ABD ve AB fonlarıyla Türkiye’de eşcinsellik artmaya başladı. Özellikle Türkiye’de fonlanan STK, dernek, medya ve üniversiteler aracılığıyla eşcinsellik ve benzeri sapkınlıklar Türk toplumuna normalmiş gibi dayatılıyor. Ayrıca LGBT ve faaliyetleri sürekli gündemde tutuluyor.
Sapık örgütler, “kadına şiddet”, “kadın hakları”, “toplumsal cinsiyet” gibi kavramlar üzerinden kendilerine meşruiyet kazandırıyor, insanın varlığının, neslinin devamı adına çok ehemmiyetli olan bir şey önemsizmiş gibi gösteriliyor. Türkiye’de bu sapkınlığa karşı tam manasıyla bir şey yapılamadığı için eşcinsellik temayülleri ve toplumdaki yozlaşma günden güne artıyor.
2002 ile 2019 yılları arasında yapılan araştırma sonuçlarına göre; Türkiye'de Müslümanların yüzde 19'u ve kendini Müslüman olarak tanımlamayanların yüzde 45'i eşcinselliği toplumun parçası olarak görür hâle gelmiş durumda. Bu araştırma yozlaşmanın boyutlarını gözler önüne seriyor.
Özellikle Türk medyasının yarısı LGBT gibi sapkın örgütleri ve cinsiyet değiştirmeye yönelik çalışmaları teşvik ediyor. Tarafsız habercilik adı altında bu sapkınlığın destekçisi oluyorlar.
Mesela, HaberTürk, “Cinsiyet değiştirme ameliyatı hakkında merak edilenler!” başlıklı özel bir haber yayınlıyor ve haberin girişinde “Dünyaya kız veya erkek olarak geliyorlar ancak kendilerini o bedene ait hissetmiyorlar. Kimi tüm ömrünü istemediği bir bedende geçirirken, kimisi de hissettiği gibi yaşamak için cinsiyet geçiş ameliyatlarını tercih ederek, kadın ise erkeğe; erkek ise kadına dönüşüyor. Ancak cinsiyet değiştirebilmek için bazı şartlar gerekiyor çünkü bu ameliyatların esas amacı, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olması.” ifadelerine yer veriliyor.
Sapkınlığa devlet de destek oluyor
Haberde cinsiyet değiştirmenin gayet basit ve kolay olduğu anlatılıyor. Yine devlet tarafından da bu sapkınlık destekleniyor. Kanunen ‘cinsiyet değiştirebilir’ raporu alanların ameliyatları SGK tarafından karşılanıyor. İlk olarak bir sapığın, Trakya Üniversitesi'ne 13 Eylül 2013 tarihinde yaptığı cinsiyet geçiş ameliyatı başvurusu üstüne SGK Başkanlığı'nın İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'ne gönderdiği dilekçede, cinsiyet geçiş ameliyatının SGK kapsamında yapılabilmesine 23 Ekim 2013’te onay verdiği belirtildi.
Medyascope, “Dindar ve eşcinsel genç anlatıyor” başlıklı haberiyle eşcinselliği Müslümanlar arasında da normal hale getiriyor.
Örneğin, birçok camiada kabul gören ve MEB’in bile kendi seminerine dahil ettiği Prof. Dr. Sinan Canan gibi sapkınlar “Gizli eşcinsel eğilimlerin insanı homofobik yani eşcinselliğe tahammülsüz yaptığını biliyor muydunuz?” diyerek sapkınlığa karşı çıkanları itham ediyor.
Devletin sapkınlığa karşı yasa çıkarması gerekiyor
Devletin bu sapkınlığın önüne tam anlamıyla neden geçmediğiniz sorduğumuz Gazeteci-Yazar Tayyar Tercan, Rusya’nın sapkınlara karşı almış olduğu karara dikkat çekerken, bu sapkınlığı durdurabilecek tek gücün de devlet olduğunu belirtti.
