Yeni Nizam Yeni İnsan”a Doğru

Embriyolojik Açıdan Kuyruk Sokumu veya Acb-üz-Zeneb

Anatomi ilminde adına acb-uz-zeneb veya koksiks denilen kuyruk sokumu kemiği, embriyoloji ilminde insan oluşumunun “başlangıç çizgisi” (primitive streak) olarak kabul edilmektedir.

İnsan oluşumunun başlangıç çizgisi, diğer bir ifadeyle de acb-üz-zeneb’in oluşumu bir yarıklanma ile başlamaktadır… Tedaisi, yaradılış mevzuunun temel kavramlarından olan ratk ve fatk… Ratk ve fatk mevzuu, İBDA Mimarı Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “Sefine” isimli eserinde çok güzel bir şekilde izah edilmiştir.(1)

“Ratk: Bu kelime, lügatte “bir şeyin bir şeye bitişmesi, katışması, cem olması ve muharebenin kızışması” mânâlarına gelir…”(2) Tedaisi, kalb hakikatinde bitişik ruh ve nefs kutubları!.. Tedaisi, “Hüma-O ikisi: 46: Dimağ-Beyin”… Tedaisi, Descartes tarafından ruh ve bedenin buluşma noktası olarak görülen epifiz bezi!.. Tedaisi, embriyolojide erkek (sperm) ve kadın (yumurta) birleşmesinden doğan zigot!

“Fatk: Bu kelime ise, “kırma, ayırma, çatlama ve elbisenin dikişlerini sökme” mânâlarına gelir…”(3) Tedaisi, Hazret-i Adem Âleyhisselâm’ın sol kaburga kemiğinden Hazret-i Havva Annemizin yaratılması!.. Embriyolojik oluşumda da “başlangıç çizgisi” denilen durum!

Prantez: Fatk kelimesi aynı zamanda, “kasık yarığı”(4) denilen bir hastalık mânâsınadır. “Kasık yarığı”nın diğer bir adı ise “debe, fıtık”tır. Osmanlıca lûgatte ise üdre.

Kasık: Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü.

Fıtık: İç organlardan bir parçanın, genel olarak bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık.

Ana rahminde acb-üz-zeneb’in oluşumunun hemen ardından, daha doğrusu başlangıç çizgisinin görünmesine paralel olarak embriyonun tamamı sinir sistemi üzerinden şekillenmektedir. Ancak daha sonra bu “çizgi” eskiyip kaybolmakta ve çıplak gözle görülemeyecek şekilde örtülü kalmaktadır. Başlangıç çizgisinden geriye yalnızca bilinen acb-üz-zeneb kalmaktadır.

“Acb-üz-zeneb’in açığa çıkarıp kendisi örtülü kalan ‘başlangıç çizgisi’ ile epifiz bezi arasında nasıl bir ilişki vardır?” sorusunun cevabı araştırmaya değer. Bu mevzuun billurlaştırılmasında, ilk organın beyin olduğu dikkate alındığında, beynin iki yarı küresinin tam orta noktasında konuşlanan epifiz bezi dikkatlerden kaçmamalı!

Evet; acb-üz-zeneb’in oluşumunda örtülü kalan “çizgi” daha sonra, embriyonun sinir sistemi üzerinden tamamlanması sürecinde epifiz bezi olarak ortaya çıkmış olabilir mi? Söz konusu olan “yarık” veya “çizgi” kendisini epifiz bezi üzerinden fonksiyonel kılmaya devam ediyor olabilir mi? Bu da araştırmaya değer bir mevzudur. Akla gelen başka bir soru hâlinde, vücud bütünlüğünde yer alan kuyruk sokumu kemiği bölgesinin “dişil”, epifiz bezi (beyin veya dimağ) çevresinin ise “eril” olduğu söylenebilir mi? Ya da tam tersi? Bu manzara, fikrin “kadın” ile ilişkilendirilmesinin en ilkel hâli olabilir mi? Önce bir “yarık” veya “çizgi”, daha sonra ise bir “hardal tohumu” veya “bakla” büyüklüğünde “yuvarlak”, “nokta” veya “delik” şeklinde okunabilecek bir şey! Peki; eski Mısır’ın en önemli ve hayatî sembollerinden biri olan ve “berzah sırrı” çerçevesinde ruh ve bedene hamledilebilir gözüken ankh’ın acb-üz-zeneb (koksiks) ve epifiz bezi (beyin veya dimağ) üzerinden belirli bir anlam kazandığı söylenebilir mi?

