Geçen sayımızda faizin tarifini yapıp kısaca bazı türlerinden bahsetmiştik. Bu hafta diğer türlerine bir göz atacağız. Meselenin daha iyi kavranılması ve faizin nasıl dallanıp budaklandırıldığının, hayatın her sahasına sokulduğunun anlaşılması için bu altlıkları vermemiz gerektiği kanaatindeyiz.
Tatbikine göre faiz türleri
Basit faiz: Normal olarak faizin, vadenin sonunda anaparayla birlikte ödendiği türüne denir. Hesap etmesi kolaydır, çerçevesi nettir. Üzerinde anlaşılan faiz oranıyla, gerçekleşen arasında fark yoktur. Kâğıt üzerinde faiz denince kastedilen, basit faizdir. Ancak bu tür faiz, en azından borç alan açısından, bankacılık sektöründe yürürlükte değildir. Diğer hileli faizlere bir çeşit haklılık kazandırması açısından aslında en habis olanıdır. İslâm’da yasakların niçin net olduğu, haram edilen bir fiili andıran her tür faaliyetten kaçınılmasının teşvik edilmesinin sebebini sadece bu faiz türüne bakarak bile anlayabiliriz.
Bileşik (Mürekkeb) Faiz: Geçmiş dönem faizinin de anaparaya eklenmesiyle yeni dönemde elde edilen faiz getirisine bileşik faiz denir. Ayrıca vade-faiz münasebetiyle oynayarak da icra edilir. Anaparayı habisleştirip kabartan işte bu “bileşik faiz”dir. Buna, faiz üzerine faiz işletilmesi de diyebiliriz.
Mesela, bir yıl vadeli bir ticari kredide, vadede borç tasfiye edilmeden evvel, senede dört kez faiz tahsil edilir. Bu yüzden bankanın müşteriye sözgelimi % 60 olarak ilan ettiği faiz oranı, gerçekte % 75 oranında gerçekleşir. Anapara ve faizin aylık taksitlere bölündüğü kredi kartı borçlarında mürekkeb faiz çok daha yüksek seviyelerde gerçekleşir. Hiçbir banka (veya malî kuruluş) kredi müşterisine bileşik faiz oranını söylemez. Ancak ilginçtir ki, aynı bankalar hazine bonosu pazarlarken müşteriye sağladıkları nemadaki bileşik faizi muhakkak hem de ön plana çıkararak bildirmektedirler.
İskonto Faizi: Faizin hesaplanarak, önceden anaparadan düşülmesi suretiyle net bakiyenin ödenmesidir ve borçlu yönünden genellikle aldatıcıdır. Örneğin, banka, faktöring şirketi veya başka bir alacaklı tarafından yıllık % 40 olarak söylenen 6 ay vadeli bir iskonto faizi aslında yıllık % 56 olarak gerçekleşir.
Temerrüt (direnme) faizi: Borcunu zamanında ödeyemeyen borçluya daha yüksek bir faiz oranının tatbik edilmesidir. Borçluların daima kötü niyetli olduğu ve kasten borcunu ödemediği varsayımına dayanır. Temerrüt faizi mükellefi olmak için borçlunun kusuru olup olmadığı araştırılmaz. Alacaklının temerrüt faizine hak kazanmak için zararını kanıtlaması gerekmediği gibi, borçlu da kusursuzluğunu ispatlayıp, faizden kurtulamaz.
Gecikme Faizi: Alacağını vadesinde tahsil edemeyen alacaklının, bu yüzden uğradığı farz edilen zararın karşılığıdır. Yani alacaklının maruz kaldığı zararı karşılamayı hedefleyen bir tazminat mahiyetindedir. Alacaklının zararı ispat etmesi gerekmez, borcun ödenmesindeki gecikme yeterli sebeptir. Borçlunun, borcunu ödememe gerekçesinin de aynı biçimde ehemmiyeti yoktur. Bütün geciken ödemelere bir kural olarak tatbik edilir.
Cezai faiz: Sözleşmeye esastan ya da usulden uymayan borçluya uygulanır. Sadece para borçları değil, her türlü borç için söz konusu olabilir.
Kanunî Faiz: Tarafların iradesine bağlı olmaksızın kanundan kaynaklanır. Taraflar bir mukaveleye faiz şartı koymasalar bile, para borcunu eda etmeyen aleyhine kanunî faiz doğar. Bu rakam, umumiyetle piyasadaki faiz oranlarının üzerinde olur.
Akdî Faiz: Bir alacak türü için faiz yürütülebileceğine dair yasalarda bir hüküm bulunmasa bile, tarafların karşılıklı iradesiyle bir faiz kararlaştırılabilir ve mukaveleye konulabilir.