“Rusya bu sapkınlık konusunda çok güzel karar aldı. Putin çıkıp ‘Ben neslimi korumak zorundayım, erkek erkektir, kadın kadındır.’ dedi. Bütün LGBT derneklerini, sitelerini, onları fonlayanları kanunen yasakladı. İktidar neslin geleceğini, devletin bekasını düşünüyorsa, ‘onu yapma bunu etme’ diyerek söylemde kalmayacak, yasa çıkaracak. ‘Bu milletin geleceği gençlerin elindedir, gençlerin şuurlu biçimde ahlaki olarak yaşaması, vatanına, milletine, dinine bağlı olarak yaşamasını istiyoruz’ diyecek ve yasa koyacak. Yasa diyecek ki, ‘Ahlaksızlığı teşvik eden STK’lar, dernekler, kulüpler, siteler yasak’ Kanunen bunun müeyyidesini koyacak.” diyen Tercan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir LGBT derneğine 21 milyon dolar hibe edildiğini söylemesine de dikkat çekerek “Bakan Soylu bu ahlaksızlığın teşvik edildiğini, fonlandığını söylüyor. Halk olarak biz mi engelleyeceğiz? Biz mi gidip bu fonlanan STK’ları durduracağız? Zaten ben bu yanlışa dur dediğim zaman bana ‘terörist’ yaftasını yapıştırıyorsunuz!” ifadelerini kullandı.
“Ahlâksızlıktan, gençlerin ahlâksızlığa düştüğünden şikâyet edip buna yasal bir engelleme yapmıyorsan, şikayetinde, açıklamanda samimi değilsin demektir. Bu kötülüğün oluş sebeplerini ortadan kaldırmadan bu kötülüğe de engel olamazsınız.” diyerek sözlerine devam eden Tercan, “Gencecik çocuğun aklını çelmişleri ortamlarını çelmişler; o genç gidiyor gayri ahlaki bir şeyler yaşıyor. Tamam çocuğu engelle, doğruyu göster ama çocuğa açılan o zemini engellemiyorsun ki. TikTok denilen bir bataklık var mesela. Sosyal medya denilen bir yalan çukuru var. Sen bunu engellememişsin, ahlaksız STK’ları engellememişsin, ama sorundan dert yanıyorsun.” diye konuştu.
STK’ların da harekete geçmesi gerekiyor
Çocukların eşcinsel propagandaya nasıl maruz bırakıldıklarını ve içinden çıkılamaz bu faciayla nasıl karşı karşıya kaldığımızı sorduğumuz Psikolog Muharrem Aksan, Netflix gibi eşcinselliğin yaygınlaştığı uygulamalar ve sosyal mecralar gibi yerlerden ciddi anlamda bir propagandaya maruz kaldığımızı ve en çok da çocuk ve gençlerin etkilendiğini dile getirdi. Aksan, “Başta yetkililer olmak üzere eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı da dert edinmiyor bu durumu. Çocuklar cinsiyet değiştiriyor, ne yapmalıyız gibi bir dertleri yok. Bu konuda bence ailelerden sonra STK’lar büyük çalışmalara imza atabilir. Bilgilendirme, video çalışmaları, yetkilileri harekete geçirme anlamında ön ayak olabilirler. Toplumun başına ne tür tehlikeler geleceğini ihtar edecek projelere ihtiyaç var. Yani eşcinselliğin bir sapkınlık olduğunu, normal bir durum olmadığı anlatılmalı. Bu sürekli gündemde de tutulmalı. Belli ki hükümetin bu konuda bir çalışması, projesi, bir derdi yok. O halde başta STK’lar olmak üzere hep birlikte bu sapkınlığın önüne geçilmesi hususunda çalışmalar yapmak, hükümeti de buna mecbur etmek için çalışmalı.” dedi.
