Tarihçi Said Alpsoy, Amerikan Büyükelçisi Charles Chery'nin de destek verdiği Türkçe ibadet projesine İnönü’nün, halkın tepkisinden endişe ederek karşı çıktığını anlattı. Alpsoy, Ayasofya'da Türkçe Kur'an okuma denemeleri yapıldığını, ancak Mehmet Akif Ersoy'un eserinin kullanılmasına karşı çıkması üzerine Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kur'an mealinin tercih edildiğini aktardı.

Alpsoy şunları söyledi:

“Ezanla beraber arkadaşlar, ibadet de Türkçeleştirilmek istendi ancak İnönü engel oldu. Çekingen ve çok ihtiyatlı birisi olan İnönü, "Hayır, yani ezan daha bu millete hazmettirilmeden, bu kabul ettirilmeden hemen arkasından ibadet, halkın isyan etmesinden, bizi iktidardan düşmesinden korkarız" diyerek engel oluyor. Amerika elçisi Charles Chery, Türkçe ibadet projesinde başı çekiyor, "Amerikan elçisinin ne işi var?" diye sorulduğunda cevap yok. Ayasofya'da, henüz kapatılmadan ve camilikten çıkartılmadan, Türkçe Kur'an okuma denemesi yapılıyor. Bir Mevlit gecesi, bir Kandil gecesinde, camiye ilk giden cemaatlerden bir tanesi olan Büyükelçisi ile karısı, Ayasofya gibi bir camide ilk defa Türkçe Kur'an'ı dinlemek için bulunuyor. Malum, Mehmet Akif bu sebepten, yani ibadetlerde kullanacakları benim Kur'an'ımı istemeden böyle bir şeye alet olacağım diye, yerine Elmalılı'ya Kur'an meali havale ediliyor. Şimdi bunu hoca arkadaşlarımız daha iyi idrak ederler; Elmalı'nın Türkçe meali baştan sona kadar devrik cümledir ve bu esasen doğru değildir, kasten yapmış. Devrik cümle ile tecvit olmaz, yani bu namazlarda Türkçe ibadetin ana kitabı olarak kullanılmak istendi mi kullanılamaz. Elmalı, kitabı kendisi için tedbir almış.”

5816 sayılı kanun sadece Müslümanlara mı işliyor? 5816 sayılı kanun sadece Müslümanlara mı işliyor?

CHP/Tek Parti'nin İslam düşmanlığına birkaç örnek

Tarihçi Said Alpsoy, Türkiye'de bazı camilere jandarma yerleştirildiğini ve "Canavar Düdüğü" adında bir cihazla Ramazan boyunca ezan okunmasının engellenmeye çalışıldığını anlattı. Ayrıca, Kemalist askerlerin "Allah Allah" yerine "hurra" diye bağırarak eğitildiğini belirterek, bu uygulamaların İslam karşıtlığına varan bir düzeye ulaştığını ifade etti.

Alpsoy Kemalist askerlerin zulmünü şöyle dile getirdi:

“İyice mimlenmiş bazı camiler var. Yani bu gerçek ezan okuma, diyelim bir camide, herhangi bir yerde çok tekrar etmiş. Artık Mim ne olunca Ankara'dan emir veriliyor, özellikle cuma günleri, yani en kalabalık cemaatin toplandığı günlerde, ayağından postalın da çıkartmamış dört beş tane jandarma askeri caminin içinde, müezzin mahfilinde nöbet tutuyor. Emri vaki olur, biri kalkar gerçek ezan okumaya kalkışırsa bastırmak için. Ramazan topu atmıyorlar arkadaşlar, minarelere ‘Canavar Düdüğü’ koyuyorlar, hava hücumlarına karşı ikaz sesi çıkartan itici çiğ bir ses var ya. Ramazan topunun yerine Canavar Düdüğü çalıyorlar, milleti Ramazan'dan, oruçtan soğutmak için. Askerlerin hücum eğitimlerinde 'Allah Allah' diye bağırarak süngü taarruzuna kalkması yasaklanıyor, 'hurra' diye bağırtıyor askerleri. Yani şimdi bunlar öyle böyle İslam karşıtı da değil, Allah düşmanı, İslam düşmanı derken, mübalağa buraya kadar getirdiler.”