Not: “Osmanlıca “şuur” anlamını veren Türkçe bilinç terimi “bilmek” mastarından türetilmiştir. Her iki anlam da Hind-Avrupa dil grubuna bağlı Fransızca, İngilizce ve İtalyancada aynı terimle dile getirilir. Terim, Hind-Avrupa dil grubunun “kesmek” ve “yarmak” anlamlarını veren skei kökünden türemiş, Latince aynı bilgilere sahip olduklarından ötürü kişiler arasında kurulan “dayanışma” anlamını veren conscientia sözcüğü aracılığıyla bu dillere geçmiştir. Terimin bu dillerdeki ilk anlamı “bulunç” (Fr. Conscience morale)’tu, sonradan bilinç (Fr. Conscience psychologique) anlamına kaymıştır.

“Metafizikte bilinç insandan bağımsız bir güçtür ve insana verilmiştir, evrensel ya da Tanrısaldır. Metafizik düşünme dizgesi içinde yer alan idealizme göre de bilinç, maddeden ayrı ve bağımsız bir güçtür. Bu savda temellenen idealizm Antik Çağ Yunan düşünürü Anaksagoras’la başlar. Anaksagoras “nus” adı altında bir evrensel us düşünmüş ve onu maddenin karşısına koymuştur. Aristoteles’in deyişiyle, “Anaksagoras, nusun yaratan ve maddenin yaratılan olduğunu söylemiştir. Çünkü her şey bir aradayken nus gelip düzenlemiştir”. Bu anlayış, bilinçle maddeyi birbirinden tümüyle ayrı şeyler sayan Descartes’dan geçerek, onu, evrenselleştiren Hegel’e ulaşır. Hegel’e göre önce evrensel bir bilinç vardı ve bütün doğa bu evrensel bilincin ürünüdür; doğa diyalektik evriminin sonunda, gene bu bilince ulaşarak kendi kendini tanıyacak ve evrim böylelikle son bulmuş olacaktır. İdealist akımın karşısında yer alan ve Antik Çağ Yunan düşünürü Demokritos’la başlayan materyalist akım, Vülger materyalistler adıyla adlandırılan bilim-öncesi materyalistlerinin bilinç’i maddeyle aynılaştırmalarıyla uçlaşır. Bunlara göre de, “Karaciğerin safra salması gibi beyin de bilinç salar.” İdealist akımın düştüğü yanılgı kadar yanlış olan bu sonuç, bilim-öncesi materyalistlerinin gerçekte tek yanlı metafizik düşünme sistemine bağlılıklarından doğmaktadır.(5)

Başlangıç Çizgisi veya Acb-üz-zeneb’in Oluşumuna Dair

Ceninin on dördüncü gününde embriyo hücrelerinde iç ve dış diskler uzayarak armut şeklini alır. Arka kısım inceyken ön kısım enli olur. Arka kısımdaki dış disk hücreleri (ektoderm) döllenmenin on beşinci gününde ilkin başlangıç çizgisini oluşturur.

Not: 14. gün… 14: İBDA.. 15. gün… 15: Büyük Doğu-İBDA… 15: Hardal… Büyük Doğu-İBDA: İnsan!

“Cenin”in armut şeklini alması!.. Tedaisi, üçgen… Üç Gen!.. Üç Işık!.. Yaradılış aslı üçleme üzeredir!.. Diğer taraftan, Büyük Doğu-İBDA’nın “İnsan” mânâsı, insanın ise ebced değerinin 60 olması hasebiyle Sin harfiyle yakın ilişkisi ve “Sin”in “iki kişi” mânâsı veya hakikatinin belirmesi, bunun da, “Hüma- O ikisi: 46: Dimağ- Beyin” olarak belirli bir anlam kazanması, “zevken idrak”a mevzu olsa gerek!