Çocuk terbiyesi sistem çapında bir hadisedir
İnternette hâlâ çocukları bu tür sapkınlıklara düşürecek milyonlarca malzemenin olduğunu, mecburen ailelerin çocukları bu tür tehlikelere karşı kontrol etmesi gerektiğini vurgulayan Aksan, “Ailelerin çocuklarını yetiştirirken de dikkatli yetiştirmeli. Erkek çocuklarına erkek gibi, kız çocuğuna kız gibi davranmalılar. Erkek kendisini erkek gibi, kız da kendisini kız gibi hissetmesi gerekiyor. Ayrıca MEB’de de tüm kitapların kontrolden geçmesi gerekiyor. Bu sistem çapında bir problem. Biz istediğimiz kadar çocuklarımızı eğitelim, terbiye verelim, sokağa çıktığı an, yükselen değerlere maruz kalıyor. Demek istediğim çocuk terbiyesi sistem çapında bir hadisedir. Çocuk okula gittiği zaman eşcinselliği öven bir grup gördüğü zaman etkilenecek. Ortada bir grup psikolojisi var ve orada yanlışa hepsi doğru demeye başlayınca ister istemez tesirinde kalıyorsun. Maalesef anne baba da toplumun bir parçası ve onlar da sokaktaki bu probleme maruz kalıyor. Akşama kadar izledikleri programlar, filmleri diziler aileleri de etkisi altına alıyor. Sistem çapında düşünmek gerekiyor. Bir dünya görüşü olmayınca da başta yetkililer olmak üzere herkes bu batağa düşüyor. Daha çok günü kurtarmaya yönelik işler yapılıyor. İslâmî sendikalar var. Çocukları bu sapkınlığa karşı bilinçlendirebilir. Sınıflarda özellikle izlettirilerek öğretilebilir. Muhafazakâr sendikalar eğitim yoluyla bunu yapabilir.” ifadelerini kullandı.
Cinsiyetsiz bir toplum tasarlıyorlar
Cinsiyetsizleştirme çalışmalarının ne olduğunu, bu çalışmalarla neyin amaçlandığını sorduğumuz Araştırmacı Erkan Trükten ise çocukların ve gençlerin eşcinselliğe özenmesinin temelinde en başta izlettirilen filmlerin ve eğitim politikalarının olduğunu söyledi. Bunların hepsinin bir bütün halinde ele alınması gerektiğini belirtti.
Küreselcilerin cinsiyetsiz bir insan modeli tasarladıklarını ve bunu da dijital dünya üzerinden yapacaklarını dile getiren Trükten, “Metaverse gibi dijital ortamları yaygınlaştırarak zaten cinsel ilişkiyi öncelikle dişi seksüelliğe evirdiler. Problem burada yatıyor. 9-10-11 yaşlarındaki çocuklar oyun dünyasına sokuluyor ve o oyun dünyasında hiçbir şekilde cinsel kimlik belirtilmiyor ve vurgulanmıyor. Tam aksine farklı cinsel yönelimler veya farklı farklı cinsel içerikler oyunların içerisine yerleştiriliyor. Temel bu şekilde atılmış oluyor. İstediğiniz kişiyle istediğiniz şekilde cinsel hayatınız olabiliyor. Bunun içine çocuk, yetişkin, hayvan vs. her şey giriyor. Bebek, çocuk ve hayvanlarla olan ilişkinize sınır getirmiyorlar. Çünkü sen ona dijital ortam olarak bakıyorsun ve ‘gerçek değil ki bu’ diyorsun. Gerçek değil dediğin anda yol açılıyor sana. Orada her türlü yaratıkla, canavarla ilişkiye giriyorsun. Sapkın örgütlerin mücadelesi pedofiliye, enseste kadar gidecek. Sınır yok burada.” diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi.
Trükten, “Zaniler kulübü, zina edenler kulübü diye bir kulüp, dernek yok. Zinakârların hakkını savunan bir dernek yok. Eşcinsellik mevzuuna da böyle bakmak lazım. İsimlerini kılıfa sokarak legalleştirmeye çalışıyorlar. Biz eşcinseller kulüp kurmuş ve haklarını arıyorlar diye bakıyoruz. Aslında temel problem eşcinsellerden ziyade toplumun cinsiyetsizleştirilmesi. Hiçbir sınır kalmıyor. Cinsel organı olmayan, kız ve erkek olmayan, nötr bir tip isteniyor. Nötr cinsiyetsizlik üzerinden, uzaylı tipine uygun insan modeli üretilmeye çalışılıyor. Bunun daha üst versiyonu laboratuvarda üretilecek olması. Bunların tamamen ahlâkî bir çöküş olarak ele alınması lazım. Bu işin en basit odağı eşcinsellik.” dedi.
