimin ayrıcalığını iliklerine kadar hisseder. Tıpkı Boğaziçililer gibi.
Evet, arkadaşımız ODTÜ’ye gitmiş konferans vermeye. Bu ayrıcalıklı yerde kendisine mâni olmuşlar. Söz verdirmemişler.
Evet, demokratik üniversiteden bahseden sol kesim kendi dışındaki insanlara üniversitede hiç söz hakkı verdirmezler. Gericilere burada söz hakkı yoktur derler. Tam bir iki yüzlülük ve tutarsızlık. Türkiye solu tutarsızdır, kendini antiemperyalist çizgide değil de tamamen din düşmanlığına göre konumlandırmıştır. Üstadımın sık sık belirttiği yeniçeri ruhiyatı onlarda belirgin bir şekilde tezahür eder. "Söyletmen haydi vurun".