Not: Ratk ve Fatk… Hazret-i Âdem, Ratk iken, onun kaburga (eğe) kemiğinden Hazret-i Havva Annemiz yaratıldı. Bu, Hazret-i Adem’in Ratk iken Fatk olduğunu gösteren bir durum olabilir mi? Daha sonra Hazret-i Adem ile Hazret-i Havva’nın birleşmesinden Fatk ve Ratk’ın deveranı sözkonusu!.. Erkek-eril (ruh) ve kadın-dişil (beden), hem erkek ve hem de dişil (insan) mânâsına nefs, 1. Kök Çakra’da, yani Kuyruk Sokumu Kemiği’nin bulunduğu bölgede, yani eşeysel bezlerin (testis ve yumurtalık) bulunduğu noktada, yarığın içerisinde zigot oluşumuna imkân veren erkek-sperm ve kadın-yumurtanın varlığı, epifiz bezindeki ruh ve bedenin buluşma noktası olarak görülmesinin de bir nevi izdüşümü olabilir. “Yaratma”nın, dolayısıyla da ratk ve fatk’ın, diğer bir ifadeyle de ihtilâl ve inkılâb veya kaos ve kosmos’un devamlı olduğunu bildiren âyet meâli: “Allah her an bir şe’ndedir.” (Rahman Sûresi, 29. âyet). Tedaisi, “İlâhî ibdada tekrar yoktur, rastgele ibda da yoktur.”

Not: Enerji ve enerjinin yoğunlaşmış hâli olan madde örneğinde olduğu gibi, ratk ve fatk mevzuunda da parçaların toplamından fazla bir şeyin varlığı sözkonusu ve bu “fazlalık”, hiç şüphesiz ki kendisinden çok az şey bildirilen ruh ile doğrudan ilintili olsa gerek... Dolayısıyla da nefesin sahibi olan “Mutlak Zât/Mutlak Varlık” olan Allah’a işaret eden bir durum…

Başlangıç çizgisinde, embriyo gelişiminin ilk safhalarında çok hızlı bir bölünme ve dönüşme ortaya çıkmaktadır. İç endoderm ve dış ektoderm tabakaları arasında hücreler sağlı sollu ayrılarak mezoderm(6) adı verilen yeni bir orta tabaka oluştururlar. Bu orta tabakanın “berzah” kavramı ile izah edilebilir bir yanı olabilir.

Başlangıç çizgisinin ortaya çıkmasının sonucunda orta tabaka olan mezodermin yanı sıra sinir sistemi ve notochord (embriyonun sırt tarafında omurgayı oluşturacak olan hücre kümesinin oluşturduğu uzun kordon) oluşmaya ve embriyonun organları şekil almaya başlar. Başlangıç çizgisi, sinir sistemini içerdiğinden, başlangıç çizgisinin olmaması veya oluşmaması halinde embriyo hücresinde organlar da teşekkül etmez.

Not: Büyük Doğu- İBDA yeni bir başlangıç çizgisi olarak ortaya çıkmış ve orta tabaka (berzah) mânâsını mündemiç keyfiyetini haiz organların oluşumuna yol verecek şekilde embriyosunu tamamlamış gözükmektedir. “Yeni insan-yeni nizam” mukadderat üzere hızla yol almaktadır. Nasıl ki insan hayatı mânâsına ömür, topyekûn varlığın, dolayısıyla da hayatın gerçek sahibi olan Allah tarafından kâr ve zararı insana ait olmak bahşedilen bir kıymet ise, aynı şekilde, İBDA da kâr ve zararı sahibine ait olmak üzere topyekûn insanlığa sunulmuş bir tür bahşiş veya hediyedir. Allah’ın ahir zaman hediyesi…

Not: İnsanın oluşumu ve embriyosu ile ilgilenen bir komisyon, (Warnock Komisyonu, İngiltere) doktorların ve araştırmacıların suni döllenme sonucunda meydana gelen embriyo üzerinde deney yapma zamanını başlangıç çizgisinin oluşmasıyla sınırlamışlardır… Biyoetik sorunları ele almak için kurulmuş ulusal etik kurullara dünyadan örnekler pek çoktur.(7)

Topyekûn dünya, embriyosunu tamamlamış olan “yeni insan yeni nizama” yol vermek mecburiyetindedir. Gerek ulusal ve gerekse uluslararası etik kurallar bunu gerektirmektedir. 2014 tarihinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde “Adalet Mutlak’a” Konferansında söylenen “Biz de diyoruz ki, yeni dünya düzeni buradan başlasın!” sözü kulak arkası edilecek bir söz değildir!

