AKP’NİN USTALIK DÖNEMİ MÜSLÜMANLARA EN AĞIR DARBELERİN İNECEĞİ DÖNEM Mİ OLACAK?
AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan seçim öncesi meydanlardaki konuşmalarında 2002 ile başlayan AKP tarihini değerlendirirken ilk iki dönemi çıraklık ve kalfalık sıfatlarıyla ele almış şimdiki mevcut dönemi de ustalık diye ifade etmiştir. AKP’nin 28 Şubatın ürünü olarak ortaya çıkması bir tarafa, genel duruma baktığımızda da İslam’ın ve Dünya Müslümanlarının lehine ciddi bir adım atıldığı görülmemektedir. Hadiselerin sürüklediği istikamette bir takım eylemlerin, söz ve davranışların ortaya çıkması “atılan adım” olmaktan çok uzak olduğu gibi, Libya-Afganistan-Irak-Sudan-Suriye-Mısır ve Filistin örneklerinde olduğu gibi Dünya genelinde artan İslami uyanışın AB-D lehinde yönlendirilmesi anlamına gelen adımlar atılması ise “kimin aslında neye hizmet için iktidarda tutulduğu” nu göstermesi bakımından mühimdir.
Hadiselere bu açıdan baktığımızda AKP ve onun Genel Başkanı’nın Ustalık dönemi diye adlandırdıkları bu dönemde Müslümanlara ciddi darbeler ineceğine dair intibalarımız söz konusu… Bunun en bariz misali İHYA-DER üyesi 19 kişiye 150 yıl hapis cezası verilmiş olmasıdır. Peki ne yapmış bu İHYA-DER teröristleri!!!!! (Haşa)Allah Resulü’nü anma gaflet! ve delaletinde! bulunup Kutlu Doğum Haftası düzenlemiş, Mekke’nin Fethi Gecesi düzenlemiş ve birde utanmadan arlanmadan Filistin’de şehit olanlar için gıyabı cenaze namazı kılmışlar… Haketmişler! Yüzelli yılı az bile asmalı ve kezâ idam etmeli bunları… Hey Usta duyuyor musun? Yoksa gözlerin varda görmüyor, kulakların varda duymuyor, dilin varda söylemiyor, kalbin varda hissetmiyor musun?
Dahası İBDA’cıları sistemden ekarte edebilmek ve sürekli baskı altında tutabilmek için eski defterleri birbiri açılıyor ve kime ne düştüyse “Vur Abalıya” hesabı, ona beş yıl, buna iki yıl, sen çok konuştun onbeş yıl, bunu yurtdışından tutun getirin vs cezalar vuruluyor. Usta hızını alamıyor, 28 Şubatın ürünü olduğundan mıdır nedir 28 Şubatçıların -bırak kendi dokunması- hiçbirinin kılına bile dokunulmasına müsaade etmiyor… «28 Şubatçılar Yargılansın» diye mahkeme açtıysa mazlum ve mağdurun biri, 12 Eylül İdamlıklarının şiirlerini okumakla övünen Ustanın dili tutuluyor, gözü kapanıyor, kulağı sağırlaşıyor ve bir bakıyorsun mahkemenin biri davacı olan bu kişiyi, eski defterleri açarak davalı duruma düşürüyor ve 18 yılla yargılamaya başlıyor… Ustalık dönemi muhteşem başlıyor!
Çıraklık ve Kalfalık döneminden, hani ya unutulmuş olabilir diye birkaç küçük hatırlatmada bulunalım: “28 Şubat saldırılarının korucu başı Çevik Bir'in; ABD'nin en güçlü siyonist Yahudi lobilerinden JINSA'dan aldığı "cesaret" madalyasından aynısı bir süre sonra Tayyip Erdoğan’ın boynuna da takıldı. Ödüle doymayan Tayyip Erdoğan, Merkezi ABD'de bulunan ADL'den, 6 Kasım 2005’te II. Dünya Savaşında Musevilerin hayatlarını kurtaran Türk diplomatları adına umursamayı cesaretlendirme (Courage to Care) ödülünü aldı. Ödül verenler sıraya girmiş gibi peş peşe, önce Amerikan Yahudi Kongresi AJC tarafından 2004 yılında cesaret karakteri ödülünü (Profiles of Courage) sonra da 1 Temmuz 2005’te Akdeniz ülkeleri arasındaki kültürel işbirliği ve ilişkilerin geliştirilmesi için çalışan Akdeniz Laboratuvarı Vakfı'nın Avrupa Kurumlar Ödülünü aldı.” Tayyib’im bu ödülleri hak etmek için ne yapmış olabilir?
