Bugün yakın tarih açısından son derece ehemmiyetli bir gün, eylülün 11’i… Bu tarihte mühim hadiseler yaşandı. Bunlardan bahsedeceğim.
***
Şili’de 1973 yılında bir darbe teşebbüsü gerçekleşti. Gerçek bir demokrat olan sosyalist devlet başkanı Salvador Allende öldü. Darbecilere teslim olmak istemedi, direnme arzusundaydı kaçmaya çalışmadı. İntihar ederek ölmeyi tercih etti. Resmî olarak onun öldürüldüğü söyleniyor; ama bu doğru değil. Şili’de yaşanan hadiselerde ABD’nin dahli de vardı. ABD adına bir Alman Yahudisi (!) bu meseleye açık bir şekilde dahil olmuştur. Filistin dışındaki yoldaşlarımızdan biri, Amerikan elçiliğinde Allende hükümetini devirmek için önemli bir toplantı yapıldığının ve darbe teşebbüsünde bulunacak ordu mensuplarına ABD tarafından yardım edildiğinin canlı şahitlerinden.
Filistinliler dünyanın birçok yerine olduğu gibi Güney Amerika’ya da göç ettiler. Şili’de birçok Filistin kökenli birçok kişi yaşıyor. Bunlar devrimci olup olmama konusunda kararsız kaldılar. Bunun gibi mesela Honduras’ta da Filistinliler var ve onlar da devrimci değil, bilakis devrim karşıtıdır. El Salvador’un 2019 yılında seçilen devlet başkanı dahi Filistin kökenli. Ülkede birçok değişiklik yaptı. FMLN'nin içinden çıktı, daha sonra başka bir parti kurarak iktidar oldu.
1973 yılında Şili’de gerçekleştirilen Amerikan emperyalizmi destekli Pinochet darbesini unutmamalıyız.
***
11 Eylül 1965 Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da doğum günü. Kendisi savaşa rağmen hâlâ Suriye devlet başkanlığında bulunuyor. Beşar, devlet başkanlığı için hazırlanmamıştı, siyaset ile pek alâkası yoktu. Doktor oldu, daha sonra eğitimini Londra’da tamamladı. Abisinin ölümünden sonra Hafız Esad’ın büyük oğlu ve veliahtı olarak Suriye’ye döndü ve babasının ölümünden sonra devlet başkanı oldu.
Bugün Suriye’nin büyük bir kısmı yangın yeri. Türkiye’nin ve diğer uluslararası aktörlerin de dahil olduğu savaş hâlâ devam ediyor. Bilhassa Türkiye sınırında mücahidler direniyor ve teslim olmayı reddediyorlar. Bölgede yoğun çatışmalar sürüyor ve Türkiye’yi de endişelendiren bir mesele bu.
***
Gelelim en mühimine. Bugün 11 Eylül 2021… Bundan tam 20 sene önce yakın tarihin en önemli hadiselerinden biri yaşandı. ABD’deki hedeflere, kendisini feda etmek için gözünü dahi kırpmayan mücahidler tarafından müthiş saldırılar gerçekleştirildi. Biri dışında -ki kendisi şu an ABD’de cezaevinde- tüm mücahidler hayatını kaybetti.
Daha önce de ifade ettiğim üzere, Dünya Ticaret Merkezi’ni vurmak için kendisini gönüllü olarak feda eden bu insanlar, önemli insanlardı. Bazıları pilottu, hepsinin önemli bir işi vardı. Pentagon’u da hedef aldılar ve başarılı oldular. Bu hadise üzerine birçok şey anlatıldı; ama her ne yaşandıysa, bu insanlar, mücahidler, kendilerini feda etmek suretiyle Amerikan emperyalizmine tarihi bir ders verdiler, adaleti kendi elleriyle sağladılar. Çünkü Amerikan emperyalizmi, birçok insanı yok etmiş, birçok ülkeyi harabeye çevirmişti ve bunu hak ediyordu.
Elbette orada birçok masum insan da öldü; fakat onların ölme sebebi yanlış yerde bulunmalarıydı ve bu bakımdan 11 Eylül’de ölenlerin hiçbiri masum değildi dahi denilebilir. Ölenler arasında Amerikan polisleri, devlet yetkilileri, CIA ve FBI için çalışan görevliler de vardı.
Dünyanın gözleri önünde gerçekleşenlere, televizyondan canlı yayınlanan görüntülere rağmen bazı aptallar çıkıp hâlâ “hayır, hayır, hayır ABD bunu kendi yaptı” gibi şeyler söyleyerek saçmalıyorlar. Amerikan emperyalizminin dünyayı ne hale getirdiğini görmek istemeyenler de “masum insanların öldürülmesi” üzerinden konuşmalar yapıyorlar. Şunu unutmamalıyız ki; Amerikalıların söylediği şekliyle 9/11, ABD’nin ve Amerikan emperyalistlerinin bugüne kadar yaşadığı en büyük hezimettir. Emperyalizme karşı mücadelenin bir sembolüdür. Çünkü Dünya Ticaret Merkezi de kapitalizmin ve emperyalizmin sembolüydü. Bu binada FBI ve CIA ile ortak çalışan birçok şirketin merkezi de bulunuyordu.
11 Eylül hakkında birçok tezvirat yapıldı; fakat ABD’nin yediği tokat dışında hiçbir şey tam anlamıyla anlaşılamadı. Daha sonra Usame bin Ladin’in ABD tarafından gerçekleştirilen bir operasyonla öldürüldüğü iddia edildi; fakat bunun bile kesinliği yok. Çünkü ABD, sözde dünyanın en demokrat devleti, Usame’nin cesedini denize atmak suretiyle ortadan kaybettiğini iddia etti. Yani anlayacağınız ABD yine en büyük savaş suçlarından birini işledi. Çalışkan Amerikan halkını, Amerikan emperyalistlerinden ayrı tutarak söylüyorum bunları.
CIA dünyanın dört bir yanında yaptığı operasyonlarla dünyayı mahvetti. Bu örgütün benim soruşturmamdaki dahli de malûm. Sudan devlet başkanı beni 50 milyon dolara emperyalistlere ve Siyonistlere teslim etti. Emperyalizm ve onların yozlaşmış uşakları, bizim düşmanımız olduğu kadar Fransız insanının da, çalışkan Amerikan insanının da düşmanıdır. Benim cezaevinde olmamın müsebbibidir. 27 senedir ben buradayım ve uzun bir tatile çıktığımı düşünüyorum. Bana destek olan avukatlarım ve gönüldaşlarım var. Allah İstanbul’daki avukatlarımı ve gönüldaşlarımızı muhafaza etsin. Venezüella’ya döneceğim günü bekliyorum. 22-23-24 Eylül’de bir temyiz duruşmam olacak. Türk avukatlarımı bu duruşmalarda görmeyi temenni ediyorum. Hakkımda menfi yönde ne bir kanıt, ne de bir şahit var. Fakat Siyonistler beni cezaevinde tutmak için sözde masum insanları savunmak kisvesi altında yıllardır yozlaşmış hakimlere para ödüyor. Ümidim bir şeylerin değişeceği yönünde.
Allahu Ekber!
11.09.2021
Baran Dergisi 766.Sayı