BİR KELİME: NOKTA
Yok, şu malûm Nokta dergisinden filan bahsetmeyeceğim. Hazret-i Ali’ye atfedilen, “İlim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı” hikmetindeki “nokta”ya kısaca değineceğim.
“Nokta” kelimesi, köken olarak Arabça “nukta”, Süryanice “nükdta” kelimelerinden Türkçe’ye girmiş. İngilizce karşılığı “Point”, Almanca “punkt”, Rusça “kropka”, İspanyolca “punto”, Kürtçe “xala”…
Salih Mirzabeyoğlu’nun “Furkan” lûgatı eserinde “Nokta”:
“Nokta: Benek. Durak, mevki. Mahâl. Göze arız olan leke. Durak işareti. Tek karakol, tek nöbetçi. Hiçbir uzunluğu olmayan şekil: 164.” (s. 257)
BİR HATTAT: KAMİL NAZİK
Küçük Ayasofya Camii’nin yanında bir atölyesi bulunan ve çok zor şartlardan hattatlığa uzanan ilginç bir hayat hikâyesine sahib olan Hattat Kamil Nazik’e getireceğim sözü. Mütevazı atölyesinde verdiği bir röportajda şöyle diyor:
- “Hat sanatını matematik ile bağdaştırmalıyız. “Hat Sanatında Matematik Kavramlar” diye bir kitab yazmayı düşünüyorum. Çünkü bizim mesleğimizdekilerin birçoğu matematik, fizik bilmez. Nokta, hat sanatının ölçü birimidir. Noktanın ölçüsü ise 5 birime 6 birimdir. Kâbe’nin ölçüsü de budur. Hazret-i İbrahim zamanında yapıldığında kareydi. Peygamber Efendimiz 25 yaşındayken bir harabeye dönüşmüştü ve bu yüzden tamiri gerekti. Tamiri sırasında kullanılan keresteler yetmeyince, bir tarafından altıda bir oranında küçültülmek zorunda kaldı. Nokta çok sırlıdır. Nokta, Kâbe’mizin küçültülmüş hâli olarak hat sanatında kullanılıyor. Kâbe dünya üzerinde nasıl duruyorsa, kağıt üzerinde de öyle duruyor nokta. Kâbe bir semboldür. Yeryüzünün sembolü… Cenab-ı Hakk’a yakınlaştıran secde makamıdır. Elif harfinin boyu 7-8 ve 12 nokta arasında olabilir. Zaman zaman daha az nokta boyunda da olabilir. Elif çizgisi bir insana benzer. Elif, 7-8-9 nokta arasında güzeldir. Ama nokta, boyu artarsa güzelliğini kaybetmeye başlar. Yazının hiçbir çizgisi, bilhassa nesih ve sülüs yazıda tam dik değildir. Yuvarlağımsıdır. İnsanın uzuvları da öyledir. (…)
Kur’ân kâinatın fihristi iken, Cenab-ı Hakk kâinatı bir noktaya gizlemiştir. Küçüldüğünde nokta olarak var oluyor. Küçüldükçe küçük kâinatı temsil ediyor. Nokta buudsuz olduğundan, kendisi bana ruhu çağrıştırıyor. Hat sanatında en zor safha istiftir. Çünkü istifte alternatifler sonsuzdur ve bu sonsuzluk içinde güzeli yakalamaya uğraşmalıyız. Hat sanatı ile yürekten uğraşan kişileri Allah muhakkak ihya eder. Hattın iki yönü var, biri dışarıdan görünen, bir diğeri yazanın içeriden gördüğü taraflardır. Hat sanatı insanın iç dünyasını aydınlatarak, sanatçının iç dünyasına doğru fetih gerçekleştiriyor.”
RESİM HİKEMİYATI: ELİF
Salih Mirzabeyoğlu “Elif” isimli eserinde, aslında şimdiye dek resimle ilgilenenlerin pek dikkat etmediği, -hattâ hat sanatı ile ilgilenenlerin de-, önemli bir noktaya dikkat çeker:
- “Bir Not: “Çoğunluğun unuttuğu bir şey, bütünün biricik olduğudur. Tabiat bir şeyi asla iki kere yapmaz. Benim büyük ayrılıkların ilişkilerini aramam bu olgudan kaynaklanır. Bir ressam onları aynı şekilde yapmak zorunda değildir kuşkusuz. Amacım nesneleri hareket hâlinde bulundurmak ve bu hareketi tutarsızlık ve zıt güçlerle kışkırtmaktır. Böylece en uygun ânı yakalamayı umut ediyorum!”… Bütünün biricikliği aşkın şiarıdır; ve her büyük sanatkâr, sanatında bunu doğrulama peşindedir. Ânda, geçmiş ve gelecekle birlikte bütünlük, bir figür etrafında bunu sağlamak, Picasso’nun derdi; aslında her ressamın derdi olması gerekir belki. Bunu nasıl sağlamaya çalıştığı hususunda söylediklerine gelince, onun hat çalışması da yapmış olduğunu bilmeme nazaran, -kendi çalışmalarım sırasında farkettiğim bir husus olarak belirteyim-, aslında kendi bir resim olan harflerin, bilinen resim içinde tek veya kelimeyi temin eden çokluğun istifi olarak resimlendirilmesi, -hatta, gemi, kuş gibi şeyler çıkarma komikliğinden bahsetmiyorum, resim mevzuu üzerindeyim!-, bu imkânı fazlasıyla veriyor; doğrudan harflere dayanan ve zaten kendisi nonfigüratif-figürsüz olan harflerden türeyen bir buluş çabasında, meselâ bir suretin hem önden, hem sağdan sola hareketli, hem aykırı görüntü ve tersi hareket, kabil oluyor. İhtimaldir ki, Picasso, resim sanatındaki çığır açan ve sürekli sıçrayan temel ilhâmını bundan almıştır. Şimdiye kadar dile getirilmemiş bu ifşâı, yarının büyük İslâm ressamlarına bir anahtar olarak sunuyorum.” (s. 70-71)
Biz de ilgililerin veya ilgilenenlerin istifâdesi için bu vesileyle nakletmiş olalım.
Baran Dergisi 483. Sayı
Baran Dergisi 483. Sayı