Bugün bu çocuklar azınlık, yarın çoğunluk olacak
Yetkililerin sessiz kalışına ise Trükten, “Eşcinselliğe karşı verilen tepkilerin insan haklarına aykırı bir davranış ve özel hayata müdahale olduğu düşünülüyor. Bu bir de AB’nin Türkiye’ye dayattığı bir durum. Yeni dünya düzeninin dayattığı bir durum. Bundan dolayı engel olunamıyor. Fakat bence tek bir noktaya odaklanmaktansa, bunun genel itibariyle bir toplumu sosyopolitik çöküşüne yol açacak bir unsur olduğunu, aileyi atomize ederek toplum arasındaki dayanışma ve bağın öldürülerek tek tipleştirme olduğunu ve tek tipleştirme sonucunda da bir kölelik sisteminin geleceğini, bu kölelik sistemiyle de kişisel özgürlüğün kalmayacağını, şu anda kişisel özgürlük naraları atılarak özendirilen eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme projesinin bizzat o projenin içerisine girmiş insanları köleleştireceğini idrak ettirmek lazım. Bugün bu çocuklar azınlık, yarın çoğunluk olacak. Allah size tövbe etme imkânı da veriyor ama modernizm size bu imkânı vermeyecek. Hem damgalayacak hem de kurdukları sistemde kullanacak. Sizin başka bir probleminiz meydana çıktığında da asla dayanışma içerisinde olmayacak. Çünkü toplum tamamen metaverse’lere bağlanmış ve herkes kendi haz dünyasında yaşarken tek tek avlayacaklar. Hazdan kimse kolay kolay kaçmaz. Zaten bu çip teknolojisi gelirken bir vaatle geldi. Dediler ki, biz insanların beynine bir sinyal gönderelim ve o sinyalden insanlar haz alsınlar. Elon Musk bunu açıkladı. Bütün toplumun odağında haz olursa kimse direnç gösteremez. İstedikleri gibi ellerinde oynatırlar.” dedi.
İstanbul Sözleşmesi kalktı fakat 6284 yürürlükte
Bir diğer taraftan da evlilik kurumunun yıkılışına değinen Trükten “İnsanlar evlilikten soğutuluyor. Kişi boşandıktan sonra sınırsız nafaka ödüyor. ‘Kadının beyanı esastır’ deniliyor. 6284 hala yürürlükte. İstanbul Sözleşmesi kalktı fakat fark etmez. 6284 kapı gibi duruyor. Bu kadar kadın hakları kadın hakları diyerek kadını bu kadar üste çıkardığınız zaman da psikolojik bir sorun doğuyor.” açıklamalarında bulundu.
Ahmet Akın: Cerrahpaşa’da 4 bin kız, erkek olmak için sıra bekliyor
“Aileni ve Neslini Koru Sapkınlığa Dur De” programında konuşan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın, eşcinselliğin özendirildiğini şöyle anlatıyor:
“Bu çağın beş temasından bahsediyorum. Eğlence, özgürlük, kadın hakları, hayvan hakları, çevre sevgisi. Çocuklara buradan gidiyorlar. Buradan gelirken de müzik, moda, sinema ile geliyorlar. Cerrahpaşa’da 4 bin kız, erkek olmak için sıra bekliyor, biliyor musunuz? Zeynep Kamil’de 2 bin 700 erkek, kız olmak için bekliyor. Yaşları ise 12 ile 19 arası. Yüzde doksan dokuzunda hiçbir sorun yok, sadece yönlendirilmiş, özendirilmiş, sevdirilmiş. İsimleri Ayşe, Ebrar, Asiye, Kamile. Bunlar bizim isimlerimiz. Ailesi seküler olanlarda böyle bir kopuş yok, onu söyleyeyim. Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Koray Başar, çocukları eşcinsel yapmak için mücadele veriyor. Adeta LGBT’nin misyonerliğini yapıyor. “Cinsel kimlik çeşitliliğinin çocukluğa izdüşümü” adı altında düzenledikleri panelde LGBT filmlerini çocuklara izletiyor.”