Kurumlara göre faiz türleri
Banka Faizleri: Bankaların uyguladığı faizler başlıca iki gruba ayrılmaktadır: a) Mevduat faizi, b) kredi faizi. Mevduat faizi: Bankalarda mevduat hesabı açtırıldığında yatırılan paraya alınan faizdir. Para yatırana mudi denir. Bu, ferden ya da kurumsal olarak, bankacılık işi yapmayan kişilere yönelik bir işlemdir. Vadelerine göre sınıflandırırsak iki türlü mevduat vardır: Vadesiz mevduat, vadeli mevduat. Bankalar ilkine faiz vermezken, ikincisine ise miktara ve vadeye göre değişen oranlarda faiz ödemektedirler. Bankalar, şubeye gitmeden açılan ve adına e-mevduat denilen mevduat hesaplarını desteklemek için genellikle bu hesaplara biraz daha yüksek faiz vermektedirler. Türkiye’de vadeli mevduatın ağırlığı (toplam mevduatın % 87’si) ortalama 1-3 ay arası vadeye sahiptir. Bu aralıkta vadeler için de günümüzdeki faiz ortalama olarak oranı yıllık % 7,5 dolayındadır. Bu faiz nominal faizdir. Nominal faiz oranı; görünürdeki faiz demektir. 6 aya kadar vadeli mevduat hesabından elde edilen faizden % 15 gelir vergisi stopajı uygulanmaktadır. Bu durumda ele geçen üzerinde hesaplarsak gerçek faiz oranı yaklaşık olarak % 6,4’e gelir. Gerçek faiz oranı; nominal faizden stopaj yoluyla kesilen gelir vergisi düşülerek hesaplanan faizdir. Bunların dışında bankalar ticari mevduat adı altında kurumlardan da mevduat kabul eder ve faiz öderler.
Faizsiz bankacılık adı altında çalışan finans kurumlarının “kar ortaklığı” adıyla verdikleri paralar, mudiye ödenecek miktar baştan belli olduğundan, bu faiz kategorisi altına alınabilir.
Kredi faizi ise bankaların açtıkları kredilere uyguladıkları faizlere verilen addır. Bankaların çeşitli adlar altında farklı kesimlere açtıkları krediler söz konusudur. Bunları; kurumsal/ticari krediler, kobi kredileri ve bireysel krediler (tüketici kredileri ve kredi kartları) olarak sınıflandırmak mümkün… Tüketici kredileri de başlıca taşıt kredileri, konut kredileri ve diğer krediler olarak üçe ayrılmaktadır. Kredilerin her birinin faiz oranı farklıdır. Bugün için tüketici kredileri için ortalama olarak % 1,3 dolayında aylık ortalama faiz oranından söz edebiliriz. Ticarî faiz oranları ise kurumlara göre farklı oranlar taşıyabilmektedir. Bankaların açtıkları kredide ana kaynak, mudilerin yatırdıkları paralardır. Elbette bankaların verdiği kredilerde uyguladığı faiz türü ve oranı, mudilerine uyguladığı faiz türü ve oranı ile aynı değildir. Oran olarak alacaklılarına (mudilerine) her zaman daha düşük, borçlularına daha yüksek oranda faiz uygularlar. Ama asıl göz boyacılık türdedir: Mudilerine basit faizle geri ödemek üzere hesap açarken, verdiği kredilerde bileşik faiz tatbik ederler. Merkez Bankası nominal faiz oranı, mesela, % 10 iken, bankalar bunu baz kabul edip asgari % 10,5 faiz uygular. Ancak Merkez Bankası’nın bu oranı yıllık ödeme içindir; yani alınan paranın bir yıl sonra faiziyle beraber geri ödenmesi durumunda geçerli olan faiz oranıdır. Hâlbuki bankalar, verdikleri borçlar için hemen bir ay sonrasından itibaren ödenmek üzere taksitlendirme yaparlar. Yani bankaların bir yılı aslında 6 aydır. Bu da faizin iki katı, % 21 olması demektir. Bundan başka yine bankalar, anapara-faiz taksitlendirme oranını, ilk aylarda anapara aleyhine oluştururlar. Kredi alan, ilk önce çoğunlukla faizi öder. Borcun erken kapatılmak istenmesi durumunda, iskonto faizini düşük tutup azami faiz alabilmeyi hedefleyen bir operasyondur bu. Bu oran bankadan bankaya çok az farkla tatbik olunur ve umumiyetle faizin, bilhassa erken kapatılma durumunda % 35-40’a erişmesini sağlayacak bir yöntemdir. Kısacası Cumhurbaşkanı’nın “bizim paramızı bize fahiş faiz oranlarıyla geri veriyorlar, tefecilik yapıyorlar” dediği durum budur. 2016 yılı için, dünya ortalamasının üzerinde, 20 milyar lira civarında vergisi ödenmiş net gelir beyan etmelerini sağlayan, işte bu tür manipülasyonlardır. Hem de Türkiye’de birçok sektör kan ağlarken elde ediliyor bu kâr… Ayak oyunlarıyla –borç-alacak dengesini ayarlayarak kârı bir sonraki vergi dönemine tehir etme, birçok kalemi şişirip masraf gösterme, vs.- gerçek gelirlerini gizlemelerini saymıyoruz bile.