Başlangıç Çizgisi (Primitive Streak) veya Acb-üz-zeneb Sonrası Embriyolojik Oluşum

Nöral tüp(8) kapanırken kulak ve göz taslakları gözükmeye başlar. İnsan beyni nöral tüpün üçte ikilik üst kısmında gözükmeye başlarken omurilik üçte birlik alt kısımda yaratılır. Bu kısım embriyonun dördüncü, beşinci hücre gruplarının altındadır. İlk, dördüncü hücre grubu kafatasıdır.

Mezoderm, hücre gruplarından meydana gelmiş embriyonun merkezinin çevresinde yoğunlaşarak oluşur. Omurlar (omurga), kaslar, kol ve bacak taslakları, iskelet ve kas sistemi, üriner sistem ve üreme sistemi burada meydana gelir. Karın zarı, akciğer zarı, iç karın zarı ve kalp zarının yanı sıra kan damarları, kalp, kaslar ve sindirim sistemi de bu hücre grubundan oluşur.

Embriyonun gelişim silsilesinin başlamasında başlangıç çizgisinin oluşumu, organlar ve katmanların oluşmasında önemli bir işarettir. Organların oluşumu aşaması ile ilgili bilinen husus hepsinin ancak başlangıç çizgisinin, sinir sistemi ve hücre gruplarının oluşmasından sonra meydana gelebileceğidir. Dördüncü haftanın başından sekizinci haftanın sonuna kadar bu olaylar sürer. Bu sürenin sonunda ceninin tüm sistemleri ve organları tamamlanmış olur. Geriye ince ayrıntılar ve gelişme kalır.

Dipnotlar

(1) Salih Mirzabeyoğlu, Sefine, İBDA Yayınları, İstanbul 2003, sh: 30-35.

(2) Salih Mirzabeyoğlu, a.g.e., sh: 30.

(3) Salih Mirzabeyoğlu, a.g.e, sh: 30.

(4) Kasık fıtığı yumuşak dokunun – genellikle karın boşluğunun iç zarı (omentum) veya bağırsağın bir bölümü – karın kaslarındaki zayıf bir noktadan çıkıntı yamasıyla oluşur. Oluşan çıkıntı özellikle öksürdüğünüzde, eğildiğinizde veya ağır bir obje taşıdığınızda ağrılı olabilir. Bir kasık fıtığı tek başına tehlikeli değildir. Kendi kendine iyileşmez veya yok olmaz ancak hayatı tehdit eden komplikasyonlara sebep olabilir. Bu sebeple doktorunuz ağrılı veya büyümekte olan bir kasık fıtığını iyileştirmek için ameliyat tavsiye edecektir. Kasık fıtığı ameliyatı yaygın bir cerrahi operasyondur.

(5) https://auzefalmsstorage.blob.core.windows.net/auzefcontent/ders1/felsefenin_temel_kavramlari_2/9/index.html#konu-6

(6) Biyoloji Terimi Olarak Mezoderm: Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan ortada olanı, orta deri. Fen Bilimleri Terimi Olarak Mezoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen orta tabaka.

(7) http://www.tip.hacettepe.edu.tr/actamedica/2009/sayi_2/baslik3.pdf

(8) İnsandaki nöral tüp adı verilen yapı beyin dokusundan başlayıp, boylu boyunca omuriliği de içine alacak şekilde aşağı doğru uzanan bir yapıdır. Bu yapı, döllenmeden sonraki 2. ile 3. hafta arasında gelişimini tamamlar.

Baran Dergisi 548. Sayı