7 Mayıs Çarşamba günü saat 12.00'de fuarın açılışı yapıldı… Etkinlik olarak trende söyleşiler, Sirkeci Garı'nın tarihi bekleme salonunda konferanslar, panel, müzik dinletileri ve dergiciliğin enleri töreni yapıldı bu beş gün içerisinde. Kültür, sanat, siyaset, mizah, edebiyat, çocuk gibi farklı alanlarda yayın yapan 100'ü aşkın derginin iç içeliğinin verdiği farklı bir atmosfer oluştuğunu ve memleketimizin bu tip etkinliklere ihtiyaç duyduğunun altını çizmek istiyoruz.
Beş gün boyunca dergi çalışanlarımızın nöbetleşe beklediği Baran Dergisi ve hemen yanındaki Aylık Dergisi standına alakanın geçtiğimiz fuara nisbetle daha bir yoğun olması bizleri sevindirdi. Bir önceki fuarda özellikle gençlerin alakası daha çoktu; bu fuarda ise gençlerle beraber her yaştan okurun ayrı ayrı tebrik ve teşekkürlerini aldığımızı söyleyebiliriz...
İlk gün yan yana iki ayrı yerde olan Baran ve Aylık dergisi standlarımızı ertesi gün kardeşlik ruhiyatına bir misâl olarak, aralarındaki paravanı kaldırarak birleştirdik; hem rûh birliği bakımından ve hem de standlarımızın görünümü bakımından ziyaretçi ve okurlarımızdan güzel tepkiler aldık…
Her kesimden ve her yaş grubuna mensup okurlarımızla tanışmamıza vesile olan Türkiye Dergi Fuarı’ndaki standımıza Başakşehir Belediye Başkan Mevlüt Uysal, Kültür A.Ş.’nin yetkilileri, T.C.D.D yetkilileri, gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, sosyolog gazeteci yazar Müfit Yüksel, Eski Bahçelievler Belediye Başkanı Muzaffer Doğan, Yedi İklim Dergisi’nin başındaki isimlerden edebiyatçı yazar Ali Haydar Haksal gibi kamuoyunca tanınmış birçok kimse de gelerek bizlerle hasbihal ettiler…
Bir önceki fuarda Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun kitaplarına çok yoğun alaka gösterilmiş ve elimizdeki bütün kitaplar daha ilk günden bitmişti. Gelen ziyaretçileri böyle bir sebepten ötürü eli boş göndermemek için fazla fazla olarak kitapları standımıza dizdik; fakat “Mirzabeyoğlu” ismi fuarda öyle alaka görüyordu ki ilk günün akşamı yine kitaplar tükendi. Ertesi gün dergimiz kütüphanesinde ne kadar kitap varsa getirdik ama ikinci gün tekrar bitti. Genç-yaşlı herkes dergimiz ile beraber Salih Mirzabeyoğlu’nun kitaplarına büyük bir teveccüh gösterdi. Ve bu hareketlilik son güne kadar sürdü; Salih Mirzabeyoğlu ve fikriyatının halkımız nezdinde daha bir alakaya mazhar olduğunu ifade edebiliriz.