«Ilıman İslam» fitne hareketinin baş mümessili sahte hocaefendinin Amerika’ya rağmen bir iş yapmayacağı kendi ifadesiyle malum. Bu istikamette Kemalizm’le uzlaşma sinyalleri vermesi ve yine Batı’nın gelinen nokta itibari ile bunu elzem görmesi Müslümanlar açısından Ustalık Döneminin ne kadar çetin geçeceğinin en büyük kanıtı. Son iki dönemde onlarca Müslüman vatandaş öldürülerek düzenlenen, operasyon kılıflı katliamlarda Amerika’nın elindekinden daha çok El-Kaide Örgütü mensubunu yakalayıp içeri tıkanlar, ve yine hayali bir takım örgütler uydurularak Gaziantep’te, İzmir’de, İstanbul’da Müslümanları mahkum edip zindanlara atanlar, elbette bu ustalık döneminde Müslümanlara karşı daha acımasız ve sinsi hareket edeceklerdir. Hiç duymayacaksınız belki de, hiç görmeyeceksiniz… Ama ateş düştüğü yeri yakacak ve o ateş büyüyüp sizin eve ulaştığında her şey çok geç olacak. Ki şu an ateş düştüğü yerin dışına çoktan taşmış, eğer duygular iptal olmadıysa, gözler kör olmadıysa, kalpler katılaşmadıysa basit bir bakışla fark edilecektir. Yer yüzü tufan öncesi sessizlikte ve pamuk ipliğine bağlı bir istikrar söz konusu… Hepsi hepsi pamuk ipliği, herkes buna hazırlıklı olmalı…
Bu arada ustalık döneminden, seçimden hemen sonra ki haftadan birkaç büyük hizmet başarısını ifade edelim ne demişler; “yiğidi öldür hakkını ver”: “Gazze yolcusu Marmara Gemisine dur” deyiş ve ardından Netanyahu’nun Tayyip Erdoğan’ı, aldığı %50 oy bahanesi ile tebrik etmesi ve kutlaması… Suriye ile seçim öncesi “Kardeşlerim” tiyatrosu oynarken seçim sonrası birden Suriyeli kardeşlerine düşman kesilen cebellut roller ve bundan dolayı Batılı siyasetçilere ve dahi Obama’ya küçük dilini yutturuş, ardından Obama’nın hemen Tayyip Erdoğan’ı arayarak iltifata boğması… 1.7 Milyar lira borcu bulunan Karamehmetlerin borcunun vakti geçmesine rağmen yeniden yapılandırmaya sokulması ve inanılmaz bir şekilde, tek kalemde borcun 400 milyon liraya çekilmesi. Yani 1.3 milyar lira borcun silinmesi. Bunu 650 liralık asgari ücrete bölün 2 milyon kişinin bir aylık maaşı… “Lafı mı olur sildim gitti, yetimin hakkıymış mışmış da mışmış sildim gitti. Adalet ve Kalkınma için sildim yalan mı?”
28 Şubatçıların baş düşman olarak gördüğü Salih Mirzabeyoğlu, bir hukuk katliamının neticesi halinde hâlâ içeride tutuluyor. AKP, bu meseleyi değil çözmek, gündemine bile almak kaygısını gütmüyor. Güdemiyor.
Sırada ne var ben söyleyeyim; Patrik buluşması ve dinler arası diyalog ayağı Müslümanların Hristiyanlığı meşru görmeye başlaması. Batıyla entegrasyon hesabı Kürtlerin İslami düşünce anlayışından soyundurulması, büsbütün kel fodul bırakılması. Yahudi ve Sabataist dönmelerin güç ve koordinasyon yeteneklerinin artırılarak içte ve dışta devşirilen Türk ve Kürtler aracılığı ile herhangi bir sebeple belirecek antiemperyalist ve antisiyonist hareketlerin bastırılması. Siyasi ve ekonomik olarak içi boşaltılan Anadolu’nun savunma mekanizmasının kırılması.