Faizsiz bankalar, kredi kullandırırken, araba, ev gibi somut bir malın varlığını şart koştuklarından, şeran caiz olan bir çeşit murabehe uygulamaktadırlar. Ancak, tabiatı icabı ticarî gaye güden bu çeşit muamelelerin meşruiyeti, İslâm devletinde helal olsa da, mevcut vasat içerisinde şüphelidir.
Devlet Faizleri:
A)Tahvil ve Bono (DİBS) Faizleri ve Gösterge Faiz
Hazine, kamu kesimi açıklarını kapatmak ve geçmiş yıllardan gelen anapara ve faiz borçlarını ödeyebilmek için iç ve dış borçlanma yapmaktadır. İç borçlanmayı Devlet Tahvili (vadesi 1 yıl ve daha uzun kâğıtlar) ya da Hazine Bonosu (vadesi 1 yıldan kısa kâğıtlar) ile yapmaktadır. Bu borçlanma kâğıtlarının hepsine Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) adı verilmektedir. Hazine iç borçlanmayı ağırlıklı olarak ihale yöntemiyle yapmakta ve faiz oranı da bu ihalelerde belirlenmektedir. Hazinenin iç borçlanma ihalelerinde belirlenen faiz DİBS ya da Hazine Faizi adıyla anılmaktadır. DİBS’leri ihale sırasında yani birinci elden bankalar almaktadırlar. Bankalar daha sonra bu kâğıtları piyasada satarlar. Böylece piyasada bir ikinci el fiyatı ve faizi oluşur.
Gösterge faiz ise, vadesine 2 yıl kalmış, 3 ayda bir kupon ödemeli ve tedavülü yoğun Devlet Tahvilinin tali piyasadaki faizine verilen addır. Bugün için gösterge faiz TRT130515T11 numaralı Devlet tahvilinin faizidir ve oranı % 9,25’dir. Paranın (veya başka herhangi bir değerin) kâr etmeden ya da faiz almadan tedavülü mevcut ortamda düşünülemediğinden, bu faiz pek çok işlem için referans olarak alınmaktadır ve bu yüzden de adı “gösterge faiz”dir.
Elbette bu tahvilleri alan bankaların, belli bir komisyonla bunları satmalarından ötürü yine kâr ettikleri açıktır. Türkiye’de sistem öyle kurgulanmış ki bankaların zarar etmeleri, içleri boşaltılmadıkları takdirde, neredeyse imkânsızdır. Şu anda bankaların (doğrudan veya ortak olarak) % 70’inin yabancıların elinde bulunmasının en büyük sebebi budur. Elde ettikleri kârı, rahatlıkla yurtdışına çıkarmalarının önünde de bir engel bulunmamaktadır.
B) TCMB’nın Faizleri
Bir hafta vadeli repo işlemlerine uygulanan faiz (politika faizi): TCMB, 1 hafta vade ile repo ihalesi açar, bankalar ellerindeki tahvil ve bonoları TCMB’ye verip karşılığında para alırlar. Vade sonunda parayı iade edip kâğıtlarını geri alırlar. TCMB bu araçla banka ve finans kurumlarının piyasada uyguladığı faiz oranlarını, bankalardan alınan kredilerin miktarını, hisse senedi ve döviz gibi varlıkların fiyatlarını etkileyebilir. Bu işleme uygulanan faiz oranı bugün itibariyle yıllık % 4,50’tur.
Gecelik işlemlerde uygulanan faiz (gecelik faiz, fonlama faizi): TCMB’nin, hesaplarını kapatabilmek için gecelik olarak borç almak ya da ellerinde kalan paraları gecelik olarak borç vermek isteyen bankalara uyguladığı faize bu ad verilmektedir. Piyasada gecelik faizlerin oluşturduğu açıklığa “faiz koridoru”, bu faizlere de “koridor faizi” denmektedir. TCMB, bu yolla tâlî piyasada oluşan kısa vadeli faiz oranlarını, döviz kurlarını ve kredilerin büyüme hızını etkilemeye çalışmaktadır. TCMB’nin gecelik borç almada uyguladığı faiz oranı bugün için yıllık % 3,5, gecelik borç vermede uyguladığı faiz oranı yıllık % 6,5’tur. 90’lı yıllarda bu oran bir ara %8000’leri görmüştü. Varın siz hesab edin soygunun çapını…
Geç likidite penceresi faizi: Hesaplarını kapatmak ya da ellerinde bulunan parayı borç vermek için son ana kadar bekleyen bankalara uygulanan caydırıcı faiz oranlarını kapsayan bir uygulamadır.
(Yazımızda Sami Uslu ve Mahfi Eğilmez’in makalelerinden faydalandık.)
Baran Dergisi 553. Sayı