Baran Dergisi’nin de okur ve ziyaretçilerden aynı alakayı gördüğünü söyleyebiliriz. Biz bu fuar esnasında kendi hesabımızı bilmek adına getirdiğimiz dergilerinin sayısını bir yere not etmiştik; fuar için ayırdığımız 2000 dergiden 1485 tanesinin okurlarımız tarafından alındığını net olarak söyleyebiliriz. Aylık Dergisi ise Baran Dergisi’ni alaka bakımından geçerek 1800 rakamına ulaştı… Gelen her ziyaretçi ve okur, özellikle İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’na olan sevgisini dile getirdi ve onun için dualar ettiklerini özellikle belirtti…
Bu fuarın bir öncekine nazaran daha sakin geçtiğini düşünenler olduğunu fuar esnasında dile getiren birçok kimseye rastladık ve bizzat kendim bu hususa dâir bütün standları dolaşarak ufak bir kamuoyu yoklaması yaptım. Bütün katılımcıların altını çizdiği husus, katılımın biraz seyrek olduğu ve bir öncekine nazaran alakanın daha az olduğu yönündeydi. Fakat ilginçtir, biz Baran Dergisi ekibi olarak namaz vakitleri haricinde okur ve ziyaretçilerin alakasından çoğu zaman yemek yemeye bile fırsat bulamadık. Öyle ki, kimi zaman standımızı ziyarete gelen okurlarımıza emanet ederek ihtiyaçlarımızı gidermeye çalıştık. Bu açıdan bakıldığında, fuara değil, fuardaki birçok dergiye gösterilen alakasızlıktan mütevellit bir şikâyet hâsıl olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Baran ve Aylık dergisi adına abartısız bir şekilde söylersek okur ve ziyaretçiler sadece standımıza uğramak için gelmedikleri halde, ortamı olmamasına mukâbil uzun dakikalar boyunca bizlerle hasbihâl ettiler, etmek istediler… Bizce bu alakaya iki şey sebeb oldu; birincisi ikincisinin sebebi olmak üzere Salih Mirzabeyoğlu’na duyulan alaka; ikincisi ise, dergimizin İbda idealini, davasını gütmesi, bu yönde yayıncılık yapmasıydı. İnsanların İbda fikriyatına olan bu teveccühü de bize gösterdi ki, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yıllar evvel toplum içerisine ektiği tohumlar çoktan filiz vermiş ve bugün ağaçlaşmaya doğru hamle içerisindedir. Biz de, İbda fikriyatına nisbetle sürdürdüğümüz yayıncılık faaliyeti vesilesiyle bu alakanın hedefi olduk.
Okur ve ziyaretçimizin bizlerle paylaştıkları eleştiri ve görüşlerini kısa başlıklar hâlinde özetlemek gerekirse:
Şikayet sadedinde,
Kapak mevzularını işleyen yazıların muğlak ifadelerden ziyade daha açık bir dille kaleme alınması gerektiği...
Salih Mirzabeyoğlu’nun eserlerine dâir yazıların azlığı… (Okurlarımız, “Mirzabeyoğlu’nun diline aşina” olmadıklarını ve hiç olmazsa onun eserleriyle daha önce tanışanların yeni tanıyanlara açıcı olmak bakımından bu tip yazıları çok önemsediklerini söylediler)
Kültür-Sanat mevzularının daha sık işlenilmesi gerektiği.
Bazı bayilerde derginin bulunamaması…
Okur toplantılarının daha sıklıkla yapılması ihtiyacı…
Görüş ve tenkidler ise;
Türkiye’deki kaypak siyasî hava ve birçok harekete rağmen tutarlı bir yayın politikasının takip edildiği…
Bütün muhalif tavrına rağmen hakkaniyetli bir politika izlediği; “iyi-güzel-doğru”ya nisbetle hareket edilmesi ve neticesinde “kuru muhalefet” tarzı laf söylemiş olmak için laf söylemek hatasına düşmediği…
İbda’nın sınırlarını çizdiği stratejik prensiplere devamlı yaklaşmaya çalışılırken taktik sahalara kapılıp gitmediği…
Bazı zamanlar medyada rastlanılan haberin belki de aynısına dergide rastlanıldığında haberin başlığına katılan bir yorum ile o haberin çok değişik fikirleri açıcı olmasının güzelliği…
Dergi kapaklarının başka dergilere göre çok farklı olması, kendini tekrar etmemesi, bunu yaparken orijinal meselelere kapı aralamaya çalışması…
Bu arada belirtmemiz gerekir ki, standımıza gelen ziyaretçilerin bir çoğu Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun sağlık durumunu, cezaevinden ne zaman çıkacağını vs. sorup selam söylediler. Biz de bu vesileyle onların selamlarını kendisine iletiyoruz.
Hülasâsı hâlinde söylersek, bu dergi fuarının bizim için çok bereketli geçtiğini, birçok yeni genç arkadaşla tanıştığımızı, Salih Mirzabeyoğlu ve İbda’ya olan sevginin günden güne arttığını yakinen gördüğümüzü söyleyebiliriz.
Standımıza gelen gelmeyen tüm okur ve ziyaretçilere, belediye başkanlarına, yazar ve gazetecilere de bu yazı vesilesiyle teşekkür ederiz.