Biz, efendiler; İslâmî nurlarını kaybetmiş ve meydanı Allah düşmanlarına açık bırakmış eski nesillerin acıklı haline karşılık, kupkuru ve yalnız sözde Müslümanlık iddiasıyle kendilerine nusret etmekten gani ve münezzeh olan «Zülcelâl»in «Müntakim» ismine mazhar olmayı gaye edinmişiz! Dâva ve ideolocyamızın tek mazhariyet hedefi budur! Mazhar kılar veya kılmaz, kendisi bilir. Fikir ve ruhta lâyık olursak mazhar kılar, şanı böyle gerektirir. Lâyık olmazsak mazhar kılmaz, şânı böyle gerektirir. Öyleyse bize düşen, layık olma- ya, sadece layık olmaya çalışmak... «Zülcelal»in «Müntakim» ismine mazhariyet...

Zıt dünya, İslâmiyet'i farazî Müslümanlarda gördüğü beş zaafla içinden, kendisinde doğurduğu beş kuvvetle de dışından tahribe kalktı.

İçe ait, beş zaaf: Ahmaklık, kabalık, cahillik, taklit, küfür... Ahmaklık kabalığı, kabalık cahilliği, cahillik taklidi, taklit de küfrü doğurdu.

Dışa ait beş kuvvet: Plân, metot, sistem, müspet bilgiler, maddeye hâkimiyet... Plân metodu, metot sistemi, sistem müspet bilgileri, müspet bilgiler de maddeye hakimiyeti doğurdu. Böylece, hakkı verilmeyen ve tâbileri bayrak altında toplanmayan ruhun imtiyazı güme götürülmek istendi.

İşte biz, bütün bu olanlara karşılık, dâvamızı, her şubede «Müntakim» ismiyle tecelli ettirmekten başka hiçbir emel sahibi değiliz. Mahut beş iç zaafı doğrudan doğruya imha, mahut beş dış kuvveti de ihya suretiyle, her birinden gerçek ruhun, öz hakikatin, yani İslâmiyetin intikamını almak... Buna memuruz efendiler!

Lütfuyle Yâ Müntakim!

Ben kapitalizmim Ben kapitalizmim

Emaneti ayağa düşüren nesillerin hem kendilerinden, hem de düşmanlarından, İslamiyet intikamını biz alalım! Ve lütfuyle; kutsî isimlerinden biri olan «Müntakim» ismini yazmadık tek levha, tek yaprak, tek nokta, tek mevzu, tek , tek hesap, tek dâva, tek şahıs, tek mezar bırakmayalım!...

O zaman görürsünüz intikam arsamızda yükselecek olan leşlerin azametini!...

3 Kasım 1950

Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve, s. 147-148