LGBT misyonerliği yapıyorlar
Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı LGBT misyoneri Koray Başar’ın cinsiyet değiştirme ameliyatı için çalışmalar yaptığını aktaran Akın, “Bu adam Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı gibi değil, Türkiye Eşcinseller Derneği Başkanı gibi çalışıyor. Herkes bu adamı şikâyet etsin. Eren Boz, sosyal medyada intiharı sevdiriyor. 6 kardeşimiz onu beğendikten sonra intihar etti. İntihar lobisi de var. Endokrin ve psikiyatri lobisi. Kan tahlili yazar gibi cinsiyet değiştirmesi uygundur diyor. Çünkü ameliyata o giriyor. 2 buçuk milyon bir ameliyat. Hormon haplarını da katarsanız 4 milyona çıkıyor. Kim ödüyor bunu? Devlet. Bugün Hollanda en fazla yetişkin bezi ithal ediyor. Sebebini söylemekten utanıyorum; büyük tuvaletlerini tutamıyorlar. Çocuklara K-BTS sevimli gösteriliyor.” dedi.
“İbneye ibne diyemez, kötüye kötü diyemez hale geldik”
Artık sokakta ahlâksızlığa karşı müdahale eden adamın linç edildiğini belirten Gazeteci Yazar Tayyar Tercan, “İbneye ibne diyemez, kötüye kötü diyemez hale geldik. Bu memlekette eşcinsel yürüyüşünü onur yürüyüşü diye pazarladılar. Gençliğin bittiği zaman hiçbir şey bekleme o ülkeden. Ahlâkî anlamda sağa sola sapan bir genç İslam’a düşman oluyor, İslam’a düşman olan vatana düşman oluyor. İslam’a düşman olan bir nesil yetiştirdiğin zaman ne vatan şuuru kalıyor ne din kalıyor. Zaten bu tip kafadakiler de “devlet batmış bana ne” diyor. Umurlarında değil yaşadıkları topraklar. “Bana ne” diyen nesiller yetiştiriyorsun sen, sonra bu nesillerden bir şey bekliyorsun. Sonra bu gençler Kur’an’a da tekme atar. Devlet ancak yapılan bir yanlışa müdahale ediyor geç de olsa. Ahlâksızın konserini iptal etmişsin (ki onda da hakiki bir tavır gösteremiyorsun) iyi bir şey ama bu ahlâksızlığı tamamen ortadan kaldıracak ciddi adımlar atmıyorsun. Putin kadar olamıyorsun. Putin çıktı iki video yayınladı ve benim gelecek neslim Rus gençleridir. Ben Rus gençlerinin geleceğini karartacak şeylere izin vermiyorum dedi. Kamuoyu da net bir şekilde destekledi. Sen şimdi çıkıp da ‘bu gençleri heba ediyorlar, bu adımları atıyorum’ demiş olsan kim engel olabilir? Sen bu iradeyi göstermiyorsun ki, millet de desteklesin. Aylardır yıllardır basbas bağırıyoruz, gençlik gidiyor diye. Her şeyi kenara bırakıp vatanın geleceği ile ilgilenilmesi gerekiyor. Bir savaşın eşiğindeyiz yarın memleketi için mücadele edecek adam bulamayacaksın. Buna rağmen mücadele edecek insanların tepesine biniyorlar. Ne kadar İslam düşmanı, sapık, hain varsa serbest serbest dolaşıyor ve kültür iktidarı da onlarda. Babası erkek arkadaşıyla eve gelmesine izin vermiyor diye babasına tacizci damgasını vuran kız çocukları peyda oldu. Böyle ahlâksızlıklar çoğalıyor. Bir meseleye bakarken hangi zeminde bakıyorsunuz, nisbet noktanız nedir? İslam’a göre, örfüne, hukukuna göre bakarsın. Ahlaki değerlerine göre bakarsın. Peki devlet hangisine uyuyor? Cinsiyet eşitliğini savunanlar şimdi ‘trans çocuklar vardır’ diyor. Benim yedi yaşındaki çocuğunu Kur’an öğrensin diye kursa yolladığım zaman kuduz köpek gibi saldırıyorlar, bir diğer yandan da ‘trans çocuk vardır’ diye propaganda yapıyorlar. Adam sübyancı, sübyancılığını bu şekilde lanse ediyor. Maalesef onun sözü itibar görüyor, biz bu sapıklara ne yapıyorsunuz dediğimiz zaman lince maruz kalıyoruz. İktidar aklını başına almalı, ki almazsa kendi koltuğu da gidecek, memleket de gidecek. Olan Müslüman’a olacak.” açıklamalarında bulundu.