Memlekette son günlerde İslâm’a ve değerlerine saldırmak, mefhumların istikametini değiştirmeye çalışmak, nefse göre şekillendirme gayreti, aşağılama gibi nice hadise ile “tekrar” sıkça karşılaşır olduk. Kemalist rejim, kuruluşundan bu yana tek memuriyeti olan İslâm'ı Anadolu’dan silmek gayesine yönelik çalışmayı istikrarlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Bazen siyasetçisiyle, bazen oyuncusuyla, şarkıcısıyla, dizisiyle, sinemasıyla hâkim olduğu bütün alanlarda varlığını kusuyor.
İslâm düşmanı bir dünya görüşünden doğan rejim, yapısı gereği bütün alanları sistemli bir şekilde çalıştırarak baş nefret kutbu olarak belirledikleri İslâm’a karşı bir ortak hafıza oluşturdu. Dolayısıyla rejim yerinde durdukça da bu tip hadiselerin yaşanılması kaçınılmaz oluyor. Aslında yaşanan bir fikir ve zihniyet savaşıdır. Karşımızda büyük bir düşman ve ondan beslenen, Batıcı Kemalist zihniyet sahibi düşmancıklar var.
Sezen Aksu da o düşmancıklardan biri. Hani yıllardır, “ah be kader, kahpe kader...” diye şarkısının dillerde dolaştığı Sezen Aksu, Hazreti Âdem ve Hazreti Havva annemiz için, "cahil" ifadesini kullanmış. Sezen Aksu, Kur’ân-ı Kerim'de belirtilen hadiseye atıfla Hazreti Âdem ve Hazreti Havva’nın yapmış olduğu hatadan bahsettiği iddiasıyla kendisini savunabilir. Ancak şu soruyu sorarlar, sen kimsin? Sen zihniyetinle neysen osun. Bu mevzuları müzik eşliğinde rakı masalarına meze edemezsin, dolayısıyla kendini hiçbir şekilde savunamazsın. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. E tabiî zihniyetlerinin hakimiyeti sürüyor neticede. Peki biz neredeyiz?
Bize gelince, biz Müslümanlar yıllar öncesinden aşkımızdan olduk, nefret duygumuzun doruklara ulaşması gereken bu çağda onu da kabiliyetsizliğimizin kurbanı ettik. Kemalistlerin baş nefret kutbu İslâm'dır, biz Müslümanların da mevcut Batıcı sistem Kemalizm’dir. Onlar bütün nefretlerini hem Müslümanlara hem de İslâm'a karşı çekinmeden kusuyorken, bizler sürekli nefretimizi, tepkimizi ve enerjimizi küçük mevzulara harcıyoruz. Büyük düşman Batıcı Kemalist rejimdir, bu gibi sanatçı (!) müsveddeleri ise o bataklığın ürettiği küçük birer sinektir.
Sadece bir Müslümanın öfkesi dahi, Sezen Aksu'dan çok daha büyük bir hedefe toslamaya layıkken, ümmetin öfkesinin böyle bir mevzuya kanalize edildiğini düşünün.
Elbette bu tür hadsizliklere karşı tepkiler aralıksız devam etmelidir ve gayet de tabiîdir. Ancak gerçek düşmanı gözden kaçırmamak gerek, zira onlar İslâm’a saldırarak çok büyük oynuyorlar ve hiç çekinmiyorlar. Biz de onların hakimiyetine, beslendikleri zihniyete ve Kemalist rejime bütün iman öfkemizle saldıracağız. Aşkımızın da, nefretimizin de davacısıyız. Bizim aşkımız da, öfkemiz de Sezen'den çok daha büyük!