Amerika ve İngiliz ittifakı, Ukrayna’da, Rusya özelinde, dünyanın geri kalanına ayar vermeye çalışıyor. Düzen içinde, kendisine biçilen rolü beğenmeyenlerin karşı çıkışlarını silah bile kullanmadan son derece şiddetli bir şekilde nasıl cezalandırıldığını göstermek adına Rusya’yı bir ibret vesikası hâline getirmek üzere hareket ediyor. Direkt savaşa girmek dışında elindeki bütün enstrümanları kullanarak Rusya’nın üzerine gidiyor.
Eğer ki Rusya savaşma azim ve iradesini koruyamayarak geri adım atmak zorunda kalırsa, Amerika’nın başını çektiği Anglosakson-Yahudi ittifakının bundan sonra, Türkiye başta olmak üzere, bir süredir bağımsız hareket etmeye çalışan devletlere karşı takınacağı tavır ve tutum da belli olmuş olacak. Öyle ya, dünyanın en büyük askerî güçlerinden birine sahip Rusya’yı savaş sahasına bile inmeden yendikten sonra, Amerika’nın, tek kutuplu dünya hâkimiyetini perçinlemek üzere çıkan bütün çatlak sesleri kesmeye yöneleceğinden kimsenin şüphesi yok. Başta Türkiye olmak üzere, her türlü iç ve dış müdahalenin peşi sıra geleceği ve hatta Türkiye’nin bağımsızlığının bile tehlikeye gireceği bir netice doğurması potansiyelini haiz bir gelişme bu.
Tıpkı, NATO’nun doğuya doğru genişleyerek Rusya’yı savaşa girmek zorunda bırakması gibi Yunanistan’ın silahlandırılması ve anlaşmaları çiğneyerek bu silahları adalara konuşlandırması ve açık provokasyonları ile Dedeağaç’a Rusya bahane edilerek indirilen Amerikan ordusu ve tüm bunlara ilâveten PKK-PYD’nin silahlandırılması düşüldüğünde, eğer ki Rusya’da başarı sağlarlarsa, sırada Türkiye’nin olduğundan kimsenin şüphesi olmasın!
Peki, ya Rusya savaşma azmini kaybetmez, ambargolara boyun eğmez ve Putin’in dün emir vererek yüksek alarm seviyesine geçirdiği Rus Nükleer Caydırıcı Güçleri Atlantik’in her iki kıyısının açıklarına birer nükleer füze gönderir ve Amerika’nın başını çektiği ittifakı geri adım atmaya zorlarsa… İşte, o zaman tek kutuplu dünya düzeninin sonu ve çok kutuplu dünya düzeninin başlangıcı demektir.