To Read in English Click Here

Rusya ile Ukrayna arasındaki hadiseler devam ediyor. Ben bu süreçte Kırım’ın, Kırım yarımadasının Rus İmparatorluğu tarafından işgalinin tarihine temas etmek istiyorum. Çünkü enteresan gelse de bu hadisenin Venezüella tarihiyle alakalı bir tarafı var.

Kırım, aslına bakılırsa Rusya sınırları içerisinde değildi. Binlerce yıl önce Greklerin gelip yerleştiği Kırım, Türklerin bu bölgeye gelip yerleşmeye başlamasıyla Türk imparatorluklarının da ilgi alanı hâline geldi. Osmanlı da Kırım ile ilgilendi; ki onlar fethettikleri bölgelerde insanlara zorluk çıkarmıyor, nizam getiriyor ve insanlara saygı gösteriyordu.

Türk-Moğol İmparatorluğunun dağılmasının ardından Kırım’a Türkler hükmetmeye devam etti ve burası Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgeydi. 14. Yüzyılın sonlarına doğru cesaretli insanlar olan Türkler Kırım Hanlığını kurdu. II. Katerina döneminde Kırım, Rus İmparatorluğunun Karadeniz’e tek çıkış kapısıydı ve bu bakımdan da son derece ehemmiyetliydi. 1783 yılında II. Katerina yönetimindeki Rus İmparatorluğunun Kırım’ı işgalinde Venezüellalı general Francisco de Miranda da bulundu. 1750 yılında doğan Miranda, Rus İmparatorluğu Kırım’ı ilhak ettiğinde 33 yaşındaydı ve burada verilen, tarihin önemli savaşlarından biriydi. Savaş neticesinde Kırım Prusyalı aristokrat bir aileden gelen II. Katerina yönetimindeki Rus Slav İmparatorluğu tarafından işgal edildi. II. Katerina kocasının askerler tarafından tahttan indirilmesinin ardından bu imparatorluğu yönetmeye başlamıştı.

Francisco de Miranda genç yaşta olmasına rağmen Kırım’ın işgalinde kilit bir rol oynadı. Ruslar bin yıldan uzun zaman önce Kırım’a gelen Rumlar vesilesiyle Hıristiyanlaşmıştı; fakat Kırım işgalinden sonra Ruslar, bu bölgedeki Rumları Kırım’dan uzaklaştırdı. Tatarların ise problem çıkarmamak kaydıyla burada yaşamaya devam etmesine izin verdi; fakat artık idare onlarda değildi.

Francisco de Miranda Latin Amerika’nın bağımsızlık kahramanıdır. Kendisi aynı zamanda bugün Amerika Birleşik Devletleri olan Kuzey Amerika’nın bağımsızlık mücadelesinde de bulundu. Aynı zamanda Fransız İhtilâli’nde de rol aldı. Kanarya Adalarında yaşayan ailesi varlıklı bir aileydi ve Kanarya adalarından Venezüella’ya geldiler. Miranda da Karakas’ta doğdu. Bir tüccar olan babası Karakas’ta dışlandı, çünkü kendisi bölgenin aristokrat sınıfından değildi ve Venezüella’da hatta tüm Latin Amerika’da böyle bir sistem hâkimdi.

Francisco de Miranda, genç bir Venezüellalı general olarak Fransa’da ihtilâl için mücadele etti. Osmanlı imparatorluğuna gitti. Daha sonra Rusya’ya geçerek Kırım’ı Rusya adına işgal etti. Kırım’da Türklere karşı verdiği savaşı kazanan bir başkomutandı.*

Tüm bunlardan sonra Francisco de Miranda Venezüella’ya geri dönmek istedi. Venezüella’yı ve tüm Latin Amerika’yı özgürlüğüne kavuşturma hayali vardı. 1811 yılında Venezüella’ya döndüğünde verdiği mücadelenin neticesinde Venezüella’nın bağımsızlığını ilan etti. Resmî olarak Venezüella Francisco de Miranda tarafından ilk kez bağımsız bir ülke hâline geldi. Fakat bu uzun sürmedi ve İspanyol sömürgecilere mağlup oldu. Onun destekçilerinden olan büyük Simon Bolivar onu tutuklayarak İspanyol sömürgecilere teslim etti. Bu son derece kötü bir hadiseydi; çünkü aslında bir ihanet anlamına geliyordu. Görünürde bu ihanet Latin Amerika’nın en harika adamı Simon Bolivar tarafından gerçekleştirilmişti. Buna karşın Bolivar, Miranda'nın bir hain olduğunu düşünüyordu. Francisco de Miranda bu hadiseden üç yıl sonra hayatını kaybetti. Miranda, Latin Amerika için en önemli insanlardan biriydi.

***

Kırım meselesine dönersek. Kırım, Rus İmparatorluğunun bir parçası hâline geldikten sonra Tatarlar orada yaşamaya devam etti. Rusya onlara yönelik bir baskı yapmadı. Kırım’da yaşıyorlardı; fakat artık iktidar onların değildi. I. Dünya Savaşı’nda Ruslarla birlikte savaştılar, bu savaş onlar açısından pek parlak geçmedi. II. Dünya Savaşı’nda ise Tatarlar Nazi ordusunun yanında savaştı ve Kırım ikiye bölündü. Akabinde Stalin buraya yeniden istikrar getirirken Tatarları ise sürgüne gönderdi. Bu hadiseden sonra Tatarlar Rusya için hep problem teşkil etti. Putin yönetiminde onların bir kısmı Kırım’a geri döndü. Bazıları eski evlerini buldu ve yeniden buraya yerleşti. Bu kanaatimce hem Ruslar hem de Tatarlar için güzel bir gelişmeydi. Çünkü iki millet de gerçekten kıymetli. Ruslar asla ırkçı değildir. Maalesef Tatarlar zaman zaman manipüle edilmiştir. Ümidimiz daha fazla Tatar’ın Kırım’a dönmesi yönünde.

Şimdi Rusya ve Ukrayna hükümetleri arasında bir savaş var. Mesele savaşmak değil, bu bir çözüm değil. Bu bölge için barış diliyorum. Başkan Erdoğan çok güçlü bir pozisyona sahip ve barışa katkı sağlayabilir. Önümüzde bir Kafkasya örneği var ve Rus hükümeti şimdi daha güçlü.

Neler olacağını bilmiyoruz. Ümidimiz Başkan Erdoğan’ın Karadeniz’deki savaşı siyasî öngörüsüyle durdurabilmesi yönünde.

Allahü Ekber!

Dipnot:

* Carlos Francisco de Miranda için “generalissimo” tabirini kullanıyor. Bu tabir Türkçeye başkomutan olarak tercüme edilse de, aslında mutlak hâkimiyet sahibi diktatör anlamı taşımaktadır ve genellikle darbe ile iktidarı ele geçiren diktatörler için kullanılır.