Gülçin Şenel
Nikola Tesla, ampulü icad eden Edison’la aynı dönemde yaşamış bir mucid, fakat dehası ile Edison’dan daha büyük bir mucid. Elektriğin herhangi bir bağlantı olmadan alternatif akım gibi bir marifetle nakledilebileceğini ilk isbatlayan bilim adamı olarak, Edison’un “popüler”liğine nazaran ismi kasden karalanmış, adı “deli”ye çıkarılmış bir dahi. Hâlihazırda günlük kullanımımızda olan radyodan başlayarak, cep telefonu, uzaktan kumandalı araçlar, elektrikli motorla çalışan araçlar, röntgen gibi bildiğimiz tüm teknolojik icatların mucidi olduğu kadar, bugün varlığı gizlenen, “zihin kontrol cihazları” (Telegram) gibi karanlık teknolojilerin de ilham kaynağı olan kişidir Tesla.
Nikola Tesla, 9 Temmuz 1856 yılında, o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı olan Hırvatistan’ın güneybatı kesiminde Smiljan isimli bir köyde doğar. Ailesi Sırp asıllıdır.
Annesi, okumamış olmakla birlikte, Tesla’nın okul öncesi eğitiminde çok önemli bir yere sahibtir. Tesla, annesinin mucitlerle dolu bir soydan geldiğini ve evdeki hayatı kolaylaştıran araç gereçleri annesinin tasarladığını anlatır. Ayrıca, kendisinde mucitlikle ilgili sahib olduğu her şeyin annesinden geldiğini söyler ve birlikte yaptıkları çalışmalardan bahseder.
Tesla’nın köydeki Ortodoks kilisesinin rahibi olan babası da ilginç bir insandır. Çok okuyan, birkaç dil bilen bu kişinin ezber kabiliyeti, bazı klasikleri eksiksiz tekrarlayabilecek kadar kuvvetlidir. Babası Tesla’nın papaz olmasını ister, Tesla ise mühendislik okumayı... Tesla, ölümcül bir hastalık sırasında “mühendislik okursam çok daha iyi olurum” der, babası da onu kıramaz. Tesla, fizik ve matematikteki bilgisini arttırırken, Graz'daki Politeknik okuluna girer ve Prag Üniversitesi'nde eğitimini sürdürür. Yabancı teknik eserleri okuyabilmek için, anadili olan Sırpça ve ailece bildikleri Almancaya ek olarak, İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı da kısa sürede öğrenir. Daha sonra Amerika’ya giderek, icatlarını ve çalışmalarını çok zor şartlarda yürütmeye çalışır.
Kendi ifadesiyle, “zihninde çakan şimşekler” çoğu zaman rehberi olmuştur. Bunlardan ışık patlamaları olarak bahseder ve şöyle der:
- “Bu ışık patlamalarını hâlâ zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Ama artık eskisi kadar heyecan verici değil bu, eskiye nazaran daha etkisiz. Gözlerimi kapattığımda, ilk önce mutlaka çok koyu ve tek tonlu bir mavi fon görüyorum. Tıpkı açık ama yıldızsız bir gecede olduğu gibi. Birkaç saniye içinde bu alan parıltılar saçan ve bana doğru ilerleyen yeşil ışıltılarla doluyor. Neden sonra sağ tarafımda birbirine paralel ve yakın ışınların oluşturduğu iki ayrı sistem görüyorum. Bu iki sistem birbirleri ile dik açı oluşturacak şekilde duruyorlar; sarı, yeşil ve altın renklerinin hâkim olmasına karşın, her türlü rengi içeriyorlar. Sonra bu çizgiler daha da parlaklaşmaya başlıyor ve her yere parıltılar saçan belirgin noktalara serpiliyor. Bu resim yavaş yavaş görüntü alanımdan çıkıyor ve sola doğru kayarak yok olup gidiyor, yerini pek de hoş olmayan ölü bir griliğe bırakıyor. Burayı çabucak kabaran ve kendilerine canlı formlar vermeye çalışıyormuş gibi duran bulutlar doldurmaya başlıyor. İşin ilginç yanı şu ki, ikinci safhaya geçilinceye değin bu griliği belirgin bir şekle benzetemiyorum. Her seferinde, uyuyakalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin yahud insanların görüntüleri canlanıyor. Onları gördüğüm ânda anlıyorum ki şuurumu yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa yahud bunu reddediyorlarsa, biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor...” (1)
Sonradan telsiz denilen, radyo alanında Nicola Tesla'nın öncülüğü, Mors koduyla yapılan haberleşmeden de ileri gider. 1898'de New York şehrinin Madison Parkı'nda (Madison Square Garden) telsiz ile uzaktan kontrole dair parlak bir gösteri düzenler. An’anevî Elektrik Fuarının yapıldığı yer ve genellikle Barnum-Bailey sirkinin çalıştığı büyük alanın ortasına büyük bir tank koyar ve suyla doldurur. Bu küçük gölün üzerine, yüzmesi için, 1 metre uzunluğunda anten direği olan bir tekne koyar. Teknenin içinde bir radyo alıcısı vardır. Nicola Tesla, seyircilerin isteği doğrultusunda ileri gitme, sağa veya sola dönme, durma, geri gitme, ışıkları yakıp söndürme gibi çeşitli şeyleri uzaktan radyo kontrolü sayesinde yapar. Unutulmaz gösteri tüm seyircileri hayran bıraktığı gibi günlük gazetelerin ön sayfalarındaki yerini alır…
Tesla çocukluğunda geçirdiği tuhaf bir tecrübeden de çok etkilenmiştir. Şöyle der:
- «“Çocukluğumda, ilginç bir felaket yüzünden acı çekiyordum; sıklıkla kuvvetli flaşlarla bezeli imajlar, gerçek nesnelerin yerini alıyor, düşüncelerimi ve hareketlerimi engelliyordu. Bu resimler daha önce gördüğüm ama hiç hayalini kurmadığım nesneler ve sahnelerdi. Bana bir söz söylendiğinde, nesnenin işaret ettiği resim aniden hayalimde canlanırdı ve bazen gördüğümün gerçek olup olmadığının farkına varamazdım. Bu bende büyük bir kaygıya ve rahatsızlığa sebeb olurdu”. Bu görünümler hastalıklı bir kimsenin gördüğü halüsinasyonlarla karıştırılmamalıydı. Bunlar (görünen imajlar) kendi formüle ettiği teoriye göre; önemli bir uyarının (heyecanın) sebeb olduğu, beynin refleksiv bir davranışla retina üzerine gönderdiği imajlardı. Tesla, “eğer bu teorim doğruysa, herhangi birinin aklında tasarladığı bir nesnenin görüntüsü bir ekrana yansıtılabilir ve böylelikle görünür hâle getirilebilir” der. İnsan ilişkilerinde bir devrim olacağını düşündüğü bu teori üzerine o zamanlarda epey bir çaba sarfetmiştir. Kendi aklında tasarladığı bir görüntüyü, başka odada oturan bir kimsenin de zihninde oluşturabilmek için uğraşmıştır.» (2)
Tesla’nın “İnsan ilişkilerinde devrim” olacağını düşündüğü teorisi, bugün “Telegram-Zihin Kontrolü” ismi altında, Batının dünya hâkimiyetinin en büyük fakat en gizli silahı olarak önümüzde durmaktadır. O gün Tesla’yı “deli” diyerek damgalayan, yapacağı icatlar (mesela halkın kullanımı için bedava elektrik üretebiliyordu) için finans desteği vermeyen, basında onun deliliğini isbatlamak için “uzaylılarla konuşuyor” şeklinde asparagas haberler yaparak değerini düşürmeye çalışan Amerika, onun hayâllerini, teorilerini, icatlarını yağmalayarak ulaştığı teknolojiyle bugünlere gelmiştir.
- “Tesla’nın ismi, (…) zamanla unutturulmuş ve onun teknolojileri üzerine karanlık projeler üretilmeye başlanmış olduğu iddiaları dünyayı kaplamıştır. Soğuk savaş yıllarında her iki tarafın da bu teknolojiyi kullandığı ileri sürülmüş, bütün bir nükleer savunma ve saldırı amacını güden “Yıldız Savaşları” projesinde bu teknolojiden yararlanılmıştır. Ölüm ışınları, ultra düşük dalgalar, çok yüksek frekanslar, atmosferdeki elektrik enerjisinin değerlendirilmesi, atmosfere elektrik dalgaları yayarak bunun dünyanın her yerinden kullanılmasının sağlanması, radyo frekanslarıyla uzaktan kumanda edilebilen bugün kullanılan füzeler, yüzlerce mil etkili bir elektrik kalkanının oluşturularak girmeye cesaret eden düşmanın ânında yok edilebilmesi, gibi bize bugün bile hayalî gelebilecek birçok projenin ardında Nikola Tesla’nın teknolojisinin geniş izlerine rastlanmaktadır. 1930’larda Tesla, sözkonusu ölüm ışınını ve kimsenin geçemeyeceği Tesla kalkanının yapılabileceğini açıklamıştır.” (3)
Tesla, 7 Ocak 1943 tarihinde 86 yaşındayken New Yorker Oteli'nin bir odasında, tek başına, kalb yetmezliği sebebiyle ölür. Ölmeden önce “teleforce silahı” adını verdiği bir çalışma yürütmekte olan Tesla'nın -“zaman yolculuğu” da dahil- üzerinde çalıştığı bütün dokümanlarına, ABD hükümeti tarafından el konulur. O dokümanların akıbeti, bilinen veya saklanan bugünkü Batı teknolojisinin -Telegram gibi “en acı” olanlar dahil- sayısız “meyve”sini doğurur.
DİPNOTLAR
1- Margaret Chaney, Tesla Anlaşılamamış Dahi, Aykırı Yay., İstanbul 2002, (Aktarım: http://tr.wikipedia.org/wiki/Nikola_Tesla 10 Temmuz 2011)
2- “Elektriğin Dahisi: Nikola Tesla”, Bilim ve Ütopya, Mart 2000.
3- A.g.y.